• DOLAR 32.262
  • EURO 34.711
  • ALTIN 2403.293
  • ...

ABD’nin doğrudan ve-veya dolaylı savaş içinde olduğu ülkelerden üçünün liderleri geçen Salı günü (19 Temmuz 2022) Tahran’da bir araya geldiler. Sonucu ne olursa olsun, bazı önemli meseleleri baş başa konuşmaları bile bir başarıdır. Kaldı ki, Türkiye ile İran bazı anlaşmalara da imza attılar.

Çıkarttığı Rus-Ukrayna Savaşı ile birlikte AB ülkeleri ile Rusya’nın dayanışma içinde gelişen ekonomilerine büyük bir darbe indiren ve Avrupa’yı gaz ve petrolde kendisine bağımlı hale getiren Amerika’nın hedefi, Anadolu’dan başlayarak Ortadoğu’ya ve Azerbaycan’dan Türki Cumhuriyetlere kadar geniş bir alanı oluşturan bizim coğrafyamızdır. Buradaki kaynakları da istediği gibi almasının yolu Rusya’nın zayıflatılmasından ve İran ile Türkiye’nin de bu zayıf hallerinin ambargo, darbe ve terör gibi yollarla daha bir zayıflatılmasından geçtiğini biliyor.

Bu üç ülkenin bir araya gelebilmeleri yukarıdaki nedenlerden dolayı hayati önem taşımaktadır.

Amerika’nın Türkiye’yi de kullanarak ulaşmak istediği emel belli; Azerbaycan’dan Kazakistan’a kadarki zenginlik kaynaklarına konmak…

Fakat şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Amerika, Rusya’ya veya İran’a ne kadar dost ise, Türkiye’ye dostluğu da o kadardır. Ne Türkiye’nin NATO’nun bir üyesi olması ve ne de Amerika’nın onlarca üssüne ev sahipliği yapıyor olması bu gerçeği değiştirmez!

PKK’nın, NATO tarafından bir terör örgütü olarak tanımlanıp kayıt altına alınmış olması da bu gerçeği değiştirmeyecektir. Çünkü ABD ve müttefikleri, bu örgütlere şimdiye kadar yapageldikleri yardımları bundan böyle başka yollardan yapacaklardır. Nasıl ki, bugüne kadar Türkiye’de girişilen bütün darbelerin içinde ve arkasında ABD var idiyse, bundan sonra da olacaktır. Çünkü kendi çıkarlarını Türkiye’nin kendisini savunamayacak kadar zayıf olmasında görüyor.

ABD’nin İran için neler düşündüğünü bilmek için de onun 40 küsur yıldan beridir uygulayageldiği ambargo ve diğer şiddet olaylarına bakmak yeterlidir.

Elbette ki Rusya, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye ile Orta Asya’daki Türk devletlerinin birbirilerine yakınlaşmalarına ve ilişkilerini geliştirmelerine engel olmaya çalışacaktır. Ancak bu engellerindeki başarısını veya başarısızlığını Türk devletlerinin iradeleri belirleyecektir. Eğer iradelerini milli çıkarlarını korumak ve milli çıkarları doğrultusunda hareket etmek yönünde koyarlarsa, Rusya’nın da bu iradeye saygı duymaktan başka çaresi yoktur. Bunları yapmak kolay değil, ama hiç biri yapılamayacak kadar zor da değildir.

İran, Rusya ve Türkiye’nin tarihlerine baktığımızda, hepsinin de birbiriyle birçok kez savaştığını görürüz. Ancak şu bir gerçektir ki, bugünkü çıkarları birbirileriyle dayanışmaktan geçmektedir.

Bundan da daha önemli olanı, İran ile Türkiye’nin birbirileriyle olan ilişkileridir.

Eminiz ki, bizim gördüğümüzün 10 kat fazlasını her iki ülkenin yöneticileri de görmektedir. Nedir bizim gördüğümüz? ABD’nin diğer bir hedefinin de israil’in güvenlik sınırlarını Afrika’dan başlatıp Türkiye’nin üzerinden Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetlerini de içine alacak şekilde oluşturmak… ABD’nin hem baskıcı rejimlerin denize düşürdükleri Kürtleri her iki devlete karşı kullanma çabaları, hem İran’a karşı uyguladığı kesintisiz ambargo ile savaş tehditleri ve hem de Türkiye’ye karşı girişilen darbelerin ve terör eylemlerinin hamiliğini yapması bu nedenlerdendir. 

Bu açık oyunu boşa çıkarmak veya bu oyuna gelmek İran ile Türkiye’nin elindedir. Her biri evvela kendi Kürtleriyle ve saniyen birbirileriyle olan sorunlarını hak ve adalet ölçüleri içinde çözdükleri oranda Büyük Şeytanın tuzaklarını da boşa çıkarmış olacaklardır.

Onurlu bir hayatı yaşamak isteyenler için bundan başka yol bilmiyoruz!