• DOLAR 32.284
  • EURO 35.005
  • ALTIN 2444.464
  • ...
Coğrafyamızın İslam`la Şereflenmesi – 9
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Ahmet Yılmaz / Araştırma

İlim ve irşad dergâhlarının eski yurdu BİTLİS`İN FETHİ

Bitlis, Van Havzası`nın Diyar-ı Bekr yöresine bağlamasıyla bir geçiş noktasıdır. Diyar-ı Bekr`den Azerbaycan`a İran`a geçmek isteyen ya da Diyar-ı Bekr`e gelmek isteyen herkesin yolu Bitlis`in Delikli Taş`ından geçer.

Amed(Diyarbakır), Osmanlı`nın coğrafyamızdaki resmi merkezi halindeyken Bitlis, Kürtlerin yerel iktidarının en önemli simgelerindendi. Bunun için çok değer gördü; Şeref Hanlar tarafından çok cami ve medreseyle donatıldı. Ama Bitlis Kıyamı`ndan sonra Bitlis gözden düşürüldü ve zamanla coğrafyamızın en silik şehirlerinden biri hâline getirildi.

İSLAM ORDULARININ BİTLİS`E GELİŞİ

Bitlis de coğrafyamızdaki diğer şehirler gibi Med, Pers hâkimiyetleri altında kalmış; Büyük İskender tarafından işgal edilmiştir. İddiaya göre şehrin adı İskender`in komutanlarından birinin adından gelmektedir.
İslam orduları, coğrafyamızı şehir şehir fethederken Bitlis, Bizans valisi Serverend`in elindeydi; Serverend`in kardeşi Sityanus ise yörenin diğer(belki de en önemli) şehri Ahlat`ın valisiydi.

İslam orduları, Siirt yöresini fethetmiş ve Hz. Ömer (ra), Fatihimiz Hz. İyaz b. Ganm (ra)`e Ahlat ve Bitlis`i fethetmeyi emretmiştir. Böylece hem Bitlis ve Ahlat`ta Allah`ın adı anılacak hem de kuzeyde Erzurum`un; Doğu`da Van Havzası`nın ve Kafkasya`nın yolu İslam ordularına açılacaktır.

Hz. İyaz (ra), Hz. Halid b. Velid (ra) ve eski Halep Patriği Abdullah b. Yuhenna`yı Bitlis ve Ahlat yöresine gönderir. Kendisi de sonradan onların yardımına ulaşır ve her iki şehir de Hicri 19`da, Miladi 639`da veya (641`de) İslam orduları tarafından teslim alınır. Yörede İslam tebliği önündeki engel kaldırılır. Şehre on davetçi bırakılır ve Erzurum`a doğru fetih yolculuğuna devam edilir.

BİTLİS VE AHLÂT`IN FETHİ BÜYÜK ZAFERDİR
Vakidî, Ahlat`ın Fethi`ni anlatırken, şu bilgiyi verir: Hz. Muaz b. Cebel (ra), oğlu Adurrahman`ı şehadet yolunda yaralılar arasında bulur. Hz. İyaz`ın kardeşi Abdurrahman, onları bu hâlde görünce ağlar. Muaz (ra), Abdurrahman`a "Sakin ya ol Abdurrahman, bu gaza benim yanımda Resulullah`la yaptığım savaşlardan daha sevimlidir" der.
Muaz (ra)`ın oğlu da "Babacığım! Gerçek sana Rabbinden gelmiştir. Artık şüphe edenlerden olma! İnşaallah, ölüm karşısında sabırlı olduğumu görürsün" der, müezzin öğle ezanını okurken ruhunu Rabbine teslim eder.

(İşte sahabelerle olan hikâyemiz: O yıldızlar, ta Medinelerden kalktılar; coğrafyamıza geldiler. Bizimle hidayet arasındaki, Bizans duvarını yıkmak için yol aldılar, gerektiğinde Bizans`la savaştılar, bu uğurda can verdiler, ciğer parelerinin can vermesine şahit oldular. Onlara olan borcumuzu ödemimiz ancak onları yol işareti olarak görmemizle mümkündür. Bunun dışında hiçbir şey, onların bizim üzerimizdeki minnetlerini azaltmaz. Allah(cc), hepsinden razı olsun, bizleri onların karşısına ak yüzle çıkarsın...)

BİZANS VALİSİ COĞRAFYAMIZI İSLAMSIZ BIRAKMAK İSTEDİ
Vakidi`nin Ahlat ve Bitlis`in fethine dair anlattıkları, pek çok yönüyle Mardin`in fethiyle ilgili aktarılanlara benzemektedir.
Rivayete göre, Ahlat hakimi Sityanus`un kızı Taron, evlilik hadisesinden dolayı kocası Buğur`la birlikte İslam ordularına sığınır; Müslüman olur ve Ahlat-Bitlis yöresini İslam ordularına teslim etmek için yollar arar.

İslam ordusu, Bitlis`e Abdullah b. Yuhenna`yı göndermişken Taron da eski dinine döndüğü hilesiyle Ahlat`a gitmeye çalışır. Bitlis`te Abdullah`la karşılaşıp konuşur ve yörenin fethinin planlanması konusunda söz birliği eder.

Abdullah b. Yuhenna, Bitlis Valisi Serverend`le cizye karşılığında ve şehre İslam davetçisi bırakma şartlarıyla anlaşır. Ancak Ahlat hakimi Sityanus, direnmeye karar verir. Çevredeki patriklere haber yollar ve Vestan`da(Gevaş) İslam ordusuyla savaşıp Müslümanları coğrafyamızın fethedilen bütün şehirlerinden atmayı planlar. İşte Hz. Muaz (ra)`ın Ahlat savaşıyla ilgili vurgusu da muhtemelen buradan gelmektedir.

Ahlat`ın fethi, Müslümanlar için hayatî bir önem kazanmıştı. Bu sırada Halid b. Velid (ra) ve yüz sahabî Ahlat yöresine ulaşır. Taron, bir yandan onlarla görüşüp planlar yapar; öte yandan İslam ordusuna haberler gönderir. Siirt yöresindeki fetihleri tamamlayan Fatihimiz Hz. İyaz (ra) da ordusuyla birlikte Vestan(Gevaş) yöresine doğru gider. Taron, babasına kendisinin İslam`a düşman kesildiğini kabul ettirir ve ordunun başına geçer. Böylece fethin yolu açılır.

Taron, yöreye yetişen Hz. İyaz(ra)`ın askerlerine yardım eder; Ahlat`taki Müslüman esirlerle birlikte harekete geçer, Ahlat kalesine gelen pek çok Ermeni emirini öldürerek şehrin Halid b. Velid (ra)`ın da içinde bulunduğu İslam ordusunun eline geçmesini sağlar.
Ahlat`ın alınması sırasında özellikle kaleye gelen Erzen(Bitlis yöresindeki antik bir şehir, bugün kalıntıları bilinmiyor) valisinin askerleriyle yapılan çarpışmada 120 İslam askeri şehid olur. Erzen ordusundan pek çok kişi ise gönüllü olarak İslam`ı seçer.

Hz. İyaz(ra), Ahlat`ı Taron ve Buğur`un hakimiyetine bırakıp Abdullah`ın Bitlis hakimi Serverend`le yaptığı antlaşmayı onaylayarak Erzen-i Rum (Erzurum)`a doğru yol alır.

Böylece Taron`un girişimleriyle hem Ahlat yöresi İslam`a katılır; İslam ordusunun önü açılır hem de İslam, kendisine karşı kurulan kötü bir Hıristiyan ittifakından kurtulmuş olur.

BİTLİS, İKİNCİ KEZ MERVANİLER TARAFINDAN FETHEDİLDİ
Bitlis ve Ahlat antlaşmaları Hz. Osman (ra) zamanında Habib b. Mesleme tarafından yenilenir. Ancak, yöre Emeviler döneminde sorunlar yaşar. O dönemde pek çok Harici de Bitlis-Ahlat yöresine yerleşir. Emeviler, yöreye ağır baskılar yapar.
Emevilerden sonra Miladi 928`e kadar Abbasilerin elinde olan yöre, bu tarihte Bizans`ın eline geçer. Bitlis`teki camilerin minberleri sökülür, İslam`ın işaretleri yıkılır. Yöre halkı Bağdat`taki Abbasi Halifesine ulaşır ancak ondan yardım alamaz.
938`den sonra Erciş yöresini ele geçiren Mervanîlerin atası Baz b. Dostık`ın askerleri, Bitlis`in yardımına ulaşır ve şehri Bizans zulmünden kurtarır.

Mervaniler, başta Humeydi Kabilesi olmak üzere, pek çok Kürt topluluğu yöreye yerleştirerek yöredeki İslam nüfusunu artırır; İslam hakimiyetini sağlamlaştırır.

Selçuklular, 1086`da Mervanilerin hakimiyetine son verir; Eyyübiler yöreyi kısmen 1185`te; tamamen 1207`de Selçuklulardan geri alır. İddialara göre Kürt Revadiye kabilesi Eyyübilerin desteğiyle yöreye yerleşip Bitlis`te öne çıkmaya başlar.

BİTLİS, ŞEREF HANLAR DÖNEMİNDE GELİŞTİ
Eğitim Bakanlığı`nın İslam Ansiklopedisi başta olmak üzere resmi kaynaklar Şeref Hanların öncülüğünü yaptığı Rojkan aşiretinin Eyyübiler döneminde yöreye yerleştiğini iddia etse de Şerefname`nin sahibi ve eski Bitlis Hanı Şeref Han, ailesinin Hicri 345, Miladi 957 yılından itibaren yöreye hakim olduğunu söyler.

Bitlis yöresi Bitlis Hanlarının özellikle 14. yüzyılından sonra gelişti, bu dönemde çok sayıda medreseye kavuştu; bu medreselerde İdris-i Bitlisî gibi Kürtler ve Osmanlı üzerinde çok etkili olan büyük alim ve bürokratlar yetişti.
Kendilerinin Sasanî Kisrasının soyundan olduğunu iddia eden Bitlis Hanları yönetiminin 17. yüzyılın ortalarında sona ermesinden sonra da Bitlis yöresi Mirler tarafından yönetildi ve ilim yuvası olmaya devam etti.

MİRANETE HANIM`IN VAKFİYESİ: TAĞ MEDRESESİ
Tağ Medresesi, Üstad Bedizzaman Hazretleri ve Şeyh Ahmed-i Haznevi gibi iki mürşidin yolunun kesiştiği yer olmasıyla 20. yüzyıldan bu yana süren İslamîleşmemiz üzerine çok etkilidir.


İşte bu medrese Müküs Beyi Meşhur Mir Mahmud`un halası ve Spayert Beyi Abdi Bey`in hanımı Miranete Hanım (Norşin`de ve Norşin etbalarında her sene Ramazan ayının 27`sinde onun adına hatim indiriliyor) tarafından yaptırılmış ve büyük mürşid Şeyh Abdurrahman-ı Taği Hazretlerinin babası Mele Mahmud`a vakfiye olarak verilmiştir.
Bir dönem, özellikle Kuzey Suriye ve Mardin yöresinde çok etkili olan Şeyh Ahmed-i Haznevi Hazretleri Tağ`da yetişmiş. Bugün özellikle Anadolu Türkleri arasında etkili olan Menzil-Adıyaman dergahının ilk sahibi Şeyh Abdülhakim de Haznevi`nin halifesidir. Üstad Bediüzzaman`ın da bir dönem Tağ`a gittiği düşünülürse Tağ`ın halkın dindarlaşması üzerindeki etkisinin büyüklüğü anlaşılır. Bugün Tillo`da faaliyet sürdüren medrese de Tağ Medresesi`nin devamıdır. Sadreddin Yüksel, Halil Gönenç, Tillolu Molla Burhan gibi daha çok kendilerini ilim konusunda ispatlayan kimi şahsiyetler de yine Tağ`da yetişmiştir.
Bu büyük geçmiş düşünüldüğünde Bitlis yöresi insanına gerçekten büyük sorumluluk düşmektedir. Bugün bu şehrin bir ilim merkezi olmaması veya Bitlis`ten İstanbul gibi büyük şehirlere gelen Bitlislilerin ilim dergahları kurmaması çok şaşırtıcıdır.

KÜBBETÜ`L İSLAM: AHLAT*
Bugün Doğu`da Türk nüfusun yoğun olduğu neredeyse nadir yerlerden olan Ahlat, İslam`la şereflendikten sonra hızla gelişti; hem şehir yapısı hem de medreseleri İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biri haline geldi. Ahlat medreselerinde bütün İslam dünyasında nam salan alimler yetişti. Öyle ki Ahlat`a Kübbetü`l İslam ünvanı verilmiştir.
Ancak şehir Miladi XIII.yüzyılda büyük bir deprem geçirdi; o depremden sonra Ahlat`tan 120 bin hane Mısır`a göç ettiği iddia edilir.
Ahlat, bir darbeyi de Celaleddin Harzemşah`la yedi. Moğollardan kaçıp yöreye musallat olan Sultan Celaleddin, 1229`da şehri kuşattı ve Ahlat`ta büyük bir katliam yaptı. Daha sonra Bitlis Hanlarının bir kızıyla evlenen ve Bitlis`te içki alemleri düzenlediği için

Bitlis Hanları tarafından kendisinden kurtulmaya çalışılan Celaleddin, Bitlis`ten kaçarken, muhtemelen bir Kürt köylüsü tarafından tanınıp öldürüldü.

