• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Filistin’deki dram tüm insanların anlam dünyasını etkilemiştir. Tarihte az rastlanılan bir katliamla karşı karşıyayız. Ve dört ayı aşkındır devam ediyor. Siyonistler hiçbir uluslararası hukuka riayet etmeden katliam yapıyor.  Peki, uluslararası hukukun bu soykırıma karşı işlevsiz kalması ne anlama geliyor? Bu soykırımın net bir şekilde uluslararası insancıl hukuka, uluslararası beyannamelere, insan hakları sözleşmelerine, temel hak ve özgürlüklere, savaş hukukuna ve tüm küresel nitelikteki anlaşmalara aykırı olduğuna göre bu hükümlerin ne anlamı kalıyor? Ya da dünya toplumlarının gözünde bu hükümlerin hiçbir kıymeti kalmış mıdır? Tabi ki hayır…  O hükümlerin işlevsiz olduğunu tüm dünya Gazze’de müşahede etmiştir.

Normal şartlara göre bu katliam ve soykırımın sorumluları ve onlara destek veren tüm yönetimlerin “insanlık suçu” işledikleri kapsamında yargılanmaları ve yaptırım yapılması gerekir. Batının sözde öncülük ettiği “İnsani normların” hiçbir anlamı kalmamıştır. Gazze’de işlenen insanlık suçu ve batı ülkelerinin yönetimlerinin sessizliğiyle birlikte Siyonistleri desteklemeleri uluslararası tüm halklar tarafından asla unutulmayacaktır. Ve tarih sayfalarında bu cürmü işleyenler ve onları destekleyenlerin alınlarındaki kara bir leke olarak hep kalacaktır.

               Aslında Gazze’yi savunmak insanlığın tüm değerlerini savunmakla eşdeğer hale gelmiştir. Bu Siyonistler ve onların işbirlikçileri insanlığın ortak değerlerini muhafaza eden tüm insan haklarına savaş açmışlardır. Gazze’yi savunmak, insani değerleri savunma anlamına geliyor. Yani Filistin meselesi tüm insanlığın meselesi haline gelmiştir. Bu saatten sonra Gazze topraklarını korumak tüm insanlığın görevidir. Zira Gazze’yle birlikte tüm insanlığı ilgilendiren uluslararası hukuk da kayboluyor.  İnsanlık namına hazırlanan tüm insan hakları sözleşmeleri ve temel hak ve özgürlükler de kayboluyor. Gazze meselesi sadece Müslümanların meselesi değil, tüm insanların birinci öncelikli meselesi haline gelmiştir.

               Bunun içindir ki Filistin topraklarını korumak hepimizin görevidir. Hatta tüm insanlığın görevidir. Filistin meselesi adil ve kalıcı bir çözüme kavuşmadan dünyada kalıcı bir barışı sağlayacak uluslararası hukuktan bahsetmek anlamsızdır.  Bu normların bir değerinin olması için öncelikle bu soykırımın durdurulması, ondan sonra da Birleşmiş Milletler kararı olan 1967 sınırları temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin hayata geçirilmesiyle anlam kazanabilir. Yoksa alınmış ve alınacak hiçbir uluslararası hukuk kararının insanlık gözünde bir anlamı kalmamıştır.

               Sonuç olarak; Filistin toprakları özgür olmadıkça ve Siyonist israil’in soykırımına karşı yaptırım uygulanmadığı müddetçe hiçbir uluslararası beyanname, savaş hukuku, temel hak ve özgürlükler, insan hakları sözleşmeleri gibi bağlayıcı olan normların hiçbir kıymeti kalmayacaktır. Bu anlaşmaların işlevsizliği karşısında tüm uluslararası toplumlar bir şok yaşıyor. Bütün bu normların kocaman bir yalan olduğu ve Gazze’ye atılan bombalarla toprağa gömülen masum insanlarla birlikte bu normların da gömüldüğünü herkes görüyor. Yani Gazze katliamıyla birlikte uluslararası hukukun hiçbir anlamı kalmamıştır.