• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
'Uyuşturucu ile mücadelede  PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR'
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Tahir Özsoy - Doğruhaber

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 1987 yılında, uyuşturucu kullanılmayan sağlıklı bir toplum hedefine ulaşmak, uyuşturucu ile mücadele konusunda uluslararası alanda eylem ve işbirliğini güçlendirmek amacıyla 26 Haziran tarihini "Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü" olarak kabul etmiştir. Bu doğrultuda her yıl bugün çeşitli etkinlikler yapılarak toplumsal farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır. BM’in Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü olarak ilan ettiği bugünde, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüyle birlikte meydanlarda çeşitli etkinlikler yapılıyor, halk uyuşturucu madde bağımlılığı hakkında bilgilendiriliyor.

Uyuşturucu ile mücadele günü olan bugün Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay gazetemize özel röportaj verdi. Uyuşturucu ile mücadele konusunda ailelere önerilerde de bulunan Ay’ın röportajı şöyle:

Uyuşturucu ile mücadele Türkiye'de sürekli rakamlarla (yakalanan uyuşturucu miktarı- tutuklanan kişi vs.) ile sınırlı kalıyor ve çalışmalar bu yönde yapılıyor. Bu doğru bir yaklaşım mı? Sizce nasıl bir yol izlenmeli?

Emniyet’in yapacağı çalışmalar işin sadece bir boyutu. Evet, olması gereken ve önemli bir boyutu ancak tek başına yeterli değil. Uyuşturucu tek boyutlu bir mesele olmadığı için çözümü de bu şekilde olmuyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı kadar, Yeşilay kadar, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da, Sağlık Bakanlığı’nın da, Milli Eğitim Bakanlığı’nın da, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da, yerel yönetimlerin de bu mücadeleye ortak olması gerekiyor. Tabii bu kadar da değil. Sadece devlet üzerinden gerçekleştirilecek bir mücadele değil bu. Aileler de, öğretmenler de bu mücadelenin içinde olmalı.

İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı bu çalışmalar, arzı engellemeye dair çalışmalar. Çok da önemli. Ancak, talebi ortadan kaldırmazsanız, arz bir şekilde yolunu buluyor. Bu yüzden, gençlerimizi bu tuzaktan uzak tutacak çalışmalar ortaya konulmalı. Milli Eğitim Bakanlığı eğitim noktasında, Sağlık Bakanlığı tedavi noktasında, Gençlik ve Spor Bakanlığı gençleri spora yönlendirme noktasında yine yerel yönetimler gençlere alternatifler oluşturma noktasında çalışmalar yürütmeli. Bunu da ciddiyetle yerine getirmeli. Yoksa dostlar alışverişte görsün mantığı ile bir adım ileri gidemediğimiz aşikar.

Tabii, bir yanlış anlaşılmaya da sebep olmak istemem. Amacım, kimseyi eleştirmek değil.  Bu konuda adım atmış kim varsa teşekkürü hakkediyor. Ancak sorunun büyüdüğü bu ortamda da, bir şeyleri sorgulamamız gerekiyor.

Türkiye'de uyuşturucu kullanan kişi sayısı sürekli polemik konusu oluyor. Bununla ilgili net bir rakam var mı? Ya da gerçek sayı saklanıyor mu?

Net bir rakam konusunda, resmi bir veri soruyorsanız bu yok maalesef. Esasen bunu katı çizgilerle ortaya koymak da zor. Ancak, sahada görev yapan bizler ya da başka uzmanlar, belli verilerle bir sonuca ulaşabiliyoruz.

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2018 yılında yayınlanan “Genel Nüfusta Tütün, Alkol ve Madde Kullanımına Yönelik Tutum ve Davranış” başlıklı araştırmasına göre, Türkiye nüfusunun yüzde 3,1’i hayatında en az 1 kere uyuşturucu kullanmış. Bunu nüfusa genellediğimizde 2,5 milyon civarında bir rakamla karşılaşıyoruz. Uyuşturucuların bağımlılık noktasında güçlü maddeler olduğunu düşündüğümüzde, hele hele sentetik uyuşturucuların tek kullanımda bağımlılık yaptığı düşünüldüğünde bu bize ciddi bir veri sağlıyor.

2019 yılında 270 bin kişi ayaktan tedavi görmüş. Bu rakam 2017-2019 arasında 60 bine yakın kişi artmış.

2017'de 170 bin olan uyuşturucu şüphelisi sayısı 2019 yılında 220 bin.

2017'de 1 milyara yaklaşan harcama 2019'da 1,5 milyar oldu neredeyse.

Öte yandan, dün televizyonlarda gördüğümüz sahnelerin bugün sokaklarımıza taşmış olması…

Bu ve benzer veriler, bizim saha çalışmalarımız, bu illete bağımlı kişi sayısının 2 milyon civarında olduğunu öngörüyoruz. Tabii burada önemli olan tek bir gencimizin bu zehre kapılmaması. Bir tek ailenin yüreğinin yanmaması…

İstatistiklere göre boşanmış ailelerin çocuklarında uyuşturucu kullanımı daha yüksek. Aile yapısının madde kullanımına etkileri nelerdir?

