• DOLAR 32.207
  • EURO 35.019
  • ALTIN 2521.468
  • ...

Ramazan zamanların efendisi, ayların gözbebeğidir. Yer ve gök ehlinin duasıdır, yaralı gönüllerin şifası, imanların cilasıdır. “Ramazan adeta bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır. Ve uhrevî hâsılat için gayet münbit bir zemindir.”
Rahmet, sema çeşmelerinden oluk oluk akar ümmetin üstüne Ramazan`da. Ramazanın orucu, hayır ve hasenatı ehemmiyet arz eder mizanda. Ümmetin bu mübarek ayında herkes birbirine rahmet nazarıyla bakar. Ramazanın bereketiyle gönülden gönüle muhabbet ve uhuvvet akar. Ramazan`da fakirler ve ihtiyaç sahipleri hakkıyla görülür, nefislerin ise defterleri dürülür.
Davulculara iş çıkar, davullar vurulurda vurulur. Şefkat erleri olan annelerin, bacıların elleriyle kurulur sahur sofraları. “Bismillah`la başlanır, “Elhamdulillah”la bitirilir. Ümmet koskoca bir ordu misali durur yek hizada. Ezan-ı Şerifin Tekbir`leriyle komutlarını alır. Allah-u Ekber`le kesilir; yemekten, içmekten, ihtiyaçlarından yine Allah-u Ekber`le iftar sofraları şenlenir.
Ramazan`ın “başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azad olmaktır.”
Önceki ümmetlere yazıldığı gibi bize de yazılmış, farz kılınmış oruç.
Evet, Ramazan ayı tüm güzelliğiyle ihtişamıyla geliyor. Şimdiden kalplerimiz onun heyecanıyla atıyor. Ama her Ramazan`da canımızı acıtan, içimizi parçalayan manzaralarla da yine karşılaşır mıyız endişesini de çekmiyor değiliz.
Hangi manzaralar diye soracaksanız, İstanbul`un Beyoğlu`ndan, Diyarbakır`ın Sanal Sokağına, ve benzeri yerlerdeki manzaralardan bahsediyorum: Ramazan ayında ama Ramazansız bir sürü mekan. Namazsız, oruçsuz genç ve ihtiyar bir sürü insan. Ramazanın rahmet ve bereketinden mahrum kalanlar, zevk ve sefayla kafaları hoş olduklarından Ramazan`ın kuşatıcı atmosferinden nasiplenmeyenler, Müslüman olduklarını dillendirmelerine rağmen Allah`ın Rezzak ve Rahman olduğuna gerçek manada kani olmayanlar, Ramazan`da dünyalık kazanmaya çalışırken ahretliklerini yitirdiklerinin farkında olmayanlar/olamayanlar. Ramazan ayında gündüz lokanta, çayhane ve benzeri yerleri açık tutmakla, oruç tutmamak için bahane arayanlara imkân sunduklarının farkında olamayanlar…
Ramazan ayında iftar olup apaçık ve aşikâr bir şekilde ortalıkta yiyip içenler, onlara bilerek veya bilmeyerek mekân sunanlar; başta Allah`a, Allah`ın emri olan oruca ve Allah`ın emrini yerine getiren oruçlulara karşı bir bilgisizlik, saygısızlık ve hürmetsizlik içerisindedirler. Bunlar niye Ramazan ayında oruç tutmuyorlar; lokanta, çayhane ve benzeri mekânlar neden açıktır, neden aşikâr şekilde servisler yapmaktalar diye kızma ve onları yerme hakkımız da yoktur.
Ancak nazımızın geçtiği kişi ve çevrelere karşı bireysel ve toplumsal olarak sorumluluklarımızı yerine getirmemiz lazımdır. Bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde Ramazan`da sergilenen bu bilgisizliğe ve saygısızlığa karşı bireysel ve toplumsal olarak toprağa tohum saçmamız gereklidir. Bilenler olarak bilmeyenlerimizi aydınlatmak, hürmetsizlik içerisinde bulunanları “kavli leyyin”le uyarmak boynumuzun borcudur.
Bunun için ortak paydalar üzerine bir araya gelebilen sivil toplum kuruluşlarına buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Her ne kadar Ramazan ayı daha önce düşünülüp konuşulup tartışılması gereken bir mevzu olsa da bu gün bile bunu konuşmak için çok da geç kalınmış sayılmaz. Olağanüstü olarak toplanıp Ramazan ayı için bir araya gelmeleri ciddi bir şekilde Ramazan ayını ve neler yapılabileceğini konuşup tartışmaları gereklidir.
Mesela şunlar yapılabilir: Ramazan ayı ve orucuyla ilgili broşür ve kitapçıklar dağıtılabilir, seminerler verilebilir. Bu şekilde toplumsal bir bilinç oluşturulabilir. Ramazan ayı münasebetiyle evler ve esnaflar ziyaret edilebilir. Özellikle lokanta, kahvehane ve benzeri yerler ziyaret edilerek; Ramazana hürmet etmenin önem ve ehemmiyeti kibar bir üslup ve hikmetli bir dille aktarılabilir. Yine Ramazanın gelişiyle farklı programlar düzenlenerek bir bayram havası oluşturulabilir.
Hâsılı bireysel ve toplumsal olarak Ramazan`ın rahmet ve bereket çeşmelerinden mahrum olmamak için ihtiramına yaraşır bir bilinci oluşturmamız ve bu bilinçle hareket etmemiz temennisiyle, selametle kalınız.