• DOLAR 32.205
  • EURO 35.116
  • ALTIN 2500.695
  • ...
"Bugün, bütün cemaatlerin birlik olma günüdür"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

ŞANLIURFA- Şanlıurfa’da faaliyet gösteren Ruha Der’in ‘Kanayan İslam Âlemi ve Zafer’ adıyla düzenlediği konferansta yapılan konuşmalarda, İslam âleminin kanayan yarasının sarılması için bütün Müslümanların birleşmesi vurgusu yapıldı.

 

Mozaik AVM konferans salonunda 28 Şubat Cuma günü gerçekleştirilen konferans konuşmacı olarak Davet ve Kardeşlik Vakfı Genel Başkanı Araştırmacı, Yazar Recep Songül, Filistin Âlimler Birliği Genel Sekreteri Newwaf Tekruri ve Mısırlı Âlim Dr. Ahmet Zekeriya katıldı.

 

Düzenlenen konferansta İslam âleminin kanayan yarasının sarılması için bütün Müslümanların birleşmesi vurgusu yapıldı.

 

İslam davası muazzam bir dava ve mesele olduğunu ifade eden Araştırmacı, Yazar Recep Songül, “Bütün dünya bu İslam davası ile uğraşıyor ve yoluna türlü türlü engeller çıkarıyor.  Sizler insanlığın hayrı için çalışan İslam ümmetisiniz. Bu ümmet ölmeyecek, bu ümmet bitmeyecektir. Çünkü bu ümmet İslam’ın mesajının taşıyıcılarıdır. Bu yüzden bu ümmet başka ümmetler gibi ölmeyecektir. Macar ve Moğol istilalarını düşündüğümüzde Macar ve Moğollardan geriye hiçbir şey kalmadı. Bizans imparatorluğu aynı şekilde taş ve sütunları dışında hiçbir şey kalmadı. Fakat bu İslam ümmeti bazen düşer, bazen ayağı takılır sekteler ama hiçbir zaman bitmez ve tükenmezdir. Çünkü Allah Teâlâ ‘Kuran’ı biz indirdik biz koruyacağız’ diyor. Eğer bu ümmet Kur an’ı korur ve mesajını yücelere götürürse bu ümmet hiçbir zaman ölmez” dedi.
 

"Zalimler Kur’an’ın mesajının yayılmasını istemezler"
Kuran’ın mesajının ulaştığı yerde zalimlerin barınamadıklarını dile getiren Songül, “Onun için Kur’an’ın masajı Diyarbakır’a gitmesin Avrupa’ya, Afrika’ya gitmesin diye ümmetin önüne, İslam davetçilerinin önüne türlü türlü engeller çıkartılıyor. Çünkü Kur’an mesajı giderse hiçbir menfaat ve çıkarları olmayacak ve zalimler orada barınamayacaktır” ifadelerini kullandı.  


"Suriye’nin savaş durumu bazılarının işine geliyor"
Suriye’nin durumu gittikçe uzatıldığını söyleyen Songül, “Suriye’de alternatif kimdir? Yıllardır bir vahşinin yönetmiş olduğu Suriye’nin altını üstüne getiren bir zalimdir. Baktılar ki insanlar kendi iradelerini kullanmaya başladırlar, baktılar ki durum tehlikelidir, Mısır gibi Irak gibi Libya gibi tehlikelidir. Onun için seslerini kesmeye çalıştılar, katliamlar ve ölümler gerçekleştirdiler” şeklinde konuştu. 

 

"Bu olanlar birer imtihandır"
Bu olanların Ümmet için birer imtihan olduğunu ifade eden Songül, “Rabbimiz bizleri bir sınavdan geçiriyor. Burada bizim yapmamız gerekenler ümmetin kurtuluşu için dua edelim. Savaş altındaki kardeşlerimize yardım eli uzatalım, onlara kapılarımızı açalım, onların yaralarına derman olalım. Yanı başımızdaki Suriye’ye düşen bombalar yarın buraya düşürülmek isteniyor. Batı ülkeleri bu ülkenin insanları Suriye insanları gibi olması ya da olmaması umurlarında değil. Fakat buna bizim uyanık olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

 

"Türkiye’yi de karıştırmaya çalışıyorlar"
Birilerinin Türkiye’yi de Karıştırmaya çalıştığını söyleyen Songül, “17 Aralıkta ve Gezi Parkı olaylarında Türkiye’nin başına aynı şeyler getirilme çalışıldı. Erdoğan’ı düşürmeye ve Mısır ve Suriye gibi karıştırmaya çalıştılar. Mesele Erdoğan ya da başka biri değil, mesele ümmet meselesidir. Camilere ayakkabılarla girildi, camide içki içildi ve benzeri şeyler yapıldı. Bu olaylarla ümmet düşürülmek istendi. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’yi de karıştırmayı amaçladırlar” dedi.
 