Ahlat 1243`teki Moğol istilasından da ağır darbe alınca bir daha toparlanamadı ve zengin bir miras bırakarak tarih sahnesinden çekildi.
*Şehrin adı Kürtçe Xelat(ödül) kelimesinden gelmekte; şehir Kürtçede Xelatê olarak adlandırılmaktadır. Ancak Urartu kralı Lat üzerine yakılan ağıtlardan gelmiş iddiası da vardır.

BİTLİS KIYAMI (1913–1914)
Osmanlı yönetimi 19. yüzyılın sonunda Bitlis`in yerel yönetimine tamamen son verdi. Bu durum yörede tepkilere yol açtı. Ayrıca İttihat ve Terakki`nin de yaptıkları yörede çok tepki toplamaktaydı. Molla Selim, Şeyh Şahabbattin ve Şeyh Ali gibi alimler, İttihat ve Terakki yönetimini dinsizliğe gidiş olarak görüyor ve Kürtlerin bu yönetime itaat etmemesi gerektiğini savunuyordu. Gelişmeleri izleyen İttihat ve Terakki, Molla Selim`i bir atın kuyruğuna bağlayarak sürükleye sürükleye Bitlis merkeze götürdü. Alimlerine yönelik ilk kez böyle bir muameleye tanıklık eden Bitlis yöresi kıyam etti. Kıyam, beklendiği gibi sonuçlanmayınca adı geçen alimlerin yanında pek çok alim idam edilerek şehid edildi. Önemli bir kısmı da sürgün edildi. Bu olay Bitlis`i tarihi, ilmi, öneminden epey uzaklaştırdı. Ardından gelen Rus işgaliyle birlikte cephede sayısız alim şehid olunca Bitlis`in ilim dergahları tarihte kaldı.
Bitlis Kıyamı`dan hareket alimlerinden yoksun kalan Bitlis yöresi Cumhuriyet Döneminde iki eğilim gösterdi: Tağ Şeyhleri kendilerini yörenin ıslahına verdiler ve Bitlis`teki 1916 Rus işgalinin* oluşturduğu endişeyle de kıyam hareketlerinin tamamen dışında kaldılar. Küfrevi şeyhleri ise Cumhuriyet siyasetinin içinde yer alıp silindiler. (Bitlis`in Hizan Arvasi şeyhleri de bugün Necip Fazıl`ın talebeleri ve kimi Türk-İslam sentezcisi gruplar üzerinde hâlâ çok etkililer.) Bugün Bitlis, kendisini yeniden ilimle andıracak alimler ve gençler beklemektedir.

*Tağ şeyhleri bu işgale karşı savaşmışlar ve şehidler vermişlerdir. Bitlis, onların çabalarıyla Rus işgalinden kurtulmuştur.

Bitlis Kıyamı Şehidi Şeyh Şahabeddin Hazretleri Üzerine Söylenen Kürtçe Bir Ağıt:
Hey felekê, sed car hawar felekê,
Hawar dikim tu dey nakî
Hay felekê sed car hawar felekê.
Ehlê rom êli hev civîyane
Xwendin fermana seyidane.
Dayika Şêxa tu bilezîne
Xurca zêra bi xwe r` hilîne
Her Stembolê li têla xîne;
Têla li ser têla tu bişîne
Hedîkê ji waliyê re bışîne;
Belki hefwa mala Xewis bîne;
Van seyida neşeniqîne;
Ez çum Bedlisê gelî bi gelî
Jê derxistin cotik welî
Girtin Şêx Şahabedîn Seyid Elî
Avêt bi darê de.
Şerît qetîya ji alî Xwedê de
Xîret ne ma di Islamê de.
Hey felekê sed car hawar felekê

DEVAM EDECEK
Kaynaklar
1. Fütühü`s Şam, Vakidi;
2. İslam`ın Anadolu`ya Gelişi, Ahmet Demir
3. MEB İslam Ansiklopedisi ve Diyanet İslam Ansiklopedisi Bitlis maddesi
4. Şerefname, Şeref Han (M. Emin Bozarslan çevirisi)
5. Ahlat Tarihi, Ahlat Kaymakamlığı resmi sitesi
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Kategorinin Öne Çıkan Haberleri