`Mustazaflar Yeryüzüne Varisler Kılındı`
Mustazaflar Cemiyeti Konya Şubesi tarafında Dünya Mustazaflar Haftası nedeniyle düzenlenen panelde konuşan Yazar Abdulhakim Sonkaya, toplumun sosyal yapısının zayıflatılarak insanların mustazaflaştırıldığını söyledi.
KONYA- Mustazaflar Cemiyeti Konya Şubesi tarafından, Dünya Mustazaflar Haftası münasebetiyle Orkide Düğün Salonunda düzenlenen panele İlahiyatçı Yazar Abdulhakim Sonkaya, Araştırmacı yazarlar M.Zeki Ergin ve Murat Haliç katılırken panelin moderatörlüğünü Nezir Tunç yaptı.
İlahiyatçı yazar Abdulhakim Sonkaya `Mustazaf kavramı, Dünya gündemi ve İslam coğrafyası`, Araştırmacı yazar M.Zeki Ergin `Cumhuriyet Dönemi Mustazafları ve Bediüzzaman` , Araştırmacı yazar Murat Haliç ise `12 Eylül ve sonrası Mustazafları` konuları hakkında konuşmalar yaptılar.
İlahiyatçı yazar Abdulhakim Sonkaya `Kuran`da Mustazaflar` kavramını açıklarken, toplumun sosyal yapısının zayıflatılarak insanların Mustazaflaştırıldığına değindi.
Mustazaflar yeryüzünün varisleridir
İnsanların `Elimizden bir şey gelmez bizler Mustazafız` laflarının arkasına sığınmaması gerektiğini belirten Sonkaya, "Toplumun sosyal yapısı zayıflaştırılarak, kadınlar evlerinden çıkartılarak asıl olan annelik görevinin ihmal edilip toplum mustazaflaştırılıyor. Kuranda Mustazafların yeryüzüne varis kılındığını Allah (cc) bizlere bildiriyor. Canlarını almaya gelen meleklerin `Sizler neden dünyada pasiftiniz` sorusuna `Bizler Mustazafdık` diyorlar. Hâlbuki melekler onları tersleyerek `Hayır sizler gerçekte öyle değildiniz, sadece kendinizi öyle gösterme çabası içerisindeydiniz` şeklinde cevap vermekteydiler. Yani günümüz toplumunda da insanlar bazı kısmi sebeplerden dolayı ellerinden bir şey gelmediklerini ve bu yüzden bir şeyler yapamadıklarını yani mustazaf olduklarını iddaa ediyorlar ve kendilerini zayıf görüyorlar. Bu kimseler Allah(cc)`un belirttiği mustazaflar değildirler. Çünkü bu kimseler kendi kendilerini zayıf görmekte ve bir şeyler yapamayacakları kanaatindedirler. Gerçek mustazaf çalışıp çabalayan ve bu uğurda mücadele eden ve sonucunu Allah`a bırakan kimselerdir" şeklinde konuştu.
İnsanların `Elimizden bir şey gelmez bizler Mustazafız` laflarının arkasına sığınmaması gerektiğini belirten Sonkaya, "Toplumun sosyal yapısı zayıflaştırılarak, kadınlar evlerinden çıkartılarak asıl olan annelik görevinin ihmal edilip toplum mustazaflaştırılıyor. Kuranda Mustazafların yeryüzüne varis kılındığını Allah (cc) bizlere bildiriyor. Canlarını almaya gelen meleklerin `Sizler neden dünyada pasiftiniz` sorusuna `Bizler Mustazafdık` diyorlar. Hâlbuki melekler onları tersleyerek `Hayır sizler gerçekte öyle değildiniz, sadece kendinizi öyle gösterme çabası içerisindeydiniz` şeklinde cevap vermekteydiler. Yani günümüz toplumunda da insanlar bazı kısmi sebeplerden dolayı ellerinden bir şey gelmediklerini ve bu yüzden bir şeyler yapamadıklarını yani mustazaf olduklarını iddaa ediyorlar ve kendilerini zayıf görüyorlar. Bu kimseler Allah(cc)`un belirttiği mustazaflar değildirler. Çünkü bu kimseler kendi kendilerini zayıf görmekte ve bir şeyler yapamayacakları kanaatindedirler. Gerçek mustazaf çalışıp çabalayan ve bu uğurda mücadele eden ve sonucunu Allah`a bırakan kimselerdir" şeklinde konuştu.
Abdulhakim Sonkaya`nın konuşmasının ardından söz alan Araştırmacı yazar M.Zeki Ergin Cumhuriyet dönemi mustazaflarının çektikleri sıkıntılardan bahsederken o dönemki dünya mustazaflarının en önemli temsilcisinin Üstad Bediuzzaman olduğuna vurgu yaptı.