"Gün birlik olma günüdür"
Dünyanın dört bir yanında Müslümanların kanının aktığını ifade eden Songül, “Bu kanın durması için ve Ümmetin bekası için ümmetin bir araya gelmesi lazım. Müslümanların birleşmesi lazımdır. A cemaati, B cemaati fark etmez. Bugün birlik günüdür. Bütün cemaatlerin birlik olma günüdür. Bir olursak güçleniriz. Ve bu tür oyunlar üstesinden hep birlikte üstün gelebiliriz. İslam dünyasının kanayan yarasını sararız.”  şeklinde konuştu.


Programda bir konuşma yapan Dr Ahmet Zekeriya, Rabia olaylarının 2013 yılında başladığını belirterek, “Aslında Rabia olayları 2013 yılında başlamıştır. Demokratik seçimler sonucunda başa gelen ve tarihte böylesi görülmemiş bir şahsiyetin başa gelişinden sonra askeri darbeyle görevden alınmasıyla başlamıştır” dedi. 
Darbe karşıtı yayın yapan bütün kuruluşların kapatıldığını ifade eden Zekeriya, “Mursi görevden alınıp tutuklandıktan sonra bu anlamda yayın yapan bütün televizyonlar ve bütün yayınlar kuruluşları kapatılmıştır. Bu olay maalesef Mısır’ı eski karanlık günlerine geri götürmüştür. Bu sebeple köylerden şehirlerden bütün halk ayaklanıp bir araya gelmiştir. Yeniden özgürlüğü kazanabilme adına, hürriyeti ve hayatı  yaşayabilme adına Mısır halkı bu fedakârlığı göstermiştir” ifadelerini kullandı. 
 

Bu olayın Mısır’daki Müslümanları Rabia meydanında direniş göstermesine sebep olduğunu söyleyen Zekeriya, “Halk Rabia meydanında ve Mısır’ın birçok yerinde bir araya gelmişlerdir.  Gelin hep beraber gençler ve ihtiyarlar olarak, çocuklar ve büyükler olarak bu durumu ihya edelim. Kendimizi onların yerine koyalım. Sürekli sloganlardan dolayı, sürekli hakkı haykırmalarından dolayı sesi düşmüş olabilir. Ama yüzlerindeki o tebessüm asla ve asla solmayışı sürekli müjdeli bir haberin, bir zaferin haberi yüzlerine okunmasından dolayıdır” şeklinde konuştu.
 

"14 Ağustos 2013 tarihinde Mısır’da bir kıyım gerçekleştirildi"
14 Ağustos 2013 tarihinde Mısır’da adeta bir kıyım gerçekleştirildiğini söyleyen Zekeriya, “Orada çoluk çocuk demeden kadın erkek demenden binlerce insan şehit edilmiştir. Ve burada 3 bine yakın insan hiçbir suçu olamadığı halde, sadece özgürlüğünü savunduğu için sadece hür olarak yaşamak istediği için maalesef şehit edilmiştir. Bu insanları yasaklanan silahlarla yakıcı silahlarla bu insanları katletmişlerdir” dedi. 


Her yaşta insanların direnişe katıldığını belirten Zekeriya, “İhtiyar insanlarında bu direnişe katıldıklarını görüyoruz. Ve bu insan umudu olamayan ortama rağmen sağlık açısından olumlu olmamasına rağmen bu direnişe katılıyor Rabia meydanına katılıyor. Bu duruma sebep kendisinden sonra gelecek olan evlatları bu zulme ve bu işkenceye maruz kalmasınlar. Onlarda kendisi gibi bu yolda şehit olsunlar diye katılmışlardı” ifadelerinde bulundu.


"İslam yolu tek hakikat yoldur"
Programa Filistin’den katılan Dr. Nevvaf Tekruri ise yaptığı konuşmada, İslam yolunun tek hakikat yol olduğunu ifade ederek, “Bu yol gerçek ve hakiki bir yoldur. Hiçbir engel bizi bu yolda gitmekten alı koymasın. Bizler Filistin’deki bu bela ve musibetler içerisinde şuna inanıyoruz; Bütün İslam âlemi yardımıyla bizler bu sıkıntıları bertaraf edeceğiz. Ve bu sıkıntıları sonlandıracağız. Bu şiddete ve bu zulme bir son vereceğiz. Ve bu gün yönetimi ellerinde bulunduran o vahşi ve zalimlerden bu insanları ve toprakları kurtaracağız” ifadelerini kullandı. 
Halkı hareketlenmesinin kaynağında hür bir yaşam talebinin olduğunu ifade eden Tekruri, “Mısırdaki halkı hareketlendiren, Suriye’deki bu halkı hareketlendiren özgürce, hür bir şekilde yaşamaktı. Kendi dinini hiçbir baskı altında kalmaksızın yaşamaktı. Bütün bu zulümlere rağmen Mısır’da yaşanan ve Suriye’de yaşanan bu katliamlara rağmen ve Türkiye’de de yaşanan bu olumsuzluklara rağmen önümüzde başka bir yol yoktur. Yegane yolumuz budur. Zorluklara rağmen Allah’ın yardımına ulaşabileceğimiz yolun, bu yol olduğuna inanıyoruz” dedi.  (Sedat Kuşulay -İLKHA)

Bu haberler de ilginizi çekebilir