• DOLAR 32.323
  • EURO 35.094
  • ALTIN 2306.902
  • ...

Özelde İslam Alemi’nde genelde bütün dünyada büyük bir siyaset sorunu var.

Siyaset derken; siyaseti, “siyaset yapmak” ile karıştırmamak gerekir.

Siyaset yapmak farklı bir şey, siyaset farklı bir şeydir.

Siyaset yapmak, bir kişinin, grubun veya devletin, isteklerine ve çıkarlarına ulaşmak ve bunları elde tutmak için muhatabını oyalama, kandırma mesleği ve sanatıdır.

Dünyada bugün çoğunlukla siyaset adına bu yapılıyor. Kişi, grup ve ulusal güç ve iktidar merkezli siyaset yapılıyor. Hal böyle olunca siyaset yapmak yalan, iftira, kandırma, kavga ve çekişme işi olmuş.

Siyaset yapmakta ahlak yoktur.

Halbuki gerçek manada siyasette bütün bunlara yer yoktur.

Gerçek manada siyaset, devleti, toplumu ve ferdi soruna dönüştürmeden, karışıklığa sürüklemeden, arıza ve sorun oluşturmadan idare etmektir.

Siyasetin ne anlama geldiğini en güzel anlatan, tarihi kaynaklarda geçen şu bilgidir:

Rivayet edilir ki, İbn-i Arabi bir gün İskenderiye limanında gemiden un indiren hamalları seyretmektedir. Baş hamal yüksekçe bir yere çıkmış, sürekli talimat vermektedir:

“Enes, evladım çuvalı siyasetle tut. Malik, oğlum çuvalı siyasetle taşı. Ahmet, yavrum çuvalı siyasetle indir!” İbn-i Arabi hamalbaşına yaklaşır ve “çuvalı siyasetle indirme”nin ne manaya geldiğini sorar.

Cevap: “Çuvalı siyasetle indirmek, onu patlatmamaktır. Patlattıktan sonra dövünmenin hiçbir faydası yoktur.”

Arapça bir kelime olan siyaset, “idare etmek, eğitmek, yetiştirmek” manalarına gelir.

Devleti, toplumları, fertleri patlatmadan idare etmektir, eğitmektir siyaset.

Siyasette bilgi ve bilgelik vardır; ehliyet ve liyakat vardır; ahlak vardır; adalet vardır. İyi niyet ve hizmet vardır.

Hatta merhamet ve şefkat vardır.

Kısacası siyasette insanlık ve insanı yaşatmak vardır.

İslam Alemi’nde siyaset, idarecilerin elinde “siyaset yapma”ya dönüştüğünden beri devlet, sorunların ve arızaların kaynağına dönüştü; toplum patladı ve karışıklığa sürüklendi; fert ise, insan değerini kaybetti.

“İnsanı yaşat” düsturunun yerini, devlet, lider kutsandı. Herkes ve her şey kutsal devlete ve lidere kurban edilebilir oldu.

Devlet ve toplum “siyaset”le değil, “siyaset yapmak”la idare edilmeye devam ettiği müddetçe, başta eğitim olmak üzere hiçbir şey gerçek manada düzelmez. Toplumda da barış, kardeşlik, birlik, beraberlik, huzur ve refah asla oluşmaz.