• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Muhalif cephenin gündeme getirdiği her konu, altı boş olsa da “İnandırıcılık” noktasında kamuoyu nezdinde iktidar cephesine ciddi farklar atıyor.

Bunun son örneği 128 Milyar dolar meselesi…

Günlerdir kamuoyu 128 ile yatıp kalkıyor. Başta CHP olmak üzere irili ufaklı tüm muhalif unsurlar 128’i tepe taklak kullanıyor. İktidar tarafı her ne kadar yükselen döviz kurlarına müdahale, cari açığın kapatılması ya da dolarizasyon talebinin karşılanması bağlamında teknik açıklamalar yapıyor olsa da, rezervlerin satışında yaşandığı açık olan tartışmalı yöntem veya usul hataları nedeniyle kamuoyu nezdinde ikna sorunu yaşıyor.

Muhalif unsurların çabasıyla kamuoyunda şekillenen genel kanaat, Cumhurbaşkanı ve yakın çevresinin bu denli ciddi bir meblağı “Cebe indirdikleri” yönünde şekilleniyor.

Diğer bir örnek;

104 amiralin darbe bildirisi…

Darbe çığırtkanlığının aşikar olduğu bildiri eyleminde iktidar kanadının “Darbeye davetiye” temalı açıklamaları ve evlere şenlik soruşturma yöntemi, yine muhalefet kanadının karşı hamlesiyle darbe çığırtkanlarını temize çıkarmakla kalmadı. Onları mağdur, iktidar tarafını da mağrur ve otoriter bir kalıba soktu.

Bunlar gibi nice örnekler sıralanabilir.

Belki kimileri bu durumu, muhalefet unsurlarının algı operasyonlarındaki ustalık ve becerileriyle açıklayabilir.

Şöyle bir durum da var aslında. Hayatı boyunca mezkur muhalif cepheye oy vermemiş, belki bundan sonra da vermeyecek olan ciddi bir kesim bile artık iktidar karşıtı her spekülatif haberi gerçekçi görmeye başlıyor, inanmasa da itiraz edecek takatı kendinde bulamıyor.

Yaşanan bu olgu normal şartlarda iktidar partileri için sonun başlangıcını, hatta daha da ötesini haber veriyor. İktidar cephesi bu toplumsal gerçekliği ne kadar idrak ediyor, bilemeyiz. Ama bir milletvekilinin kamuoyu önünde “Adnan Menderes’in akibeti”ne çekinmeden vurgu yapabiliyor olması, kamuoyunda şekillenen algının geldiği nokta açısından dikkat çekici olmalı.

Doğrusunu söylemek gerekirse mevcut siyasi iktidarı simgeleyen Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisi bazı konularda açıklamalar yapmazsa, kimi zaman muhaliflik adına ortaya konulan bazı taşkınlıklara sert çıkmazsa, kamuoyu nezdinde diğer mecraların başka türlü açıklamalarının kıymeti harbiyesi neredeyse hiç olmuyor.

İktidarı temsil eden devasa medya inandırıcılık noktasında ya da kamuoyunu yönlendirmede resmen fukaralığı yaşıyor. Kendilerini muktedir gören iktidar yedeğindeki kimi mahfillerin açıklamaları ise kamuoyunun tepkisini kat kat artırmaktan öte hiçbir işlev görmüyor. Marjinal odakların koçbaşı olarak kullandıkları bir İ.Saymaz kadar dahi etki oluşturamıyorlar. Hatta koçbaşı kadar kullanılmaya elverişli malum gastecinin bizzat siyasi iktidar üzerinde kurduğu baskı bile iktidar cephesinin hali pürmelalini ortaya seriyor.

Acaba ne oldu da iktidar cephesi kamuoyunda inandırıcılık sorunuyla baş başa kalıyor?

Nasıl oluyor da geçmişten bugüne siyasi ve toplumsal hayatta hiçbir baltaya sap dahi olamamış kesimlerin uyduruk da olsa açıklama ve ithamları kamuoyunda peşinen kabul görebiliyor?

Bir iki tane Youtube kanalının kısıtlı yayınları ya da üç beş twitter mesajı nasıl oluyor da devasa bir medyadan daha fazla yankı uyandırabiliyor?

Elbette en başta iktidar kanadının bunun üzerinde durup düşünmesi gerekiyor. Bu durumun muhakkak birden çok sebebi, yaklaşık yirmi yıllık iktidar serüveninin arka planıyla ilgisi vardır.

Mevcut iktidarın koltuğa kapak attığı koşulları hatırlayalım.

Aşırı devletçi-güvenlikçi-statükocu sürecin iflas ettiği bir dönemde “Özgürlükçü” söyleme duyulan özlem, o dönemde talih kuşu misali bugünkü siyasi iktidarın başına kondu. Ne irtica söylemleri, ne gerici ithamları, ne de muhkem kalelere dönüşmüş vesayet kaleleri “özgürlükçü” söylemin önünde duramadı.

Bugün ise durum adeta tersine dönmüş durumda.

İktidarını özgürlükçü söylemlere borçlu olan bugünkü siyasi iradenin oluşturduğu profil, Kasım-2002’de tasfiye olan kesimin mevzilerine kapak atmış durumda.

Sözde değil özde vesayetçi kesimin siyasi iktidarın kapaklandığı mevziye dönük taarruzlarının kamuoyunda “Özgürlükçü” çizgi olarak görülmeye başlanması, inandırıcılık noktasında kendileri için “Uğur böceğine” dönüşmüş durumda.