M. Ziya Gümüş

Ahmet Türk neden şok oldu?

05.01.2025 01:00:00 / M. Ziya Gümüş

Dağda aylak aylak gezen işsiz tilkiyi çağırmışlar; “Gel seni tavuk kümesine bekçi veya kazlara çoban yapalım” demişler. Tilki ağlamaya başlamış: “İnanmıyorum, şaka yapıyorsunuz” demiş. Anlayacağınız tilki şok olmuş…

İçişleri Bakanlığının terörist suçlamasıyla belediye başkanlığı görevinden aldığı, yerine kayyumun atandığı terörist damgalı Ahmet Türk’ü, terörist denilince dökülmüş saç dipleri dikleşen Devlet Bahçeli kapıda karşılıyor. İlginç şeyler oluyor. Ahmet Türk tarafından kendisine hediye edilen kehribar tespihi aldıktan sonra: “İradesizliğinizi tescil edercesine irademizdir dediğiniz, ‘o ne derse o’ dediğiniz Abdullah Öcalan’ı çağırın gelsin mecliste konuşsun, PKK silahları bıraksın diye bir çağrı yapsın ona bir kıyak geçeriz” anlamında bir şeyler söylemiş Ahmet Türk ağlamaya başlamış ve tilki gibi: “İnanmıyorum” demiş.

Ahmet Türk, İsmail Saymaz’a verdiği demeçte de şok olduğunu söylemiş: “Sayın Bahçeli’nin tutumunu görünce insan şok oluyor, samimi olduğunu da insan fark ediyor. İnsani ilişkileri çok farklı, yakın, candan. Düşüncelerini açık ifade eden bir tavrı vardı.” Anladığımız kadarıyla tilki gibi şok olmuş. İnanası gelmemiş…

Tilki gibi inanmayan sadece Ahmet Türk olsa iyi. Kanla beslenen birçok baron da inanmamış. Onlardan biri de Cemil Bayık.

Dolaylı olarak Devlet Bahçeli, Cemil Bayık’a da aynı şeyleri söylemiş: “İrademiz, babamız, ceddimiz, varımız yoğumuz, dediğiniz Abdullah Öcalan meclise gelsin bir cümle kursun, sonrasında dağda bayırda onunla beraber koşarsınız” anlamında bir şeyler söyledi. O da ağladı “İnanmıyorum” dedi, ağlamakla kalmadı küstü “Oynamıyorum” dedi ve ekledi: “Partiyi yöneten biziz. Pratikte biz sorumluyuz. Önder Apo sorumlu değil. Önder Apo oradan ne hareketi yönetebilir ne de pratiği yönetebilir. Ne de bu konularda herhangi bir karar verebilir. Silahlı güçlerimizle ilgili bir kararı ne bir siyasi parti ne de önder Apo verebilir. O kararı biz veririz”

“Önder Apo”ya bostan korkuluğu muamelesi çekti.

“Kendisine öyle bir çağrı olursa…” diye sorulduğunda soruyu soran daha sorusunu tamamlamadan Cemil Bayık damlıyor: “Öyle bir çağrı olamaz. Olsa da biz karar veririz. O bizi ilgilendiriyor.” Bostan korkuluğunun ötesine geçirdi meseleyi.

Genel geçer yorumları bir cümlede özetleyecek olursak herkes siyasette bir tilkilik rüzgârı esiyor, diyor. İşi “Tilkilerin Savaşı” başlığı altında değerlendirenler de az değil.

Bir yerde bir tilki hikâyesi varsa, bir yerde tilkilik bir iş varsa o yerden hilenin kurnazlığın kokusu gelir. Şekil A’da olduğu gibi.

Hile huda’ peşinde koşmadan, olayı olduğu gibi masaya yatırıp çözmeyi yıllar öncesinden Üstad Bediuzzaman şöyle özetlemişti. “En büyük hile hilesizliktir” Çünkü dürüstlükle sonuca daha iyi ulaşılabilir.

Kısacası, Devlet Bahçeli’nin paradigmasının PKK ve türevlerinin paradigmasını zîr û zeber ettiği bir gerçek. Tek seslilikleri yok. Ahmet Türk’ün açıklamaları ile Cemil Bayık’ın açıklamalarını yan yana getirdiğinizde Bremen mızıkacılarının kakafonik sesleri aklınıza gelir. 

Yılların sorunu bir cümlede gizli ama kimse yanaşmıyor. Kürtler “Sana ne varsa bana da o” diyor. “Tamam” derseniz mesele bitiyor. Bu cümlenin oluşturacağı zemin tilkilerin iş bulacağı, yaşayabileceği bir alan değil.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar