• DOLAR 32.206
  • EURO 35.027
  • ALTIN 2515.28
  • ...

Allah`ın adıyla

“Yiğidi öldür hakkını yeme” demişler. Birçok açıdan dünü ve bugünü karşılaştırdığımızda gerçekten de Ak parti iktidarıyla birçok şeylerin değiştiğini görüyoruz.

Derin ilişkiler, kirli planlar deşifre edildi. Darbe hevesli generaller, statükocu paşalar ve yardakçıları yargılanmaya başlandı. Kürt meselesi cesurca konuşuldu, TRT 6 gibi radikal atılımlar gerçekleştirildi. Post modern 28 Şubat darbesinin dayatması olan katsayı zulmü,  Kur`an-ı Kerim`in öğrenimindeki yaş sınırlaması ve birçok üniversitede başörtüsü yasağı kaldırıldı. TSK mensuplarının okulları kışla haline getirmelerine; fişlemeyi sağlamalarına olanak sağlayan Milli Güvenlik dersleri kaldırıldı. Atatürk`ün Gençliğe hitabesinin ayet olmadığı, Atatürk`ü Koruma Kanunu`nun kaldırılabileceği konuşuldu; genel sağlık sigortası uygulamaya konuldu; dindar bir nesil yetiştirme arzusu(!) dillendirildi. Bunlar ve sair gelişmeler Ak Parti iktidarının icraatlarıdır. Ama bunlar yeterli mi?

Tabiî ki değil. Zira Ak Parti`yi en üst seviyede destekleyip iktidara taşıyan halkın beklentileri hala gerektiği gibi karşılanmamış. Kamuda, ilköğretim ve ortaöğretimde başörtüsü yasağı zulmü sürmeye devam ediyor. Başörtülü ilköğretim öğrencilerine ve ailelerine yönelik yaklaşım ve uygulamalar darbe dönemlerini hiç de aratmıyor.

Kürt meselesinde de TRT 6 ve iki üç üniversitenin bünyesinde açılan Kürdoloji bölümleri gibi atılımlar dışında maalesef bir ileri iki geri yol alınıyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç`ın “Kürtlerin varlığı en az bin seneden beri bir gerçektir... Kürdüm diyen bir insana bu ülkede hepimiz kadar, en az hepimiz kadar hayat hakkı, bilgi, eğitim, dil, kültür, kimlik hakkı ne varsa vereceğiz” demesi; hak ve hukuk adına gönlümüze su serptiyse de ardı sıra gelen “…Kürtçe bir eğitim yapılması mümkün değildir. Kürtçe anadilde eğitimin önünde anayasal engel var. İkincisi, anayasal bir engel olmasa, Kürtçe bir eğitimin kaliteli bir eğitim olabileceğine inanıyor musunuz? Bir medeniyet dili midir Kürtçe? Böyle anadilde eğitimi düşünmüyoruz...” açıklaması Müslüman Kürd halkının bağrına kor ateş olarak düştü. Arınç`ın birinci açıklamasını takdir ettiğimiz gibi bu ikinci talihsiz açıklamasını da esefle karşıladık.

Ak Parti hükümetinin, katsayı zulmünü ve Milli Güvenlik derslerini kaldırmasının aksine; Avrupa`nın bile vazgeçtiği karma eğitim sistemini, -Kur`an eğitiminin ve İmam Hatiplilerin önünü tıkamak için getirilen- kesintisiz eğitimi ve her sabah ilköğretimdeki çocuklarımıza okutulan faşizan, ayırıcı, kafatasçı andı tartışmaya bile açmamasına ne diyeceğiz?

Fakat asıl mevzum bunlar değildir. Asıl konum, Adana-Adıyaman hattındaki mütedeyyin insanlara karşı yapılan polis devletinde ancak görülecek uygulamalarıdır. Doğrusu bu uygulamalar rutin şekilde Türkiye`nin farklı il ve ilçelerinde söz konusu oluyorsa da bu aralar Adıyaman Kahta hattında sık sık tekrarlanmaktadır.

Yasal izinlerle çıkan İslami dergi ve gazetelerin okuyucusu ve abonesi olan bireyleri tehdit etmek, İslami Sivil Toplum Kuruluşlarını ve bu kuruluşlara gidenleri takibe almak ve onları psikolojik baskıya maruz bırakmak… Terörist yuvası basar gibi Sivil Toplum Kuruluşlarını, öğrenci evlerini basmak; bu evlerin bulunduğu mahalle muhtarlıklarını gayri yasal olan işlerinde kullanmak… Öyle ki –bununla vazifeli olmamalarına rağmen- muhtarlar bu öğrenci evlerinde kalan öğrencilerden anne ve babalarının nerde oturdukları, ne iş yaptıkları ve nereye gidip geldikleri bilgisini almaya çalışmışlardır.

Sonradan bu öğrencileri tutuklayıp eğitim haklarını gasp etmek, STK yönetici ve üyelerine onlarca yıl ceza istemek neyin nesidir. Hem de bu Sivil Toplum Kuruluşlarının arzuları ve hedefleri Sayın Başbakan`ın arzuladığı “dindar bir gençlik, dindar bir nesil” olmasına rağmen…

Gerçekten Emniyetin bu baskı ve şiddetinin Adana, Adıyaman gibi illerde ağırlık kazanmasının sebebi nedir? Polis neyin peşindedir? Yoksa kendilerince bu İslami STK`lara sınır mı koyuyorlar. Eğer öyleyse Emniyet bu düşüncesinde yanılıyor. Zira gayeleri Allah, Peygamber olan dindar bir gençlik ve dindar bir nesil olan bu insanların, özellikle gençlerin daha sıkı bir şekilde dava şuurlarının bilenmesine vesile oluyor.

Allah, kesinlikle zalimlerin yaptıklarından habersiz değildir. Hem Allah, iman dolu gönüllerin ve hakta sebat eden yiğitlerin dostu ve yardımcısıdır.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun.