Ülkemizde eğitim ve öğretim dönemi bu yıl 20 Haziran Cuma günü itibariyle nihayete erdi. Bir haftalık aradan sonra çocuklarımız 29 Haziran Pazartesi günü yaz Kur’an kursu eğitimiyle yeni bir eğitim ikliminde kendilerini bulacaklar.

Okullardaki formal yani örgün eğitim faaliyeti yerini informal yani hayat boyu eğitime bırakmıştır. Kurumsal mekânlar olarak okullar yani mektepler akademik bilginin, bilimsel çalışmanın ve fenni gelişmelerin egemen olduğu ortamlardır.

Maddi ve manevi boyuttan oluşan bireyin talim ve terbiyesi onu tekâmüle doğru sürükler. Salt maddi ölçüler verilirse bireyi şüpheci, pozitivist ve seküler anlayışa doğru iterek noksan bıraktığı gibi sadece manevi değerler de onu taassupçu ve içe dönük kılar. Birey, yarım ve parçalı bir model olur. Her iki ilim imtizaç edilerek verilirse birey çift kanatlı, himmet sahibi bir modele dönüşür.

Eğitimin kurumsal olması sadece dört tarafının kapalı olması anlamına gelmemeli. Her yer eğitim alanı. Okullar, camiler, çarşı, pazar, ev ortamı, meslek sahası, tabiat, uzay… Kısaca yeryüzü bütünüyle hayat boyu tedrisat alanımız, kâinat çalışma sahamızdır.

Eğitim ve öğretimin ana bileşenleri okul idarecileri, öğretmenler, veliler, öğrenciler ve okul ortamlarıdır. Kurumsal mekânlar olarak okullar eğitimin temel sütununu teşkil eder. Ancak yaz tatiliyle birlikte bu mekânlar boş kalmakta ve asli fonksiyonlarından uzak kalmaktadır. Formal eğitiminden informal eğitime geçişin olduğu dönemdir yaz tatili. Oysa hayat boyu eğitim devam etmektedir. Yaygın eğitimin olduğu her yerden faydalanmak gerekir. Bunun başında da yaz Kur’an kurslarının geldiği camilerdir. Çocuklarımızı camilere teşvik ederek bu manevi ortamların sevgisini de aşılatmamız gerekir.

İslam tarihi incelendiğinde camiler; mabed, mektep, meclis fonksiyonlarının yanında eğitim ve sosyal hizmetlerde de etkin rol üstlendiği görülmektedir.

İnsan heves gösterirse hayat boyu eğitimden faydalanarak dini, sosyal ve kültürel tekâmülünü destekleyebilir. Bu durum, ferdin daima eğitimle haşir neşir olmasıyla gerçekleşebilir. Örgün eğitim almış ya da almakta olan bireyler yaygın eğitim kurumlarının hizmetleriyle ilmini ve ufkunu genişletebilir. Yani önceden öğrendiklerini yeni öğrendikleriyle imtisal ederek içinde bulunduğu topluma faydalı bir birey olabilir. Her birey kendisine hizmet edilen ya da topluma faydası olmayan birisi olarak algılanmak yerine; üretkenlik gösteren, kendisinin deneyimlerinden istifade edilen bir kişi olarak düşünülmesi itibarının artmasına ve beraberinde hayatta huzur bulmasına vesile olur.

Modernizm; bireyselleşmeyi esas alırken, toplumla birlikte yaşamaya zarar vermiştir. Aynı duygu ve düşünce etrafında bir araya gelen fertler hayattan huzur bulur. Tek başına yaşamayı esas alan ferdin hayattan beklentisi cemaate göre çok daha azdır.

Hayatın her safhasını verimli şekilde değerlendirenler kendi medeniyetine katkıda bulunabilir, bunu sonraki nesillere taşıyabilirler.

Ezan sesiyle insanlar günde beş defa kendilerini otokontrol etme ve disipline etme imkânına sahip olurlar.

Camilerin manevi bereketiyle insan; gün içinde hiç düşünmediği komşularını, çevresindeki fakirleri, kimsesizleri, yaşlıları düşünmeye başlar. İnsan camide öğrendiği güzellikleri öncelikle kendi hayatına tatbik etmeye çalışır, daha sonra başkalarının da bu güzellikleri tatması için çabalar. Dolayısıyla cami denilince ibadet mekânı olmasının yanında, yaygın manevi eğitimin verimli ve düzenli yapıldığı, çok farklı yaştan kişilere planlı ve programlı hizmetlerin verildiği, kapsamlı kurumlar olduğu bilinmelidir.

Çocuklarımızın elinden tutarak caminin manevi ikliminden faydalanmasını sağlayalım. Cami sevgisi inancımızın bir gereğidir. Camiler, yeryüzünde Ka’benin birer şubesi ve Allah’ın evleridir. Allah’ın evine misafir olmaktan daha büyük şeref var mı? Unutmayalım ki, çocuklarımıza bu bilinci vermek asli vazifemizdir.