Kışın gelmesi ile beraber, Gazze’deki soykırım ve insanlık dramına yeni boyutlar eklendi. Özellikle açlık ve soğuk, buradaki dramı çok daha ağır bir hale getirdi. Her geçen gün açlıktan ölen çocuk ve bebeklere ilaveten, soğuktan şehit olan çocuklar ilave oldu. Neredeyse her gün, Gazze’de soğuktan şehit olan çocuk haberleri geliyor ve sayı da gittikçe artmaktadır. Bu tablo, bütün insanlığın ayıbıdır. Bu güne kadar ayağa kalkmamış olan insanlık, hiç olmaz ise masum bebek ve çocukların ölümü karşısında ayağa kalkmalı ve o masum çocukların ısınma ve barınma ihtiyaçları için harekete geçmelidir. Çocukların ölümü, insanlığın ölümü demektir. Özellikle de Müslümanların, hiç olmazsa insani konularda, hem kendileri harekete geçmeli hem de uluslararası bir kamuoyu oluşturmalıdır.
Gazze adeta kaderine terk edildi. Çok az sayıda onurlu topluluk haricinde, herkes adeta durumu kabullenmiş ve kendi süreci içerisinde bu meselenin son bulmasını beklemektedir. Ya da terör örgütü israilin insafa gelmesini beklemektedir. En dokunulmaz olan mekanlar dahi israilin terör ve vahşetinden nasibini almaktadır. En son, Kemal Adwan Hastanesinde yapılanlar, insanlık düşmanı siyonist vahşeti ortaya koymaktadır. Hüssam Ebu Safiya ve diğer bütün doktorlar tutsak edildiler. İnsanlık dışı bir muameleye tabi tutuldular. Buradaki hasta ve yaralıların başka tarafa intikali adı altında; orada bulunan insanlar, büyük bir zorbalığa ve zulme tabi tutuldular. Oysa bu hastanenin etrafı ve kendisi bombalanıp onlarca yaralı ve hasta sivil katledildiği zaman, Ebu Safiya, dünya kamuoyuna ve insanlığın ölmüş olan vicdanına seslendi. Yakıt, yiyecek ve ilaçlarının tükendiğini; büyük bir katliam ile karşı karşıya olduklarını defalarca haykırdı; ama kör, sağır ve dilsiz dünyadan bir karşılık alamadı. Bütün dünya hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Gazze’nin kuzeyinde zor şartlar altında hizmet vermeye çalışan son hastane de enkaz haline getirildi ve yakıldı. En dokunulmaz yerlere yapılan pervasız saldırılar bir karşılık görmeyince, siyonist terör çetesi daha cüretkâr bir hale gelmekte ve bir sonraki vahşet ve cürüm için motive olmaktadır. Bu itibarla; sessiz kalan insanlık, Siyonist teröristleri yeni bir vahşete motive ettikleri için büyük bir vebal altındadır. Hastaların ve bilhassa bebek ve çocukların katledildiği bir dünyada, dilsiz şeytan olmayı tercih etmek; tek kelime ile namussuzluktur. Katledilen masum çocuklar için sesini yükseltmeyenler, cesur ve onurlu bir duruş ortaya koyamayanlar insanlıklarını yitirmişlerdir.
Siyonist terör çetesi cephesinden gelen yeni açıklamalar, siyonistlerin kötü niyetlerini bir kez daha ortaya koymaktadır. Esirler konusunda bir anlaşmaya varılsa bile Gazze’deki katliamlarını sonlandırmayacalarını açıkça ifade etmektedirler. Bu katiller, özellikle Gazze’nin kuzey kesimini tamamen insansızlaştırmak için soykırıma devam etmekte; yaşama ve medeniyete dair ne varsa yerle yeksan etmeye çalışmaktadır.
Her şeye rağmen kuzeydeki direniş hala kırılamadı. Aziz ve Celil olan Allah’ın yardımı ile melekler daha zırhlarını çıkarmadılar. Bu direnişe ses ve soluk olamayan ve bu insanlık ordusuna omuz veremeyen acizler, hiç olmazsa açlıktan ve soğuktan şehit olan bebekler için ayağa kalkın ve bir şeyler yapın. Açlıktan ve soğuktan ölen ümmetin o çocukları yerine, hiç aç kalmamış ve hiç üşümemiş kendi çocuklarınızı koyun. Onlar sizin öz evlatlarınız olsaydı ne düşünür ve ne hissederdiniz???