• DOLAR 32.204
  • EURO 35.029
  • ALTIN 2520.413
  • ...
“İnna lillah ve inna ileyhi raciun” Muhakkak biz Allah -subhanehu ve Teala-`dan gelmişiz ve O`na dönücüleriz.
Rana Teyze, dünya âleminden ayrılıp Rabbine doğru yol aldı. Kalbimizi yaralayıp da aramızdan ayrıldı. Üzüntü ve hüzne boğdu bizi. Yaralanan kalbimizin, kederimizin ve akan gözyaşlarımızın sebebi şüphesiz Rana Teyze`nin ölümü değildir.
Zira ölüm bir hakikattir, sünnetullah`tır. Kâinat var edileli ölümden kaçış olmamıştır. Bununla beraber ölüm yokluk değildir. İyiler için ölüm korkulacak bir durum da değildir. İyiliklerin taltif edilmesi için ölüm bir gerekliliktir. Ölüm dünyadan, dünyanın meşakkatlerinden, zalimlerden zülüm ve haksızlıklılardan kurtuluş ve necattır.

Azad olmaktır, acının, çilenin ve sıkıntıların pençesinden. Mutlak adalete kürek çekmektir. Kanat çırpmaktır güzelliklere, nimetlere, lütuflara, cennetlere. Buluşmaktır daha önce dünyadan göçmüş peygamberlerle, salihlerle, şehitlerle, akraba ve dostlarla.

Yol almaktır, Allah`ın cemaline ve bu pencereden bakıldığında ölüm visaldir. Allah aşkıyla mecz olmuş âşık gönüller için ölüm bir vuslat şarabıdır.

Lakin acımız, yaramız, cerihamız; Rana Teyze`nin gerçekleşmeyen son arzuydu. Rana Teyze`nin mazlumiyeti, mağduriyetiydi. Boğazında düğümlenen hıçkırıkların, haykırışların, çığlıkların ve yanağından yuvarlanan gözyaşlarının cevapsız kalmasıdır.

Bir süre önce Rana Teyze`nin mağduriyetini, meramını dile getirmek için “Hiç mi Allah`tan Korkmuyorlar” diye bir yazı kaleme almıştım. O yazıda insanlığa, ölmemiş vicdanlara çağrıda bulunmuştuk.

Rana Teyze`nin “Oğlum Adıyaman cezaevinde olduğu için beş yıl boyunca Adıyaman`a, yedi yıl Bingöl`e, üç yıl Elazığ`a gereksiz yere gidip geldim. Tam on sekiz yıl boyunca bu halimle cezaevlerine gidip geldim. Artık ihtiyarım hastayım hiç mi vicdan yok bunlarda, bu hasta halimle artık yapamıyorum. Hiç mi Allah`tan korkmuyorlar” çığlığına kalemimizle ses vermiş, yaşanan mağduriyete, çekilen acılara bir nebze de tercüman olmaya çalışmıştık.

“Bu çığlığın karşısında yaşlar akıtmayan gözler utansın. Bu zulmü sona erdirmek için kendisinden geleni yapmayan eller utansın” diye sonlandırmıştık.

Ama ne yazık ne sesimize ses veren oldu, ne rahatını bozup feryadımıza koşan oldu. Her zaman gibi biz bize kaldık. Her zaman gibi biz bize bırakıldık. Bazıları bu mağduriyeti abarttığımızı düşündüler, feryadımızdan rahatsızlık duydular. Fakat bir vicdan sahibi irkilip yardım elini uzatmadı bu mazluma. Kimse bu zulme “dur” demedi, “yeter” demedi bu mağduriyete. Merhem olmak için kimse davranmadı, naçiz ve seksene merdiven dayayan pir-i fani Rana Teyze`nin derdine.
Rana Teyze`nin “Ya tekrar oğlumu Diyarbakır`a gönderin ya da kendisine izin verip görüşmemizi sağlayın” diyerek yetkililere seslenmesini duyan hiçbir yetkili de olmadı. Ya da duydular da duymazlıktan geldiler. Kanser hastası Rana Teyze, Diyarbakır`dan Bayburt`a sürülen 18 yıldır cezaevinde bulunan İhsan`ını son bir defa görme isteğine kavuşmadan hayata gözlerini yumdu. Haberal için adeta özel yasalar çıkaran, darbe planlarından dolayı tutuklanan paşa için tutuksuz yargılanmasını öneren zevat; mütedeyyin insanları neden görmezden geliyorsunuz? Haberal`ın, Başbuğ`un özelliği ne? Hukuk herkes için değil midir? Herkes kanun önünde eşit değil midir? Yoksa Ergenekoncular has evlat, has vatandaş da mütedeyyinler üvey de biz mi bilmiyoruz. Doğrusu Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana zaten hep öyleydi. Ama hani artık insan hakları ve hukuk normları esas alınıyordu. Her şey bir yana Sayın Erdoğan, Sayın Gül sizler Müslümansınız. Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan kimse değil midir? Müslüman, kardeşinin derdine derman olmalı değil mi? Müslüman`ın velisi değil midir? Peki, onlarca yıldır sistem ve bölgedeki taşeronları tarafından mağdur edilen Müslüman kardeşlerinize vereceğiniz bunlar mı? Eğer sizler de Müslümanları, mağduriyetlerini, onlara yapılanları görmemezlikten geliyorsanız sizin Kemalistlerden, CHP`den farkınız ne? Bu konuda gerçekten vicdanınız rahat mı? Rana Teyze ve iktidarınız namına haksızlıklara uğrayıp mağdur edilenler Hak huzurunda yakanıza yapışıp da hak talep ettiğinde gerçekten bunun hesabını verebilecek durumda mısınız? Hakkın hesabına karşı “duymadık, bilmiyorduk, yanlış biliyorduk, provokatif eylem ve söylem zannediyorduk, başkalarınca kandırılıyorduk” söylemleri bahaneden öteye geçmeyeceğini bilmiyor musunuz? Rana Teyze`nin derdine derman olmadınız bari oğlunun annesinin mezarını görmesi, taziyeleri alması ve diğer mağdurlar için de geç olmadan işe el koymanız Müslümanlığınızdan, insaniyetinizden beklenendir. Rana Teyze`ye Allah`tan rahmet, kederli ailesine sabrı cemil diliyoruz. Selametle kalınız.