• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İncil’den esinlenen “Hepiniz kardeşsiniz” vurgusu, çokça önemsenen Papa’nın Irak ziyaretinin sembolü oldu.

Ziyaret abartılı şekilde önemsendi. Propagandası yapıldı. Irak’a hakim olan kaosun bitiş düdüğü gibi lanse edildi.

Ziyaret sürüyor..

Dini kimliğiyle mi, siyasi kimliğiyle mi yapılıyor bu ziyaret? Aslında her ikisi de…

Medyada çizilen tablo;

Komşuluk, dindaşlık, çok kültürlülük nedir bilmeyen barbar Müslümanlar birbirlerini boğazlıyor; Yetmiyormuş gibi gayrı Müslim azınlık da bu barbarlıktan nasibini alıyor! Nitekim bir kurtarıcı edasıyla Papa’nın yüreği buna dayanmıyor; Durun ey Müslümanlar, birbirinizi boğazlamayı bırakın, demek için şu tehlikeli pandemi sürecinde canını dişine takmak pahasına Irak bataklığına doğru yol alıyor!

Barış, esenlik, huzur tohumlarını Irak topraklarına serperek çok önemli bir dini ve siyasi rol icra ediyor.

Beklentiler mi?

Çizilen tabloya bakılırsa Irak güllük gülistanlık günlere gebe galiba!..

Dindaşlarının zulmünden kaçarak kurtulmayı İslam beldelerine kapak atmakta bulan Hristiyan tarihi var geçmişte. Bugün ise tam tersi. Müslümanlar için bu ayıp yeter mi, bilinmez!

Çok değil, daha 2003 yılına kadar iktidarda olan Saddam idaresindeki Baas yönetiminin Devrim Komuta Konseyinde Taha Yasin Ramazan adında bir Hristiyan bile varken, bugün Hristiyanların kaos ortamından canlarını kurtarmak adına büyük oranda Irak’ı terk ettikleri, nüfusun yüzde 12’ini teşkil ederlerken bu oranın yüzde 1’in bile altına düştüğünü, biraz da bu saikle Papa’nın Irak’a teşrif ettiğini yazanlar var. Suçlu olarak da “İran’ı, IŞİD’i ve bilumum terör örgütlerini” adres gösterme yarışı var.

Oysa ister İran’ın yadırganan faaliyetleri olsun, ister IŞİD’in adres sormayan eylemleri olsun, isterse başka örgütlerin faaliyetleri olsun, hiç birisi de bugünkü kaosun sebebi değildir. Bilakis sonuçtur. Sonuçları sebebe dönüştürmek gibi bir maharet var ki bunun da nedeni asıl katilin kimliğini gizleyip temize çıkarmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir.

Neydi bugün bile Irak’ı esir tutmaya devam eden kaosun asıl sebebi?

Haçlı ruhu… Papa’nın dindaşları… Bir gece vakti kilisede yaptığı “Dua” eşliğinde Irak’a işgal saldırısı başlatan “dini bütün” Bush yönetimi!

Neticede bir ülke işgal edildi. Tarihi, dokusu, kültürü, serveti darmadağın edildi. Haftalarca süren rastgele ağır hava bombardımanları… Peşi sıra gelen kara harekatı… Sığınaklarda hayatta kalma mücadelesi veren binlerce sivil bile katledildi. Devam eden süreçte katliamların boyutu binlerle değil, milyonlarla ifade edildi. Ebu Gureyb ile özdeşleşen vahşet görüntüleri, modern tarihin utanç vesikaları olarak kayıtlara geçti. IŞİD dahil hiçbir grup ya da örgüt bile bu denli katliam manzaralarına imza atmayı başaramadı.

Gel gör ki kendi ifadesiyle Bush’un “Haçlı seferi” her şeye rağmen günün sonunda tökezlemeye başladı. Tökezlediler, ancak geride bıraktıkları devasa yıkım, insanların ruhlarının derinliklerine kadar sirayet etti. Yaşanan kargaşa, her türlü farklılığı adavete dönüştüren birer araç haline geldi.

Ve Papa!

Barış için, huzur için Irak’a gitti deniyor. Ayağının tozuyla canlı bombaların hedefi olan bir kiliseyi ziyaret etti. Eyvallah! Hani Ebu Gureyb’i de ziyaret etseydi… Kendi dindaşı olan baş katil Amerika’yı lanetleseydi… Her şey sizin yüzünüzden oldu deseydi… Lanet olsun sizin gibi katillere, vahşilere deseydi… Eh, gerçekten barış sevdalısı olduğuna kani olabilirdik.

O halde Papa’nın farklı zamanlarda depreştiğini bildiğimiz Irak sevdası ne uğrunaydı?

Barış mı?

Huzur mu?

Selamet mi?

İnşallah diyelim! Amen diyelim!

Ya da;

Hello Papa diyelim.

Başka ne diyebiliriz ki?!