İlginç Kareler; Şıvan Perwer/Mervan El-Bergusi/Heniyye’nin Teşekkürü
-Ne Şıvan Anladı Kudüs’ü Ne De Kemalistler!
Aslen Siverekli olan Şıvan Perwer, PKK’nin tehditlerinden dolayı yaşadığı bölgeyi terk ederek yurt dışına çıkmıştı.
Geçen zaman zarfında PKK ile arasında herhangi bir sıcaklık oluşmamasına rağmen bazı konularda PKK gibi konuşmakta.
Mesela ‘Kudüs Meselesi’ söz konusu olunca aynı şeyleri dile getiriyorlar.
Ne diyor Şivan?
"-Diyarbakır'da toplanmışlar Kudüs Kudüs diyorlar!... Şengal için Kerkük için ayağa kalkmadılar Kudüs için ayağa kalktılar...
-Eee ... sana ne Kudüs'ten?
-Senin Kudüs'ün Diyarbakır'dır."
İlginçtir ki bu söylemlerin aynısını PKK’nin sokak propagandasında da işitiyoruz.
Daha da ötesi ülkedeki Laik Kemalistler de aynı söylemleri dillendiriyor.
Ne hikmetse(!) bu güruhun tümü Kudüs konusunda aynı fikirde birleşmiş.
Onlara göre Kudüs’ün herhangi bir kudsiyeti olmamakla birlikte, varsa bile kendi şehirleri ve kendi yaşamlarından daha önemli değildir.
Mesela PKK/HDP’nin ‘Ekolojik denge- LGBTİ- Kadının sınırsız özgürlüğü(!)- Hayvan hakları...gibi konularda çıkardığı yaygara ve gürültüyü Kudüs ve Gazze’deki soykırımda görmek mümkün değil.
Acaba Gazze ve Kudüs’te katledilen kadın ve çocukların PKK/HDP nezdinde insani bir değerleri yok mu? Yoksa onları da kendi sığ ideolojik çıkarlarına kurban ettikleri için mi bu konuya girilmesini istemiyorlar.
Aynı soruyu Laik Kemalistlere de sormak gerekir;
Bir heykelin boyası için, dalı kırılan bir ağaç...için gösterdiğiniz duyarlılığı Müslüman insanlar söz konusu olunca neden göstermiyorsunuz?
Hani her defasında “ÖNEMLİ OLAN İNSAN OLMAK!” deyip duruyorsunuz ya; hangi inançtan olursa olsun bir soykırım ve katliam söz konusu ise mazlumun yanında durmanın insanlık olduğunu bilmiyor musunuz?
-Mervan El Bergusi
2002’den bu yanadır İşgal rejiminin zindanlarında bulunan Mervan Bergusi, birçok Filistinli için “Aslan Parçası” olarak addedilip takdir gören bir şahsiyettir.
Bergusi, işgal karşıtı duruşunda hiçbir eğrilik göstermediği ve İslami yapılara karşı “Vicdani” davrandığı için mevcut FKÖ idaresi tarafından deyim yerindeyse bir baş belası olarak görüldü daima.
Çünkü Bergusi; asıl düşmanın HAMAS ya da İslami Cihad olmadığını, siyonistler dururken FKÖ yönetiminin ‘Direniş Gruplarıyla’ uğraşmasını direnişçilerin gözaltına alınmasını ve onlara işkence edilmesini doğru bulmamış ve bu konuda fikrini açıkça söyleme cesareti göstermişti.
Hal böyle olunca hem El Fetih Yönetimi hem de FKÖ idaresi Bergusi’nin açıklamalarını ‘Aşırı söylem’ olarak görmüş ve İşgal zindanlarına alınmasına çok da tepki göstermemişlerdi.
Bergusi şimdi de ‘Kudüs’ün Kılıcı Savaşı’ münasebetiyle bir açıklama yapıyor.
Filistin Esirler Cemiyeti'nin yazılı açıklamasına göre, El Fetih ve Abbas yönetiminin aksine “Bütün Filistin topraklarında işgal ile mücadele çağrısında bulunduğu” gerekçesiyle Ayalon hapishanesine sürülüyor ve burada hemen hücre hapsine alınıyor.
Fetih Hareketi Merkezi Komite Üyesi olan Bergusi’nin MİLLİYETÇİLİĞİ de var, her fırsatta siyonist İşgal Rejimi ile anlaşma kucaklaşma yolları arayan Mahmud Abbas’ın MİLLİYETÇİLİĞİ de var.
Bu pencereden bakılınca; müspet miliyetçiliğin duruşu ile muzır milliyetçiliğin tahribatları daha iyi görülüyor.
-İsmail Heniyye Kime Teşekkür Etmedi?
Siyonist işgalcilerin soykırım ve katliamlarına rağmen Direniş, özellikle yeni geliştirdiği füze sistemiyle son noktayı koyarak Siyonistleri dize getirdi.
Böylece birkaç gün önce “Kudüs’ün Kılıcı Savaşı” sona erdi.
İslami Direniş Hareketi (HAMAS) Siyasi Birimi Başkanı İsmail Heniyye, savaşta Direniş’e ‘Görünür bir şekilde’ destek verdikleri gerekçesiyle özellikle İran ve Katar’a teşekkürlerini sundu.
Burada asıl merak edilen, teşekkür ettiği ülkeler değil, sesi çok çıkmasına rağmen teşekkür edilmeyenlerdir.