• DOLAR 32.204
  • EURO 35.029
  • ALTIN 2520.413
  • ...

Allah`ın adıyla

İnsanları anlamak zordur. Daha doğrusu, insan suretinde ancak insanlıktan mahrum olanları anlamak zordur. Bunların ikiyüzlülükleri, çifte standartlığı oynamaları en büyük nitelikleridir. İnsan haklarından, düşünce ve inanç özgürlüğünden, çok renklilik ve seslilikten, barıştan ve kardeşlikten bahsederler fakat hayatları, fiiliyatları, icraatları tam zıdtır. Ya da iyi yüzleri kendilerine, yandaşlarına, vatandaşlarına; kötü yüzleri de ötekiler olan muhalifleredir.

Bu niteliktekilerin başında ABD ve İsrail gelir, Batı gelir.

İslam dünyasında genel olarak “büyük şeytan” diye tabir edilen ABD ve Batı, ta 1900 lı yılların başından beri kötü -insanlıktan yoksun- yüzlerinin gereğini yapmakta bayağı cömert(!) davranmışlardır.

Milletlere kurtuluş reçetesi olarak sunulan “Büyük şeytan”ın atası Wilson, madde ve milliyeti ilaç olarak sunuyor, insanlığı ayrıştırdıkça ayrıştırıyordu. Her zamanki gibi kendileri başkaydı; Müslümanlar ötekiydi.

Ötekiler haksızlığı, hor görülmeyi, küçük düşürülmeyi, işkence görmeyi,  sürülmeyi, bombalanmayı, yok sayılmayı vb gibi her şeyi hak ediyorlardı.

Dünden bugüne bu kıt anlayışları değişmediği için ABD ve Batı tarafından toprakları işgal edilen, namusları payimal edilen, yeraltı zenginlikleri paylaşılan hep ötekiler olmuştur, öteki olanlar da genellikle Müslümanlar olmuştur.

Bu süreçte insanlıktan yoksunların insanlığa armağan ettikleri eserlerine baktığımızda; Saddam dahil bu gün bir bir dökülen diktatörlerin ekseri “büyük şeytan”ın ve Batı`nın beslemeleri, uşakları ve çocukları olduğundan Halepçe, Hama katliamları; Afganistan ve Irak`ın işgali onların eseridir. Bu katliam ve işgallerde katledilen bebekler, ihtiyarlar, kadınlar, erkekler hatta telef edilen hayvanlar ve yok edilen bitkiler batının, “büyük şeytan”ın iki yüzlülüğünün en büyük göstergeleridir. İşkence merkezleri olan Guantanamo, Ebu Garip hapishaneleri onların eserleridir.

Türkiye`ye geldiğimizde; özellikle Kemalizm/sistem Cumhuriyetle beraber Müslümanların geçmişine küsüp Batı`ya döndüğünden; Batı`dan ithal edilen kanun, kural ve anlayışlarla Müslümanların değerlerini silindir gibi ezip geçtiğinden, batıyı kıble edindiğinden Türkiye`deki ihtilaller, darbeler, işkenceler, yargısız infazlar vb gibi insan hakları ihlalleri de onların eserleridir.

Bugüne geldiğimizde ise bu zihniyetin değişmediğini gelişmelerden ve basına yansıyanlardan iyi okuyabiliyoruz.

Uludere katliamı, Diyarbakır`da –daha önce varlığı bile kabul edilmeyen- JİTEM karargahında ortaya çıkan insan kemikleri, “büyük şeytan”ın askerlerinin Müslümanların cesetlerine idrarlarını yapmaları, tutuklu Ergenekon sanığının cezaevinden her şeyi idare ediyoruz ve onların dişlerini sökeceğiz diye tehditler savurması bu zihniyetin değişmediğini göstermez mi, sizce de? Doğrusu Şırnak`ın Silopi ilçesinde asker tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybolan biri imam 6 köylüyle ilgili soruşturma kapsamında bir tanığın ifadesi üzerine Jandarma Tabur Komutanlığı`nda kazı yapılması talimatının verilmesi daha birçok masumun kemiğinin de çıkacağına işarettir.

Geçmişe fazla gitmeden “büyük şeytan”ın eserleri olan Ebu Garip, Guantanamo ve Türkiye`de Jitem`in, Ergenekon`un hatta emniyetin -terörle mücadele şube müdürlüğünün- geçmişi ve arşivi masaya yatırılıp karşılaştırılsa zihniyetin birebir olduğu ve aynı zihniyetin eseri oldukları görülecektir.  Batı`ının “büyük şeytan”ın Müslümanlara reva gördükleri insanlık dışı uygulamaları Türkiye de vatandaşlarına sistemli olarak uygulamış olması ne garip!

Hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun ya da bir şekilde yolları Jitem`le ve Terörle Mücadele Şubesiyle çakışan kişilerin “Büyük şeytan”ın hapishanelerinde kullandığı : “Jopla tecavüz, cinsel işkence, erkeklik organının ezilmesi, ailesine zarar verme tehdidi, kaba dayak ve duvara fırlatma, köpekle korkutma, fiziksel ve cinsel aşağılama, aşırı ışık ve sesle duyuları etkisiz hale getirme, aşırı sıcak ya da aşırı soğuğa maruz bırakma, elektrik şoku, temel ihtiyaçlardan mahrum etme, yüksek sesle müzik dinletme, uykusuz bırakma, soğuk hücrelerde izole etme … Vesaire işkence teknikleri veya benzerleriyle tanışmışlardır.

Bir de gündeme gelmemişse de Türkiye`nin, PKK`den, ve itirafçılarından devşirdiği devlet ajanlarının, kurbanlarını attıkları asit kuyuları var.

Kemal Burkay`ın  “PKK`nin de bir devlet projesi olduğunu açıklaması yine onun söylemine göre Öcalan`ın, “Devlet biz muhalif Kürt örgütleriyle savaşalım diye besleyip silahlandırdığını”  söylediğini dile getirmesi de ne gariptir!  Hasılı Amerikalısı, Fransızı, Yunanı, Türkü, Kürdü hangi ırktan olursa olsun Batı`ya tutunan, “büyük şeytan”a bel bağlayan, İslam`a sırt dönenlerin zihniyetleri, yolları, anlayışları, bakış açıları bir oluyor.

Rabbim cümlemize hakkı hak, batılı da batıl göstersin; mazlumların da yardımcısı olsun.