Yoksullara yardım etmek hayırlı bir iştir. İslam dünyasındaki yoksullar, yetimler gibidir. Kim elini uzatırsa büyük sevaba girmiş olur. İhtiyaçları sadece gıda, ilaç ve giysi değil, eğitim ve samimi ilişkilere de ihtiyaç duyarlar...
Yoksullar Ramazan ve Zilhicce aylarının bitmesini istemezler, çünkü Müslümanlar genelde o aylarda yardım organizasyonları yapmak için çalışırlar. O aylar bitince bende dünyadaki yoksullar unutuluyormuş gibi bir his oluyor. Ne güzel bir duygu aslında, bir bayram gününde başka ülkede bir yoksulun evinde de bayram havasına vesile olmak! Kurban kesmeye değil, et almaya bile gücü olmayan bir çok Müslüman var yaşadığımız bu dünyada. Sadece eti bulamayan ve eti almaya gücü olmayanlar olsa yine iyiydi. Ama; günlük yiyecek bulamayıp ta açlıktan ölen yoksullar bile var maalesef.
Yoksulluğun dünyada devam eden sömürgecilik ve adaletsizlik yüzünden oratya çıktığını düşünüyorum. Sömürgecilik ve adaletsizlik de modernizm ile birlikte rengini değiştirdi. Sömürgecilik eskisi gibi fiili savaşlar yaparak işgal yolu ile değil, eğitim ve teknoloji ile yapılmaya başlandı. Adaletsizlik de aynı şekilde yapılmaktadır. Örneğin, Filistinliler kendi topraklarında her anlamda varlık içinde yokluk yaşıyorlar. İslam dünyasının neresine gidersek gidelim sömürge ve adaletsizlikle karşılaşabiliriz. İslam dünyasını eleştirmek haddime değil ama; birileri dünya cennetini kurmuşken birileri zorluklar altında çırpınıyor.
Yoksullar ise kimsesiz yetimler gibidir. Bugün Türkiye’de pek çok muhaciri görmek mümkündür. Bazıları onlardan rahatsız bile oluyorlar. İhtiyaç sahipleri de var aralarında, düzgün işleri olanları da. Konumuz yoksullar olduğu için yoksullardan söz etmek istiyorum. Yabancı bir memlekete gelmişler sömürgecilikten ve adaletsizlikten kaçarak... Hiç konuştunuz mu onlar ile? Hiç onların dertlerini dinlediniz mi? Evet... Bir konuşun, dertleşin onlarla... Gerçekten bizim gibi düşünen, bizim gibi acıkan, bizim gibi üzülen ve bizim gibi kıbleye dönüp Allah’tan af dileyen, helal rızık isteyen ve kalpleri incelip ağlayan birer Müslümandır onlar da. Konuşursanız şaşıracaksınız... Her biri bir can ve her biri birer hayat hikayesi taşıyor kalbinde.
Yoksulların sadece Kurbanda verdiğimiz ete ihtiyaçları yok, bir tebessüme, bir selama ve bir dosta da ihtiyaçları var. Elini tutup yol gösterenlere de ihtiyaçları var. Bazen dertleşmek için birine, bazen kalbini açıp rahatlamaya da ihtiyaçları var. Pakistanlı, Afganlı, Suriyeli, Kafkasyalı, Yemenli veya Filistinli fark etmez, her biri bizim din kardeşimiz değil midir? Müslüman kardeş değil midir?
Ramazan’da bayramlıklarını, fıtır sadakasını ve farz zekatını yollarız, Zilhiccede et yollarız. Gönderdiğimiz şey hep bedenin ihtiyaçlarıdır. Ne zaman asıl gereken “kalplerin azığını” göndermeye başlayacağız. Yoksulların güzel bir eğitime, dini bilgilere ve dostluk ilişkilerine daha çok ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum... Kurban gönderirken bir de yanında ayrıca onları ne kadar sevdiğini ve onlar için dua ettiğimizi anlatan bir mektup göndermek çok mu zor olur acaba? Ne olur, sadece erzağını, etlerini ve elbiselerini göndermekle yetinmeyelim. Sevginizi ve selamlarınızı da gönderin ve en önemlisi onları düşünen birilerinin olduğunu hissettirin.