Aile her türlü güzelliğin kaynağı. Bozulan aile ile birlikte de olumsuzluklar beraberinde geliyor.

Ailesi dağılmış bir çocuk, sevgi ve ilgi eksikliği yaşıyor. Kötülüklere ve kötü niyetli insanlara karşı daha savunmasız kalabiliyor.

Tabii, kendisini bir boşluk içerisinde de hissettiriyor bu durum.

Maalesef, uyuşturucu satıcılarının da, reklamcılara taş çıkartan pazarlama teknikleri var. Böyle ailelerdeki çocuklarımızı, bu ve benzer etkenlerle daha çabuk kandırabiliyorlar…

Diziler, filmler ve sosyal medya araçlarının uyuşturucu kullanımına etkisi var mı? Varsa nelerdir?

Buralarda yaşadığımız sorun rol modeller… Evet doğrudan bir kullanım özentisi durumuyla karşılaştığımız söylenemez. Ancak, olumsuz rol model diyebileceğimiz durumlar var. Dizilerde kadınlar hep zayıf ve güzel. Erkekler hep yakışıklı.

Bunun ne zararı olabilir diye düşünenler olabilir. Örneğin evlatlarımızı, ‘zayıflatır’ yalanıyla,  ‘sivilceni geçirir’ yalanıyla kandırabiliyorlar. Evlatlarımıza da mutlaka zayıf olmaları, sivilcesiz olmaları, yakışıklı/güzel olmaları gerektiği mesajını da diziler, filmler veriyor.

Bu anlattıklarım senaryo değil. Maalesef yaşanıyor.

Kısa ve orta vadede Türkiye'nin uyuşturucu ile mücadelede hangi adımları öncelemesi gerekiyor?

Tabii manevi alanda yapılan yatırımlar önemli. Genç kardeşlerimiz ne kadar manevi eğitime önem verirlerse ne kadar dindar olurlarsa, bu tuzağa karşı o kadar korunaklı olurlar.

Bugün bir hobisi olan kişilerin uyuşturucu batağına düşme ihtimali çok düşük. Öncelikle bir önleyici tedbir olarak buralara yatırım yapmamız gerekiyor. Gençlerimizin sporla, sanatla daha fazla ilgilenmesi gerekiyor.

Tedavi noktası da maalesef hem bugünün hem de yarının problemi olabilecek gibi duruyor. Bugün tedavide başarı oranı düşük. Tedavi imkanları kısıtlı. Buna karşı bir çalışma şart!

Özetlemek gerekirse, Türkiye’de bu sorun maalesef giderek büyüyor. Uyuşturucu ile mücadelede paradigma değişimine ihtiyaç var. Çünkü mevcut bakış açısı ile maalesef sorunun üstesinden gelemiyoruz.

TEMİZ TOPLUM DERNEĞİ’NDEN UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE AİLELERE 11 ÖNERİ

  1. Çocuğunuzu uyuşturucudan korumak için ona sarılın. Sevildiğini hissettirin. Ona ilgi gösterin! “Benim çocuğum yapmaz” yanlışına asla düşmeyin!
  2. Dikkatli olmayan aileler, çocuklarının bağımlı olduklarını 1,5-2 sene sonra öğreniyor! Çocuğunuzun çevresinde radikal değişiklikler var mı? Gözleri kanlanmış mı? Üzerinde kötü bir koku var mı? Onu sıkmadan kontrol edin.
  3. Eğer çocuğunuz bağımlı ise ona kızmayın, onu dışlamayın. Tedavi için onu yüreklendirin. Siz de bu mücadeleden asla vazgeçmeyin!
  4. Çocuklarınızı uyuşturucu maddelerden korumak için aile-okul iletişimine azami özen gösterin!
  5. Her bağımlılık birbirini tetikliyor. Bağımlı bir beyin, diğer bağımlılıklara daha kolay uyum sağlıyor! Çocuklarınızı her türlü bağımlılıktan koruyun!
  6. Kötü rol modeller, kolay para kazanma hırsı, uyuşturucu madde konusunda yeterli bilincin oluşmaması tuzağı büyüten en büyük etkenler. Çocuklarınızı bunlardan koruyun!
  7. Herkesin çocuğunu kendi çocuğunuz gibi bilin! Unutmayın bu illet, koronavirüsten bile daha bulaşıcı!
  8. Çocuklarınızı kötü alışkanlıklardan korumak için onların hobilerini destekleyin. Sportif faaliyetlere yönlendirin.
  9. Uyuşturucu bağımlısı olan bir bireyin artık hasta birisi olduğunu kabul edin. Ona kızmak yerine sorunu çözmek adına ona destek verin.
  10. Bağımlılık tedavisi olan çocuğunuzu, eski çevresinden uzaklaştırın. Taşının. Çocuğunuzun sosyal medya hesaplarını kapatın. Telefon numarasını değiştirin!
  11. Uyuşturucu ile mücadelenin her safhasında Temiz Toplum Derneği’nin yanınızda olduğunu bilin. Bizimle iletişime geçmekten asla çekinmeyin!

Bu haberler de ilginizi çekebilir