• DOLAR 34.582
  • EURO 36.456
  • ALTIN 2977.19
  • ...

Toplumsal iletişim kaynakları dönem dönem değişiklik arz etse de toplumda bıraktığı etki değişmemiştir. Günümüzde ise en etkili iletişim kaynağı televizyondur. Televizyonun gücünden ve etkisinden faydalanmak gerekir şüphesiz. Fakat bu gücü toplumun değerlerini alt üst etmek için değil, toplumun değerlerini korumak ve ona değer katmak için kullanmak gerekir.

            Ülkemizdeki Tv kanallarının program, reklam ve dizi filmlerine göz attığımızda halkın inanç değerleri ve hatta yöresel örf/adetleri ile örtüşmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

            Söylemek istediklerimi eğip bükmeden, açık ve net olarak yazıyorum. Tv kanallarının sahiplerine bakın herkesin kendine göre bir misyonu vardır. Tv gücünü kullananlar asla para kazanmak için bu işi yapmıyorlar. Düşüncesi ve inancı ne olursa olsun bu herkes için geçerlidir. Tele satış yapan bazı kanallar istisnadır.

            Örneğin evlilik programları sizce topluma değer mi katıyor yoksa toplumun çöktüğünün resmi midir? Peki bir çok sözde yarışma programlarına ne demeli. Ya da her şeyde kadını kullanan reklamlara ne demeli.

            Şimdi gelelim en önemli mesele olan dizilere. Tv dizilerinin genelinin senaryolarına baktığınızda özellikle bir yönlendirme yaptıklarını görürsünüz. Allah aşkına söyler misiniz, Kanuni Sultan Süleyman dizide anlatıldığı gibi biri miydi gerçekten. Ya da Kürtleri aşağılayan ve Türkleri önceleyen diziler faşistlikten ve anarşiden başka neye hizmet ediyor. Bunun benzeri dizilerin yanı sıra özellikle de gençlere yönelik, özentiden ve ulaşılması imkansız hayal dünyasından başka bir şey sunmayan çoğunluktaki diğer diziler halka zarardan başka ne sunmuş. Avrupa tarzı yaşamı sahneleyen diziler Ülkemizdeki insanların yaşamları ile uyuşuyor diyebilirmi kimse. Son model otomobiller, yatlar, villalar özenti ve hayal kırıklığından ve mutsuzluktan başka ne sunuyor insanlara.

            İşin kilit noktası neresi biliyor musunuz? Programların ana merkezindeki muhataplar 12 ile 60 yaş arası insanlar. Dikkat edin hedef tahtasında bu yaş grubu var. İlk başta söylediğim gibi Tv kanallarının kendilerine göre bir misyonu var. Bazılarının misyonları ise halkı kendi öz benliğinden, inancından, ailesinden, ecdadından, örf ve adetlerinden uzaklaştırıp koparmaktır. Bütün mesele budur. Ve bunun için elin oğlu milyar dolar para harcamayı göze alıyor. Ama bizdeki sazanlar da sanat adı altında bu uzun dönemli çok kirli senaryoya balıklama dalıyorlar. Çünkü bizdeki sazanlar sanatın bu olduğuna inanmış ve elin oğlu da ona bunun medeniyet olduğunu yutturmuş maalesef.  

            Ülkemizdeki dizilerle istediğine kavuşan elin oğlu bu sefer başka bir senaryoyu devreye koydu ve maalesef yavaş yavaş o konuda da başarılı oluyor. Türkiye'deki dizi filmlerin çoğu "Tek Dişi Kalmış Canavar" olan Batıya ait sözde "medeni" yaşam tarzını kendi insanları için ithal ederken diğer yandan da İslam coğrafyası olarak bilinen müslüman ülkelere aynı filmleri ihraç ediyor. Senaryosunda, amcasının namusuna göz diken bir dizi filmi müslüman ülkelerde izlenme rekorları kırıyor güya. Böyle bir algıyı da kendileri oluşturuyor. Nasıl olsa her şey ellerinde. 

            Peki neden Türkiye üzerinden ihraç ediliyor. Çünkü Türkiye, halkı müslüman olan o ülkeler için bir rol model. Rol modelden gelen şeyler daha çabuk kabul edilir. Tehlikenin boyutunu görüyor musunuz? Mesele para kazanmak filan değil, mesele İslam Ümmetinin genlerini değiştirmek.

            Tek bir soru soracağım; 20.yüzyılın boşanma oranlarına bakın ve bir de 21.yüzyılın ilk 15 yılına ait boşanma oranlarına ve artış hızına bakın. Tehlike çanlarının artık kulak zarlarını patlattığını fark etmemek elde mi?

            Son olarak çok önemli bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Sadece Türkiye'de değil tüm dünyada yayınlanan ortak bazı programlar var ve özellikle de yarışma programlarını kastediyorum. Bunlar tek merkez tarafından yönlendiriliyor. Kendini bu işe adayan toplum mühendisleri tarafından. Ve bunlar Yahudi Lobileri tarafından finanse ediliyorlar. Yani izlediğiniz o programlar gelişi güzel yapılmış şeyler değil. İnce eleyip sık dokuduktan sonra ekranlarınıza yansıtıyorlar. Dedim ya mesele para kazanma meselesi değil. Ama bu işe alet olanlara para kazandırtıyorlar o ayrı mesele. Onlar da Büyük Ateş'in odun taşıyıcılarıdırlar.

            Evet, evde Tv kumandasındaki kanalların size ve gelecek nesillere nasıl bir zemin hazırladığını düşünmek zorundasınız. Artık karar sizin. Bu iş sadece kumandaya hakim olmakla da olmaz, biraz da ülkeyi yönetenlere de sesinizi duyurmalısınız. Mesela RTÜK asli görevini icra etmeli ve bunun için kanuni düzenlemeler de gerekiyorsa gerekli adımlar atılmalı. Kendi geleceğimizi elin canavar planlarına teslim etmeyelim lütfen.

            Allah(cc)'a emanet olunuz.

twitter.com/EminOzaslan

Kaynak: Doğruhaber