Said Şahin, Bahattin Temel ve Fikret Gültekin
Meselenin yani Said Şahin, Bahattin Temel ve Fikret Gültekin`in yargıtayca ceza almalarının biraz daha evveline gidelim. 2012`nin Mayıs 16`sında “Esas Hakkında Mütalaa” verilmişti bu dosyanın. Bu mütalaada 19 sanık gözaltına alınmıştı. Sözde delil olarak sadece telefon tapeleri ve bu tapelerin yorumları veya kollukça kurulan fakat içinde savcı ve hâkimin de ana roller üstlendiği bir senaryo uygulandı. Dosyanın savcısı hanımıyla beraber Kastamonu`da FETÖ`den içeri konuldu. Hâkimi de 15 Temmuz sonrası hemen tutuklandı.
Bu dosya 2011`den beri yüzkarası olarak mahkemelerde sürünüyordu. İçindeki garabetlere bakın: Hacı İnan cezaevinden çıkmış. Oğlu karşılamaya gitmiş. Cezaevinden çıkan babasını karşılamak suç ve oğlu da 6 küsur yıl ceza alıyor. Babası çıktıktan 14 gün sonra güya örgüt kurmuş ve yönetici olmuş. Bu sebeple baskınla içeri alınıyor. Sonradan beraat veriliyor. Mantık dahi 14 gün içinde örgüt kurmanın olmayacağını herhalde fısıldamış.
Mehmet Göktaş Hoca gözaltında geceden sabaha kadar amirlerle konuşup yaptıklarının yanlışlığına onları ikna etmeye çalışıyor. Cemal Çınar Hoca da en başta beraatı savcı tarafından istenenlerdendi. Gerekçe: “… cezalandırılmaları iddianame ile talep edilmişse de sanıkların örgüt adına herhangi somut bir eylemde bulunduklarına dair bir delil bulunmadığı...” şeklindeki ifadeler idi.
Savcı 19 kişiden üçü için bu gerekçeyle beraat isterken aslından hepsi için istemeliydi. Fakat 10 yıl içerde kalıp kanunen yargılamaları bitmediklerinden tahliye edilenler için o aralar ne demişti meşhur Adalet Bakanımız Bekir Bey: “Ben buradan çağrı yapıyorum Yargıtay Başkanı ve ilgili daire başkanlıklarına. Yargıtay 1 saat sonra toplanıp Hizbullah sanıklarıyla ilgili dosyayı karara bağlayabilir, hükmü kesinleştirip ya da bozabilir.” Hacı İnan ise düzenli imza atmasına karşılık tekrar yukarıda bahsettiğimiz gibi 14 günde örgüt kurmaktan içeri atıldı. Yani Bakan ve azmış olan basının baskısı, onu tutuklattırdı. 19 kişiden bu hakikat idrak edilince bu 3 kişinin ikisi de tutuksuz yargılanmaya devam edildi.
Bir kişinin sorgusu alınmadığından dosyası ayrıldı. Geriye 15 kişi kaldı. Şu an bahsettiğimiz kumpasa kurban verilen Hacı İnan, Said Şahin, Fikret Gültekin ve Bahattin Temel ile bir kişi daha toplam 5 kişi tutuklanıp Edirne F tipine konuldular. Geri kalan 11 kişi tutuksuz yargılandı. 9 ay sonra onlar da tutuklular da tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldılar. Yıllar birbirini kovalasa ve zaman değişip 15 Temmuz olsa da zihniyet değişmedi.
14.12.2015 tarihinde “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar sureti” adı altında tam on sayfalık “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı”ndan bir tutanak aldım. İçinde tam 64 kişinin adı ve kütük bilgileri vardı. Sözde şüpheli olan bu 64 kişi 2 yılı aşkın süre boyunca tekrar dinlemeye alınmış. Yani bir mahkeme bitmeden bir diğerini açma girişimleri Fetö Darbe Teşebbüsü ile engellenmiş olsa da tutanaktaki ifade şöyle: “Alınan mahkeme kararları ile iletişimin dinlenmesi, tespiti ve kayda alınması tedbiri uygulanarak soruşturma yürütüldüğü anlaşılmış ise de ancak operasyon faaliyet gerektirecek yeterli delillere ulaşılmadığı ve görüşmelerin güncel görüşmeler kapsamında kaldığı değerlendirildiğinden…”
Dolayısıyla ekstradan adı geçen 64 kişi 19 kişiye katılmaktan son anda kurtuldu. Çünkü herhangi bir suç unsuru yoktu. Kişilerin günlük ve ticari konuşmaları dışında bir şey yoktu.
Keşke bu tutanaktaki girişim birincisinde olsaydı da bu üç dosyadaşımız kurban olarak görülmeseydi. Galiba yargı şunu söyledi: “Dua edin ki 19 kişiden üç kişiye ceza verdim. Yoksa hepinizi içeri alırdım.”