• DOLAR 34.511
  • EURO 36.461
  • ALTIN 2872.281
  • ...

Koronavirüsü tüm dünyada salgına dönüşüp hem devletleri hem de vatandaşları negatif etkilese de hayatın doğal akışında mevcut olan bazı meseleler ve sorunlar var ki onlar da bir şekilde uygun çözüm arayışlarını sürdürmeye devam etmekte.

Türkiye’de bu meselelerin başında “Kürd Meselesi” geliyor.

Toplumsal barış ve huzurun yerini bulması için bu meselenin adil bir şekilde çözüme kavuşturulması elzemdir.

Bilindiği gibi AK Parti bir dönem “Çözüm Süreci” adıyla bir plan geliştirmiş; ancak bu süreç

-Hem iyi koordine edilmediği,

-Hem aktör seçiminde eksiklik ve yanlışlık yapıldığı,

-Hem de yanlış yöntemler kullanıldığı için,

Bu bir “Yıkım Sürecine” dönüştü.

Şimdilerde basına düşen yeni haberlere göre CHP geçmiş MYK üyesi ve eski milletvekili Sabri Ergül’ün başını çektiği ekip hazırladıkları bir raporu CHP’nin 37. kurultayının gündemine taşıyacak bir çalışma yapmış.

Bu çalışma uzun; ama önemli birkaç maddesine bakmakta fayda var:

-“2019 yerel seçimlerinde batıdakiler dahil büyük şehirlerde seçim sonuçlarını belirleyici en önemli faktörlerden birisi de Kürt kökenli seçmenlerin oylarıdır.”

-“Kürt seçmenlerin 2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin sonuçlarını da aynı şekilde etkileyeceği açıktır.”

-“AKP, Kürt sorununun çözümü konusunda destekçisi MHP’nin de etkisiyle ‘demokratik açılım’ı tümü ile bırakmış ‘güvenlikçi’ bir politika izler olmuştur.”

-“Kurucu parti, her konuda önce ‘insan’ diyen CHP, bu blokun oluşumu ve Kürt sorununun çözümü, Kürt hareketinin demokratik hale gelmesi için inisiyatif almalı, proje geliştirmelidir.”

- “Seküler Kürt siyasal hareketinin legal temsilcisi HDP ve bileşenlerinin demokratik mücadeleyi egemen kılmanın müzakerelerini kendi kurullarında sürdürmekte oldukları bilinmekte ve bu durum sözcülerinin demeç ve taleplerine de yansımaktadır.”

-“ ‘Millet İttifakı’ bileşenleri ve demokratik Kürt hareketinin temsilcisi HDP; AKP ve MHP’nin Cumhuriyet’in kazanımlarını, demokrasiyi, özgürlükleri, adaleti yok eden siyasetine karşı barış, adalet ve demokrasi blokunda buluşabilirler, ortak hareket edebilirler görüşündeyiz.”

-“Türkiye birlikteliğini pekiştirmek, demokrasisini güçlendirmek için Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu 1. Meclis’in yaptığı 1921 Anayasası’nın yerel yönetimlerle ilgili hükümlerine benzer çağdaş düzenlemeler getirmiş bulunan Avrupa yerel yönetimler özerklik şartını hayata geçirmelidir.”

Bu tespitlerin birçoğu belki de yerindedir. Mesela:

  • 2019 yerel seçimlerini Kürd oylarının belirlediği ve bu oyların 2023 seçimlerinde de belirleyici olacağı
  • AK Parti ve MHP’nin “Güvenlik” odaklı politikaları Kürdlerde kırgınlık ve umutsuzluğu artırdığı,
  • Yerel yönetimler konusunda “Avrupa Özerklik Şartının” kabul edilerek uygulanması gerektiği,

Bunlar yerinde tespitler olmakla birlikte akıllara takılan çok önemli sorular bulunmakta:

  1. A) Çalışmayı hazırlayan Sabri Ergül ve ekibi neden Kürd Meselesi hakkında “CHP de geçmişiyle yüzleşmelidir!” şeklinde bir madde ekleyerek talepte bulunmuyor?
  2. B) Çalışmada “CHP legal Kürt hareketinin bütün aktörleriyle ve akademisyen ve düşünürler ile de görüşerek, onların da katılımı ile bu konuda bir konferans toplanmasını sağlamalıdır” Ancak CHP ve devletin temel muhatabı olarak HDP’yi görmesi gerektiğinin birkaç yerde ısrarla vurgulanması tezat değil mi? Mesela Millet İttifakı’ bileşenleri ve demokratik Kürt hareketinin temsilcisi HDP…” denmesi ne anlama geliyor?

Mesela; “Seküler Kürt siyasal hareketinin legal temsilcisi HDP ve bileşenlerinin…” Vurgusunda CHP tam olarak Kürd Halkının tek temsilcisi olarak HDP ve bileşenlerini görmekteyse hangi çözümü Kürdlere dayatmayı düşünüyor?

Anlaşılan o ki;

CHP’nin bilinçaltında Kürdlere doğal haklarını vermek gibi bir niyeti yok. Bununla birlikte Kürdlere bir hak verilecekse de; o da Seküler (Laik) HDP/Pkk eliyle olmalı ki dindarlığıyla tanınan Kürd halkı, bu yapıya meyletsin.

Bu yapılara minnettar ve mahkum olsun.