• DOLAR 32.474
  • EURO 34.899
  • ALTIN 2419.736
  • ...

Toplumda en çekilmez insanların başında “Zor zamanlarda fırsatçılık yapanlar” gelir.

Bu tür insanları bazen “Savaş Zengini” sıfatıyla duyarız, bazen Kıtlıkta stokçuluk yaparak zenginleştiği için “Kıtlık Zengini” diye tanırız, bazen de “İlahi bir uyarı ve imtihan olan depremleri” ranta çevirdikleri için “Yıkım Fırsatçıları” olarak biliriz.

İlk ikisinin kendi dönemleri için vazgeçilmez olmayı istismar ederek rant elde ettikleri bilinerek “Yaptıklarına tiksintiyle bakılır”

Oysa üçüncü kesim olan Deprem ve depremzedeler üzerinden acıyı istismar edenlere apayrı bir nazarla bakılır.

Önceki akşam Elazığ’da meydana gelen elim deprem hadisesinde kendilerini bir kez daha gösteren bu insanlar yine sahne aldılar.

Bunların bir kısmı “Nekrofili” denilen ‘Ölü seviciler’ cinsinden insanlar olup depremi fırsat bilerek yıkıntıların arasında gezinip ölü veya yaralılardan ne çalabileceklerinin hesabını yaparlar. Ayrıca yıkıntılar arasında gözlerini gezdirip fırsat kollarlar.

Bunların yaptığı da bir rezillik olup normal şartlarda “Gayr-i insani duygularla hareket ettikleri ve trajediye vahşetle yaklaştıkları için” en ağır şekilde cezalandırılmaları gerekir.

Son deprem olayını fırsat bilip bir ilçede 160 arabanın lastiğini bıçağıyla delen şahsın toplum tarafından nasıl karşılanacağını tahmin etmek hiç de zor değil.

Ancak bir kesim daha var ki bunların yaptıkları maddi kazanç sağlamaktan ziyade daha farklı hesaplar peşindeler.

Bunları da ikiye ayırmak gerekir.

Birinci kısım: Mevcut iktidarla olan sorunlarında bu depremi kullanarak bir şeyler yapmaya çalışanlar; Bunların kimisi siyasi mesaj vermekle meşgul, kimisi deprem bölgesine gideceğim’ diye önceden bir reklam yaparak siyasi geleceğinin taşlarını düşüyor. Kimisi de daha ileri gidip şu şekilde tweetler atabiliyor “Hop güncelleme 6.5…Biliyorsunuz bir dereceden sonra o ilde  vergi filandepremden dolayı muafiyet alıyor” Yani demek istiyor ki; deprem aslında Kandilli’nin gösterdiğinden daha büyük. Ancak yönetim müdahale ederek bu oranı küçük gösteriyor, sebep de deprem bölgesine vergi muafiyeti sağlanmasınmış!” doğrusu tuzu kuru bir insan ancak oturduğu rahat koltuktan böylesi bir tespitte bulunabilir.

İkinci kısım ise; dini- ırki duygularla oynayarak halkı tahrik ederek galeyana getirmeye çalışanlardır.

Bu tür insanların zararları daha büyük olur. Toplumun hem birlik beraberliğe hemde dini- manevi değerlerine daha fazla bağlanması gereken bu tür zamanlarda ne yazık ki bu çeşit insanlar “Puslu havaları bekleyen kurt misali!” toplumun genetiğiyle oynamaya çalışırlar.

Bunlarla ilgili birkaç tweete bakıldığında ne denli yıkıcı bir gaye taşındığını anlarız.

“…Hiç umrumda değil. Çoğusu Kürt zaten Yardım göndermeyin.Hepsi pkk ya destek veriyor. Şehitleimizin kanı yerde kalmaz  işte”

“…Bizim köyümüz Alevi köyüdür.Lütfen bu sefer bizim sesimizi de duyun. Çocuklar çok korkuyor. Lütfen bu sefer bizleri ayırmayın”

Açıkça anlaşılıyor ki birileri bu depremi de fırsata çevirmeye çalışıyor. Her krizi fırsata çevirenler olduğu gibi. Hatırlanacağı üzere 23 Ekim 2011 Van depremi olduğunda da (bugün hala ünlü bir TV kanalında program yapan bir bayan (Kürdleri hedef alarak) şu çirkin ifadeleri kullanmıştı “Haddinizi bileceksiniz!Devlete karşı çık sonra afet geldiğinde ‘nerede devlet?’ diye yardım iste!” diye çirkin söylemlerde bulunmuştu.

Bu tür faşistlerin ardı arkası kesilmez elbette ancak devletin yöneticileri bu tür yaklaşımları kötüleyip sahiplerini en uygun şekilde cezalandırsalardı bugün belki de yenileri sahne almaya cüret etmezdi.

Ayrıca bu tür ırkçıların bir sağlık kontrolüne de tabi tutmak gerekir. Ne demişti Malcolm X;

"Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır."

İlanihaye deprem herkes için bir uyarı niteliğindedir;

Hem ferdi bazda amellerine çeki düzen vermek için bir uyarı hem de yönetim olarak depreme hazırlık ve toplumsal dokuyu zedeleyici unsurları tespit etmek yönleriyle bir uyarı.