Güçsüz olan yoktur, yenilgiyi kabul eden vardır
Bir insanın her ne kadar güçsüz olursa olsun azim göstererek yenilgiyi kabul etmediği takdirde büyük başarılara vesile olacağını belirten Ergin, "Allah-u Teâlâ`nın Hasan el Benna, Abdulkadir Udeh ve Seyyid Kutup gibi şahsiyetlere nasip etmediği İslam devrimini, Tunus`ta el arabası elinden zorla alınan ve bu yüzden kendini ateşe vererek büyük İslam devrimine vesile olan bir gence nasip ettiğine şahit oluyoruz. İşte bu şekilde ufak bir direniş sonunda dahi Allah-u Teâlâ İnsalara büyük zaferler nasip ediyor." İfadelerini kullandı.
Bir insanın her ne kadar güçsüz olursa olsun azim göstererek yenilgiyi kabul etmediği takdirde büyük başarılara vesile olacağını belirten Ergin, "Allah-u Teâlâ`nın Hasan el Benna, Abdulkadir Udeh ve Seyyid Kutup gibi şahsiyetlere nasip etmediği İslam devrimini, Tunus`ta el arabası elinden zorla alınan ve bu yüzden kendini ateşe vererek büyük İslam devrimine vesile olan bir gence nasip ettiğine şahit oluyoruz. İşte bu şekilde ufak bir direniş sonunda dahi Allah-u Teâlâ İnsalara büyük zaferler nasip ediyor." İfadelerini kullandı.
Zamanın en büyük Mustazaf`ı, Bediüzzaman`dı
Geçtiğimiz yüzyıl Mustazaflarının temsilcisi olarak Bediüzzemanın seçilmesinin sebeblerinden söz eden Ergin; " Üstadın 80 küsür yıllık hayatında dünyevi olarak hiçbir tat almaması, bütün ömrünün harp meydanlarında ve esaret altında geçmesi onun geçen yüzyıl mustazaflarının en önemli temsilcisi yapmıştır" şeklinde konuştu.
Ergin konuşmasının sonunda Üstad Bediüzaman`ın hayatının bilerek çarpıtıldığını ve fikirlerinin farklı mecralara çekildiğini belirtti.
Panelde son olarak konuşan Araştırmacı yazar Murat Haliç, Osmanlı devletinin son yüzyılı ve Cumhuriyet tarihi boyunca halkın darbe kültürüne nasıl alıştırıldığına değindi.
Geçtiğimiz yüzyıl Mustazaflarının temsilcisi olarak Bediüzzemanın seçilmesinin sebeblerinden söz eden Ergin; " Üstadın 80 küsür yıllık hayatında dünyevi olarak hiçbir tat almaması, bütün ömrünün harp meydanlarında ve esaret altında geçmesi onun geçen yüzyıl mustazaflarının en önemli temsilcisi yapmıştır" şeklinde konuştu.
Ergin konuşmasının sonunda Üstad Bediüzaman`ın hayatının bilerek çarpıtıldığını ve fikirlerinin farklı mecralara çekildiğini belirtti.
Panelde son olarak konuşan Araştırmacı yazar Murat Haliç, Osmanlı devletinin son yüzyılı ve Cumhuriyet tarihi boyunca halkın darbe kültürüne nasıl alıştırıldığına değindi.
Tarih Tekerrürden ibarettir
Tarih boyunca bu coğrafyada yapılmış olan tüm darbelerin birbirleriyle bağlantılı olduğuna vurgu yapan Haliç, " Tarihsel meseleler bir ağacın kökü, genleri ve gövdesi gibidir. Birbirlerinden ayrı düşünülemezler. Örneğin,12 Eylül`den,28 Şubat`tan bahsederken 600 yıl öncesine gidebiliyorsunuz.28 Şubat`ın İsmail Hakkı Karadayı`sından, Süleyman Demirel`inden bahsederken bir bakıyorsunuz ki 150 yıl önceki Encümen-i Daniş dediğimiz yaşlılar konseyine gelmişsiniz. Bugün coğrafyamızda zulümlerden bahsederken geçmişi çok daha iyi anlamamız gerekmektedir. Dününü anlamayan bugününü kavrayamaz ve yarınını da asla kestiremez" ifadelerini kullandı.
Panelin 2`nci oturumu soru-cevap şeklinde devam etti. Katılımcılar cevabını merak ettikleri soruları yazarlara yönelttiler. Panel yapılan duanın ardından sona erdi.(M.Ata Doğu-İLKHA)