• DOLAR 34.667
  • EURO 36.381
  • ALTIN 2943.08
  • ...

El Meyadin televizyonuna demeç veren Şeyh Naim Kasım, Suriye`de yaşananlarla ilgili şu tespitlerde bulunuyordu:

1-      Suriye`nin bölünme ihtimali hala varlığını koruyor.

2-      Suriye ile ilgili taraflar seçeneklerini henüz nihai hale getirmiş değiller.

3-      Amerika`nın Suriye konusundaki siyasi tercihleri ortadan kaldırılmadıkça duruma ilişkin somut bir değerlendirme yapmak mümkün değil.

          *          *

Suriye`de patlak veren iç savaşın önemli bir safhası “Vekalet” üzerinden yürütüldü. “Asıllar” doğrudan sahada olmadıkları için Suriye ile ilgili gelecek projeksiyonu üzerine iddialı varsayımlarda bulunmak bu dönemde pek mümkün görünmüyordu. Yine bu dönemde eldeki tek veri, ABD-israil ortak yapımı 1980`li yıllardan sarkan senaryo söz konusuydu. Bu senaryo Suriye`nin “Kürdistan, Sünnistan ve Alevistan” şeklinde üçe bölünmesini içeriyordu.

2014`ün başlarında aniden alevlenen “DAİŞ heyulası”, vekalet sisteminin iflasıyla beraber “Asılların” sahaya inmesini beraberinde getirdi. ABD liderliğindeki koalisyon, İran, Rusya ve Türkiye doğrudan sahaya müdahil olan ülkeler olarak belirdi.

ABD, PYD/YPG üzerinden;

İran ve Rusya, Şam yönetimi üzerinden;

Türkiye, kendisine yakın ÖSO grupları üzerinden sahaya doğrudan müdahale ettiler.

Müdahil olan üç ana merkez ve kontrol ettikleri bölgeler ile bu bölgelerdeki demografik yapı, ilginç bir şekilde üçe bölünme senaryosundaki alanlar ve isimlendirmelerle birebir örtüşmeye başladı.

ABD, “Kürdistan”;

Rusya-İran, “Alevistan”;

Türkiye, “Sünnistan” zemini üzerine şu anda oturmuş durumdadır.

Üçe bölme senaryosuna mutekabiliyet esası üzerine oturan bu tablo arızi bir durum mudur, yoksa hedeflenen ABD-israil planının işleyişindeki mükemmeliyet midir, bunu zaman gösterecek.

Burada Rusya-İran ekseni, Suriye`nin geleceğiyle ilgili nüans farklılıklarına rağmen bölünmeden yana olmadıkları biliniyor. İran üniter yapıyı savunurken, Rusya federatif sisteme yatkın görünüyor.

Türkiye, kesinlikle Suriye`nin üniter yapısının korunmasından yanadır.

Burada Suriye`nin geleceğine dair planının ne olduğu üzerine en çok spekülasyon yapılan ülke ise ABD oluyor. ABD şimdilik sadece “IŞİD” diyor, başka da bir şey demiyor.

Tam da bu noktada Şeyh Naim Kasım`ın “Amerika`nın Suriye konusundaki siyasi tercihleri ortadan kaldırılmadıkça duruma ilişkin somut bir değerlendirme yapmak mümkün değil” sözü daha da anlam kazanıyor.

ABD`nin PYD/YPG üzerinden ortaya koyduğu oyunun, ABD`liler tarafından salt “IŞİD`le mücadele” üzerinden tarif edilmesi, gerçekçilikten uzak görünüyor. Bir taraftan PYD/YPG üzerinden kontrol altındaki bölgeyi domine ediyor, bir taraftan da Kandil`deki PKK varlığının önemli bir kısmını Şengal`e intikal ettirerek Rojava üzerinden PKK-PYD birlikteliğini tamamlamaya çalışıyor. Federatif eksenli söylemlerin çok da tepki toplamadığı bir zaman diliminde ABD`nin böyle bir söylemde bulunmuyor olması kuşkuları daha da artırıyor. PKK/PYD için bir bağımsız devlet öngördüğünü söylemesi ise, şu anda oluşturacağı tepki yüzünden şu şartlarda mümkün gözükmüyor.

Dahası, PKK/PYD için bir bağımsız devlet öngörüyor mu, bu da belli değil.

Tekrar “Üçe bölme” meselesine dönersek;

İran-Rusya, Şam yönetiminin pozisyonunu güçlendirme çabasını sürdürüyor. Ki üçe bölünme senaryosu bakımından rejim bölgesi kabaca “Alevistan`a” tekabül ediyor.

Türkiye, Fırat Kalkanı ile kontrol ettiği bölgeleri imar - inşa etme çabasına girerek burayı bir “cazibe merkezi” haline getirmeye çalışıyor. Buranın daha ziyade Sünni kesim için cazip hale geleceği gerçeği, bölünme senaryosundaki “Sünnistan`a” tekabül ediyor.

ABD`nin her türlü aracı kullanarak PYD/YPG`yi koruması, desteklemesi bölünme senaryosunun “Kürdistan” ayağına denk düşüyor.

Sahada oluşan denge, üç ayrı pozisyonda bekleyen üç ayrı kutbun, laftan ibaret kalan tehditleri bir tarafa bırakılırsa birbirlerinin bölgesel statülerini kabullenmişliğine işaret ediyor.

Bu durumda Türkiye ve İran-Rusya bloğu Suriye`nin parçalanmasından yana olmasalar dahi üzerine oturmak zorunda kaldıkları zemin, kendilerini bu yöne savuruyor.

Geriye ABD kalıyor ki, şu anda stabil seyreden üçlü parçalanmışlık halinden son derece memnun.

ABD`nin şu sıralar seyreden memnuniyeti kalıcı hale gelirse Suriye`nin parçalanmışlığı da kaçınılmaz hale gelecektir.