• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Aksa Tufanı 100. gününü geride bıraktı.

Her güne hak cephesinden yeni zaferlerle sevinirken, batıl/siyonist cepheden yeni katliamlar ve vahşetlerle sarsıldık.

Geçen 100 gün aynı zamanda Aksa Tufanı bağlamında doğrularla yanlışları, vicdanlılarla vicdansızları, cesurlarla korkakları, izzetlilerle zelilleri, nemelazımcılarla her şeye ölümüne varımcı’ları, gök gibi gürleyip yağmayanlarla yağmur yüklü bulutlar misali rahmet eli olarak yağanları bir fotoğraf netliğinde, su berraklığında ayrıştırdı.

100 günün sonrasında geldiğimiz noktada artık bazı şeyleri daha iyi, doğru ve sağlıklı müşahede ediyoruz. Üç maymunlar misali ‘vahşete ortak olan, sessiz kalan’ körlere, sağırlara ve dilsizlere hakikati göstermek, anlatmak ve kabul ettirmek elbette zordur; ama onlara da dünya yaşamında anladıkları dilden konuşmak ve o şekilde davranmak da artık vicdanlı her insanın ve idarecinin boynuna bir borç olmuştur. Ahiretteki azapları ise ‘toptan Cehenneme’ havale olduğu için oraya çok girmeye gerek yok!

Efendim, neymiş 100 günün sonunda anlaşıldı ki; Afrika’dan Asya’ya, Balkanlar’dan Kafkaslara insanların umuduyuz söylemi bir umut edebiyatından, duygu sömürüsünden öte değilmiş.

Umut vermek, sözle sloganla başlayabilir; ama böyle devam etmemelidir.

Umut vermenin sonrası tıpkı Gazze, Güney Afrika, Yemen yönetimleri ve Batı halkları gibi somut adımlar, eylemlilik ile devam etmelidir.

Bana ufuk gözükmediği zaman ‘umut’ aşılayanlara şunu söylemek lazımdır:

Ufuk gözüküyorsa yapılması gereken ‘konuşmak, slogan atmak, tepkilerin gazını almak ve dozunu ayarlamak’ değildir. Yapılması gereken ‘siyonist çeteyle tüm ilişkileri kesmek, antlaşmaları yok saymak, ticari gemileri göndermemek, meşum faaliyetlere teşne meşum üsleri kapamak, mazlum Gazze halkının gönlüne ve gününe merhem olacak somut yardımlar’ yapmaktır.

Ötesi ‘Hadi oradan, gölge etme başka ihsan istemez; benim aldanmaya niyetim yoktur.’ beyanıdır.

100 günün sonrasında Siyonist ve Evanjelist zihniyetin ne kadar ‘alçak, seviyesiz, vahşi, sapık ve sapkın’ olduğu Epstein çirkefliğiyle deşifre oldu. Meğerse Yahudi manastır/havralarının altı mide bulandırıcı tünellerle doluymuş.

İşte öyle!

Aksa yiğitlerinin tünellerinden insanlığa ‘cihad, izzet, direniş, insanlık ve merhamet’ aydınlığı yansır. Gönüller bu aydınlıkla hidayet arzusuyla ışıtılır ve ısıtılır.

Siyonist korkakların tünellerinden insanların tüylerini diken eden, insanlığı ürküten ‘çocuk cesetleri, kan, vahşet ve pedofili sapkınlığı’ bir karanlık gibi çöker.

Sahi, daha çok yakın bir zamanda küçük yaşta evlendi diye bir ‘gelin davası’ üzerinden yeri göğü inleten; günlerce, haftalarca ve aylarca demedik laf bırakamayan işi TV ekranlarına ‘sosyal dizi’ yapacak kadar taşıyan rezil dezenformistler nereye saklandı dersiniz?

Onları geçelim de Müslümanlara karşı sürek avına girişen, savaş tamtamları çalan, ahlak ve insanlık kavramları üzerinden duyarlık kasan siyasetçi, sanatçı, ekonomist, akademisyen, gazeteci kılıklı yalakalar nereye gizlendi?

Yoksa önünüze atılan kemikleri kemirmekten sıra Estein çirkefliğini görmeye gelmedi mi?

Yoksa iplerinizi elinizde tutan Siyonist ağababalarınıza ‘horozlanmak’ kapıkulucu bedeninize battal boy mu geldi?

Acaba Allah muhafaza böyle bir çirkeflik ve iğrençlik tüneli bir cami altından veya İslami bir vakıfın mücavir alanlarından çıksaydı bu mega ultra demokratlar, hiper özgürlükçüler ve rezidans ahlaklılar...

Aa birden nereden ortaya çıktılar, niye bu kızıl kıyameti koparıyorlar?

Deme fırsatını bizde bırakırlar mıydı?

Neyse biz yine uyuma moduna geçelim.

Ne Gazze mi bombalanıyor?

Arkadaş yorma kendini!

Sen uyumaya, görmemeye ve sessizliğe bürünmeye devam et!

Hatayı yapan bir Müslüman olunca o zaman uyan, aslan kesil, saldır…

Gazze ve Yemen mi bombalanıyor?

Hışşt, istifini bozma!