Bir hikaye vardır. Bizim buralarda genelde bilinir. Bir adam yolda giderken çok yoruluyor.

O sırada odunlarını eşeğe yüklemiş, giden birini görüyor. Ona odunlarının kaç para ettiğini soruyor ve ardından ona daha fazla para karşılığında eşeğini kiralamasını teklif ediyor. Eşeğin sahibi kabul ediyor. Adam eşeğe biniyor, tabi odunlar yerde kalıyor. Ancak eşek sahibi 'ya odunlarım?' diye soruyor. Adam 'Ben sana odunlarının fiyatından daha fazla veriyorum zaten' diye açıkladıkça; eşek sahibi zorluklarla kestiği odunlarından vazgeçemiyor; tekrar 'ya odunlarım!' diye diretip duruyor.

Anayasa konusuna değineceğim: Türkiye`de ne zaman halkın inançlarına paralel bir yasa değişikliği yapılsa; 'ilk üç madde'ye takılıyor. Uygulanan yasakların çağ dışılığını, yeni yasanın faydalarını ne kadar anlatırsanız anlatın; kar etmiyor. Odun sahipleri can havliyle 'ya laiklik' diye diretiyorlar. Korkuyorlar çünkü. O kadar zorluklarla elde ettikleri laiklik, ya giderse! 'Netekim' darbeci paşa dememiş miydi; 'Allah korusun Şeriat gelirse biz ne yaparız?' diye?

Bir kere eğer yeni bir anayasa yapılacaksa; bu anayasa gerçekten yeni olmalıdır. Ve anayasa metninin içinde, devleti milletten koruma amacındaki sağlam kaleler gibi, değiştirilemeyen hiç bir madde olmamalıdır. Garanti belgesi konumundaki 4. maddeyi de es geçmeyelim.

Eğer Türkiye özgürlükler ülkesi model bir ülkeyse; herkes taleplerini özgürce dile getirebilmelidir. Mesela halkın nerdeyse tamamının Müslüman olduğu ülkede İslami kanunlar talep edilebilmelidir. Demokrasi değil mi? Halkın geneli ne istiyorsa o olmayacak mı?

Ayrıca halk içerisinde başvurulabilecek şer`i mahkemeler olmalıdır. Bu uygulama Güneydoğu`da kısmen fiili olarak var zaten. Millet anlaşamadığı konularda 'şeriata gidelim' diyor. Yörenin güvenilir bir alimine gidiyorlar, aralarında hüküm veriliyor. Mesele de en makul ve kestirme yoldan çözülüyor. Aynı mesele resmi mahkemelere gittiği zaman aylar, yıllar sürüyor. Millet de mahkemeye gittiğine pişman oluyor. Cinayet vb. suçlarda mahkeme karar verse de; adam cezasını cezaevinde çekse de iş onunla bitmiyor. Kanunlar halkın değerlerine ve de insan fıtratına uygun değil çünkü.

Bu arada şeriat gelsin demiyorum, daha doğrusu demek yasak, diyemiyorum. Düşünce özgürlüğü ve düşünceyi ifade özgürlüğü önünde ciddi engeller var çünkü. Özelikle de bu düşünce İslami olunca, kırmızı görmüş gibi oluyorlar.

Bu ülkede komünizme çağırmak serbest, ama İslam`a çağırmak yasak; Türkiye Komünist Partisi var, ama İslam Partisi olsa Anayasa mahkemesine iş çıkacak.

Bana göre onca değişiklik ve düzenlemeye rağmen bir anayasa istenilen bir hale gelmemişse başka bir yol denemek gerekir. Bu yol daha önce söz hakkı dahi verilmemiş olan Müslüman kesime danışmaktır.

Müslüman kesim de başkalarını memnun etmek için hak ve hürriyetlerinden taviz verme ve sözde fedakarlıklardan vazgeçmeliler. Başkaları isteklerini nasıl dile getiriyorsa, o şekilde ne istediklerini açıkça anlatmalıdırlar. Allah; kullarının halini, ihtiyaçlarını ve onlar için neyin uygun olacağını en iyi bilendir. Bir Müslüman bunu bildikten sonra, lafı evirip çevirmeye ne gerek var? Başkalarına hoş görünmek için, İslam yerine 'İslamımsı' şeyler isteyen kişiler, işin sonunda ne camiye yaranır ne de kiliseye.

Madem mevcut anayasaya her düşünceden insanın oy birliğiyle 'kötü bir anayasa'dır. O halde el birliğiyle bunu kökten değiştirmek gerekir. Halkın tamamını kapsayan, toplumun değerleriyle barışık, hiçbir zümre, kişi veya ulusu ön plana çıkarmayan, millete öcü gibi bakmayan bir anayasa lazım bize. İhtiyaçlar karşısında eve yeni bir şey almadıktan sonra eski eşyaları süslemek, yeni bir şekil vermek ihtiyaçları asla karşılamayacaktır.

Yeni anayasa referandumdaki gibi bin bir türlü zorlukla kabul edildiği halde, hala sadece Türk olunca ne mutlu olacaksak; hala sivil toplum kuruluşları niyet okuma yöntemleriyle cezalandırılacaksa; Müslüman kızlar okumak isteyince, dinini okul kapısında bırakmak zorunda bırakılacaksa; iktidar, halkın meşru taleplerini hep daha fazla destek şartına ve bir sonraki seçim sonrasına bağlayacaksa, bir memur Cuma namazı kılabilmek için bin takla atmak zorunda kalacaksa; hiç boşuna uğraşmayalım. Herkes kendi işine baksın. Adam gibi bir anayasa yapmayacaklarsa milletvekilleri mecliste çanak çömlek yapsın, hükümet de iktidarmış gibi görünmeyi bıraksın. Vesselam.