• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Önceki yazılarımızda televizyonun çocuk dünyasındaki yeri ve çocuğun beyin gelişimine verdiği zarara değinmiştik. Bu yazımızda özellikle reklamların çocuk dünyasında neyi ifade ettiği üzerinde duracağız.

Günümüz dünyasında medya; kişilerin zihinsel, davranışsal ve duygusal süreçlerini etkileyen faktörler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Özellikle tv, radyo ve internet aracılığıyla her gün karşımıza çıkan reklamlar çocukları hem psikolojik hem davranışsal olarak ciddi şekilde etkilemektedir.

Reklam endüstrisi, içerdiği çeşitli teknik olanaklar ve psikolojik oyunlar ile toplum bireylerini etkileme, yönlendirme ve belli davranışlara yöneltme sürecini amaçlamaktadır. Bu etki ve yönlendirilmeye en açık olan kişiler ne yazık ki çocuklardır. Sosyal, psikolojik, zihni gelişimleri bakımından savunmasız ve de yetersiz düzeydeki konumları nedeniyle maruz kaldıkları görsel ve işitsel kavram ya da durumları derinlemesine analiz edemeden kabullendiklerinden, reklamların içeriğine kolay ikna olabilecek ve yönlendirilebilecek temel izleyici konumundadırlar. Daha beyin gelişimleri tamamlanmamış kâr-zarar analizi yapamayacak durumda olan çocuklar potansiyel müşteri olarak telakki edildiği için reklamlardan en fazla zarar gören durumuna düşüyorlar.

Özellikle anne- babalarına baskı yapmaya varacak düzeydeki etkileri ve geleceğin tüketicileri olmaları bakımından reklam mesajlarının etki ve yönlendirmelerine açık olmaları nedeniyle reklamcıların önemli hedef kitlesi çocuklar oluyor. Reklamlar, satın alma davranışını sağlayabilmek için çocukların bilinçaltını etkilemek ve yönlendirmek suretiyle harekete geçirerek psikolojik, sosyal ve zihinsel yönlerden çocuğu etki altına almaktadır. Kısacası, gereksiz tüketimi körüklemek, sağlıksız beslenme alışkanlıklarına neden olmak ve de tutum ve davranış geliştirmedeki yadsınamaz rolleri bakımından televizyon reklamları, çocuklar açısından olumsuz etkilenmelere neden olmaktadır.

Reklamlar denince sadece tüketim kültürü aklınıza gelmesin. Son zamanlarda çok sık duyduğumuz otizm hastalığının tetikleyici bir etkenin de televizyon olduğu ve bu daha çok hızlı görüntülerin aktığı caf cafın fazla olduğu reklamlarda kendisini gösteriyor. Anneler tarafından özellikle çocuk sussun diye çocuklar tv`ye mahkûm edilmekte, tv bir emzik görevi görmekte ve çocuğun dünyasını olumsuz etkilemektedir. Özellikle çocuğu asosyal hale getirmesi ve konuşmayı geciktirmesi nedeni ile erken çocukluk döneminde tv reklamlarının zararı oldukça fazladır.

Küçük çocuklar reklamlarda verilen abartılı ve taraflı mesajları doğru ve güvenilir görüp sunulan bilgilere kolayca inanma eğilimindedir. Bu durum çocukların reklamlardan etkilenerek haz tutkusu geliştirmesi, marka bağımlılığı ve olumsuz tüketim alışkanlıkları edinmesi, sağlıksız beslenme alışkanlıkları edinmesi, belirli ürünlerle ilgili yersiz istekler geliştirip ebeveynle çatışma yaşaması gibi gelişimsel açıdan ciddi sakıncalar doğurmaktadır. Özellikle reklamdaki ahlaki ve toplumsal yapıya uygun düşmeyen görüntülerin fazla olması birçok reklamda dikkat çekici unsur olarak cinselliği kullanması henüz gelişim dönemindeki çocuğun zihnini ve ahlaki yapısını olumsuz etkilediği de göz önünde bulundurulmalı. Çocuklarımız aşırı uyarıcı sistemler ile ne kadar geç tanışır ne kadar seyrek maruz kalırsa o kadar iyi…

Çözüm olarak diyoruz ki;

Bir çocuğun ebeveyniyle kurduğu göz kontağının, bir annenin ona gülümsemesinin, ebeveyninin fiziksel temasının, bir çocuğun ebeveyni ile ya da arkadaşıyla karşılıklı sohbet ederek oynadığı gerçek bir oyunun yerini hiçbir şey tutmamakta. Onun için diyoruz ki çocuklarınıza gerçek sevgi verin yapay sevgi aleti olan teknolojik unsurlardan uzak tutun.

Vesselam…