Peygamber Sevdalıları, Hz Peygamber adına meydanları doldurup coştururken; Server-i Kainat ve O'nun aşıklarından bahsetmek, aşık ve maşuktan konuşmak lazım.
O coşkuyu, her yaş grubundan kendinden geçenleri, özellikle de genç yüreklerden konuşmak, o meydanları, bayrakları, o tekbirleri; kardeşliğe, birliğe çağıran o haykırışları görmek; Allah`ı razı, Resulünü şad etmektir. Bu sevda ile gururlanmamak; kardeşliğe 'sağır, kör ve dilsiz' olmaktır.
Gururlandık, ancak sevdamıza; zencileştirilenlerin çiğnenen hukuku karıştı, yine sevincimizin hemen yanına hüzün düştü. Adana`da tarih tekerrür etti; hukuk yine şaşırtmadı, vicdanları yaraladı. Hak-hukuk ve insanlık onuru adına şaşırıyor; endişeleniyor, anlam veremiyorum.
Kime; kimler, nerede, ne zaman, ne için ceza veriyor Allah aşkına?
'Kürdistan`ın CHP`si rolüyle faşizme, ulusalcılığa, nifaka soyunanlarla yaka paça olanlar,' ağır ceza mahkemelerinde yargılandı; yetimlere ceza yağdı, hem de eski Türkiye`nin usul ve esaslarıyla.
Suça bakın; 'elif-ba, yetime yardım..' faaliyetlerinden 30 kişiye 150 yıl hapis! İlgililer; 'hesap günü olan yewme la yenfe`u' gelmeden sorumluluklarının gereğini yapmalıdırlar; yazıktır, günahtır.
Keyfi davranan yargıçların anında açığa alınabildiği bir ortamda; 'paralel, yatay, dikeyleri suçlamak' artık duygulandırmıyor. Anladım, 'Yetimin başına vurmuşlar, -neden- AH SIRTIM(!) dediğini.'
Zülfü yare dokunacağız.
Adana`da mahkûm edilen zihniyet; yaşadığı zorlu bölgede, gücü nispetinde daima 'can, mal, namus emniyetinin teminatı' oldu.
Peygamber Âşıkları mazide; seçilmek için namzet olmadı, siyaset düşünmedi; ne de olsa kardeşleri siyasette idi ve zaten 'Müslümanlar da kardeşti!' Karşılığı mı?
El cevap: En ağır ceza olan; 'görülmeme, duyulmama, konuşulmama' klasik deyimle 'red ve inkar' Yalan mı?
Soruyorum; red ve inkara muhatap olan her hak sahibi, hukuku adına 'var olabilme' mücadelesine girişmez mi? 'HÜDA PAR da nerden çıktı' diyenler duysun! İşte KAYNAĞI:
'17 bin fail-i meçhul dosyaya, yakılan-boşaltılan binlerce köy, asitli kuyular; 'bir' isim okunduktan sonra adları okunmayan onlarcasına '..diğerleri' diyerek, tek cümle ile 'sair' ve 'haiz üyelikten' 10-20 yıllık cezalar; yargısız infaz yapılanlar; TEM, JİTEM ve DGM dişlilerinden geçirilenler; halkı toplayıp 'Allah bile sizi kurtaramaz(!?) diyen fosiller..' ve niceleri.
Ba`dehu; 'güzelim dağlardaki malum veya meçhul kimlikli şaibeli silahlılara; imamı minarelere çıkartıp şarkı söyletenlere; dindara 'sofik' diyenlere; kafayı demlediğinde, Kitaba, imana küfredenlere; zincire vurulmuş çarşaflı kadın teşhir edenlere; yırtılan-yakılan Kur`an sahifelerine; Kemalistlerin yayamadığı dinsizliği şehir, köy ve mezralara yayanlara, -yavrumu isterim- diyen annelere..' bakıp düşünsün gamsızlar!
'Büyük Türkiye' ve 'Bin yıllık desende bir ve beraber olmak' gerekir ama lafla olmuyor işte!
Beyaz adam; KIZILDERİLİ`yi yok ederek keşfettiği memlekete hakim oldu, olmadı; ZENCİ türetti, olmadı; zencileri sokak ortasında infaz etti, yine olmadı; -adalet adına- bir iki polisi AÇIK cezalandırarak GİZLİden beraat ettirdi, tamamen olmadı; olamazdı da! Adalet mülkün temelidir ve herkese lazımdır.
Eleştirirken; iktidar ve muktedirler olsa dahi, 'belden aşağı vurulmaması gerekir' biliriz ancak zat-ı alileri de 'yargıdaki keyfiliği, terörizmi, ihale ile verilen kararları..' görmekle mükelleftirler. Hukuk, Doğu`da kelle alıyor, ÂH alıyor, yuva yıkıyor.
Her şeyi hayra yormaya çalışıyoruz ancak her defasında; 'pusudaki kirli mazi sevdalıları' sosyal ve siyasi alanlara 'sille indiriyor' hercümerç ediyor. Adana bunun son örneği.
Mahkûm edilenler; 'dindarlar, dünün resmi ve gayri resmi ihanet çetelerini görüp karşılarında dik duranlardan' başkası değil. Dünün 'komplo, kumpas; şantaj, montajcı güruhu' hala pes etmemiş, küçücük fırsatlarda keskin nişancı kıvraklığıyla davranıyor. Weyl olsun; ahiretteki hesabı düşünmüyorlar bile!
Adana`daki mahkûmiyet, vicdanları yaralamıştır, hak tecelli etmemiştir, hem Vallahi hem Billahi! İnanç, vicdan, insanlık, Türk-Kürt kardeşliği mahkûm edilmiştir.
Mahkûmiyet; Elazığ, Adıyaman, Batman; Diyarbakır`da verilenlere tamamen benzediğinden ihalecilerin hala diri ve işbaşında olduğunu da kanıtlıyor.
İlgili, etkili ve yetkili mercilerin; -vebalden kurtulmaları için- özellikle belli bir kesime karşı dün ve bu gün yapılagelen; daha da kötüsü, yarınlarda da devam edecek hissi uyandıran bu 'hukuk faciasına' dur demeleri lazımdır. Tutuklananların; eş, çocuk ve müştereklerinin ÂH`ı helaket getirecektir. 'Sakın, Allah`ı, zalimlerin yaptıklarından gafil sanma!'
Bilirim; mazlum ve mustaz`aflar; Rabb`den istedikleri zaman; 'Ya Rabbi, önce ümmete, sonra bize..' derler. Kızdıklarında; 'Allah senden razı olsun; Allah (hepimizi) hayırla ıslah etsin..!' derler. Sakının bu temiz yüreklerin bedduasından; daha da 'kızdıklarında, cehennem kesilen Müslüman' türetmeyin Allah aşkına!
'İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizleri helak edecek misin Rabbim'(Araf:155). Derûnî dualarımla!