• DOLAR 32.46
  • EURO 34.754
  • ALTIN 2435.993
  • ...

İslam'ın güzelliğiyle tanış ve imanın tadıyla hemhal olduğun günden bu yana sen ey Müslüman! İbadete hoşluk, nimete şükür, musibete sabır ve cihada fisebilillah olarak bakmışsın, bakabilmişsin. Ne güzel bir miras olmuş bu bakış, dünden bugüne… Belki de bugünden yarına güzelliği daha da katmerleşir bu bakışın.

Müslüman ismini el ve dil eminliği olarak kabul ettiğin andan bu ana kulluğu bir içimlik su misali gönlüne, eylemine içirmişsin. Bu tadı, daha dimağında iken her dimağ tatlansın diye evlere, sokaklara, çarşı pazara, adetlere ve edebiyatlara katmışsın.

Ne doyulmaz, bir tat olmuş bu çaba kulluğumuzun her anı için.

Daha birkaç gün önce ‘Merhaba!’, bugünlerde ‘Elveda!’ dediğimiz ‘Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu da Cehennemden azad olan Ramazan’ı da bu tada dâhil etmeyi ihmal etmemişsin ey sözü özü, özü sözü olan Müslüman! Her yıl, bir diğer yıla göre daha bir özlemle beklenen, gelince aşkla yaşanan ve hatır isteyince ‘Ne olursun tekrar gel!’ burukluğuyla uğurlanan Ramazan’ı sadece tutmamışsın. O da seni, zincirlere vurulan şeytanlara, zaafını okşayan nefsine karşı tutmuş. Oruca olan tutkun, orucun sana bir tutkusu olarak dil ve kalemine dahi yansımış. İyi de olmuş; çünkü söz uçar gider, yazı ise kalır düsturunca Ramazan orucu edebiyatın kılcal damarları şiire sözün gücü, kelimenin sırrı, mısranın çekiciliği ve bestenin cezp ediciliğiyle yansımıştır.

Bir şekilde edebiyatın edebinden nasiplenmiş her yazar, şair ve okur bilir ki; yazılanın satır aralarına müellifin inancı, dünya görüşü, algısı, derdi, sevinci ve umudu siner. Ona ve düşünce ufkuna dair bir imza inandırıcılığında, bir mühür kalıcılığında ipuçları verir.

 Birçok ibadet gibi oruç da Müslüman bilinci ve iman aşkıyla edebi eserlere yansımış. Şiirlerde bir övgü olarak vitrine çıkmıştır. Bu şiirler (kasideler) Yüce Allah'ın büyüklüğünü zikredince Tevhid, O'na yakarışı dua arzında yazınca Münacaat, Hazret-i Muhammed aleyhi selam'ı salat ve selam taltifiyle anınca Naat ismiyle rütbe almışlar. Bazen bu kasideler oruç ve bayram gibi şükür vesilesi zaman dilimlerini de mısralara taşımışlar. Bir ikram tasında gönüllerimize ‘Ramazaniye’ ve Bayramiye’ olarak sunulur olmuşlar.

Ey özü sözü, sözü özü olan Müslüman! Bazen Süleyman Nahîfî, bazen İbrahim Tennûrî, bazen Nâbî, bazen Sünbülzâde Vehbî, bazen de Leylâ Hanım ismiyle hürmetle Ramazan’ı edebiyata, edebiyatın en güzel rafı olan şiire ve şiir rafının en mümtaz tarafı mısraa taşımışsın. Mısralar Ramazan tadıyla berceste, beyitler oruç kıvamıyla taç makama terfi eylemişler.

En güzeli sözü tüm şairlerin adına birkaç şairimize bırakıp şiir tadında BAYRAMLAR umuduyla bu haftalık böyle kabul edin diyelim:

Dil-i mahzûnumuzu eyledi şâd u handân

Geldi yümn ile yine şehr-i mübârek Ramazân

Oldu nûruyla ziyâ-bahş kamu iki cihân

Geldi 'izzetle yine şehr-i mübârek Ramazân

Etdi kullarına in'âmını Mevlâ-yı Kerîm

Bâb-ı fazlını açıp eyledi ihsân-ı 'azîm

Umarız ere makâmına geçen ahd-i kadîm

Geldi yümn ile yine şehr-i mübârek Ramazân

Zenb ü taksîrimizi rahmeti ede sâlib

Mâsivâ resmi ola dîde-i dilden gâib… (Fenâyî Cennet Efendi)

Yevm-i şek deyü boğaz cengin ederken yârân

Zâhir oldu 'âlem-i nusret-i şehr-i ramazân (Kâmî)

Bir sütûn-ı nûrdur kim her minâre tâ seher

Şu'le-i kandîl-i berk-efşân ile rahşân olur. (Nazîm Yahya)

Bu gece kadri bin aydan yeg ise tan mı Hak

Kudret ile şeb-i Kadr etdi mukadder bu gece ( Şeyhi)

Yine firkat nârına yandı cihân

Hasretâ gitti mübârek Ramazân

Nûruyla bulmuşdu âlem yine cân

Firkatâ gitti mübârek Ramazân (Niyâzî Mısrî )

 

Yusuf ARİFOĞLU