• DOLAR 34.653
  • EURO 36.455
  • ALTIN 2929.109
  • ...

-Başörtülü Müşteri Olur, Eleman Olamaz! Patron Hiç...!

 Dünya eski dünya değil artık.

Haksızlığa uğradığını düşünen veya sesini duyurmak isteyen insanlar bir çırpıda soluğu sosyal medyada alarak dertlerini sıkıntılarını anlatıp toplumdan destek bekliyorlar.

Tabii bunda 'Yozlaşmış ' olduğunu düşündükleri adalet sisteminin payı büyük.

10-15 yıl önce bu ülkede başı örtülü olduğu için türlü hakaretlere maruz kalan nice genç kız, çilesiyle baş başa sessiz sedasız bu travmayı nasıl atlatacağını düşünürdü.

Şimdi ise en küçük bir yanlış uygulama veya hakaret hemen sosyal medyadan servis edilerek hak arayışı başlıyor.

Bunun bir türlü sonu gelmeyen örneklerinden birine  'Nur @nurakksuu' ismliTwitter kullanıcısının attığı twitte görmek mümkün.

20 yaşındaki başörtülü bu genç kız iş için popüler iki yere başvuruyor.

Bu iki yerden biri  (Kahve dünyası);

"Bir tane kapalı kontenjanımız var o da dolu dedi. Adamlar bunun için ayrı kontenjan açmışlar." diyerek red dönüşü yapıyor.

İkinci yer ise (Burger KingTR); T-Shirt içinden uzun tunik giymeye müsaade etmeyerek reddediyor.

Ayrıca  bu işyerlerinden biri "Başörtüsünü çıkarıp çıkaramayacağını!" soruyor.

Hülasa; 

Bu iki yer ve benzerlerinin müşterilerinin belki de birçoğu başörtülü ve dindar insanlardan oluşmasına rağmen ret gerekçesi olarak böylesi bağnaz yollara başvurmaları ürkütücü olduğu kadar düşündürücüdür de.

Ürkütücüdür, çünkü maazallah olası bir 28 Şubat rüzgarının tekrar esmesi halinde toz duman birbirine karışır. Bugün bunu yapanlar yarın nelere kalkışır...

Düşündürücüdür, çünkü İslami Kesimler başta olmak üzere mütedeyyin insanlar bu ülkenin yaşam tarzına 'KENDİ RENKLERİNİ' verememektedir.

Daima karşı mahallenin rengine bir heves veya özenti yaşam tarzını da onların belirlemesine yol açmaktadır.

"Örtülü bir genç kızın böyle yerlere iş başvurusunda bulunması doğru mu?" sorusu başka bir platformun konusudur.

İşsizlik realitesi ve değişen sosyolojinin ayırdıyla bu soru cevap bulmalıdır..

İlginçtir; ‘Başörtülüler, Lüks mekanların müşterisi olabilirler ama elemanı olarak arz-ı endam edemezler anlayışı Türkiye’ye has bir garabettir.’ Patronluğu  söylemeye gerek yok zaten.

-Lilith’in Memurları(!)

Kaç zamandır “Dünyada kendilerini Lilith’in Çocukları/Şeytanın Çocukları/Güneşin Çocukları olarak tanımlayan ve yeryüzünde Tanrı rolüne bürünüp insanlığa yeni bir tasarım sunmaya çalışan” Küresel Baronların olduğu biliniyor.

Bu kesimin paraya hükmettiği, teknolojinin kontrolünü büyük oranda ele geçirdiği ve Davos’ta ilan ettikleri ‘Big Reset’ söylemiyle 21. Yüzyılı ‘Dijital Dünya Sistemiyle’ yeniden tasarlamaya çalıştıkları da biliniyor.

Hatta öyle ki bu kesimin başat yayın organlarından sayılan The Economist Dergisi, son sayısında “redesigning life” başlığını atarak “Yeni tasarım yaşam” formatına start verildiğini ilan etmiş oldu.

İstatistiklere göre Pandemi sürecinde neredeyse tüm dünyada ciddi bir ekonomik daralma yaşandı.

İlginçtir ki; bazı milyarderler bu sıkıntılı süreçte de sermayelerini artırdılar.

Bill Gates, Jeff Bezoss, Elon Musk ve Mark Zuckerberg gibi isimlerin şaibeli birçok projeye imza atmalarına rağmen her daim ‘Kazananlar Lobisinde’ başı çekmeleri insanlarda öfke birikimini artırıyor.
Yapılan araştırmalar, bu şımarık iş adamlarının(!) tüm dünyada anti patiyle karşılandıklarını ve insanların artık kendilerine muhabbetle bakmadıklarını gösteriyor.

Açlık- susuzluk ve kıtlığın konuşulduğu bir dönemde insanlığın geleceğini etkileyecek büyük ama bir o kadar da tehlikeli projelere imza atan bu zevatın pandemi sürecinde sermayelerine 400 milyar dolar kattıkları ifade edilince insanların tepkileri daha da arttı haliyle.

Bu kişiler her ne kadar iş adamı veya teknoloji baronları olarak anılsalar da gerçekte iki büyük aileye Rostchildler ve Rockefeller’lere yakın oldukları hatta bu ailelerin ‘Yeminli’ birer memuru oldukları iddiaları gün geçtikçe gerçeklik kazanıyor.

Ortaya konulan projelere bakıldığında bu memurların aslında önceden belirlenmiş bir hedefe doğru yürüdükleri anlaşılıyor.

Onlar şeytani hedeflerine doğru yürürken onlara karşı bir öfke de büyütülüyor.

Tabii bu öfkeyi kimlerin büyüttüğüne ayrıca dikkat etmek gerekir.