• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Toplum içerisinde bireyleri etkileyen ve davranışsal olarak şekillendiren iki temel müessese vardır.

Siyaset ve eğitim…

Bu iki alan; bireyin, ailenin ve toplumun zihin ve gönül dünyasını, iyi veya kötü, inşa veya imha eder.

Bu nedenle siyasetçi ve eğitimcilerin söz ve davranışları hayati bir öneme haizdir.

Bir hadis-i şeriflerinde Hz. Resulullah(sav) şöyle der:

“Ümmetimden iki sınıf vardır ki, onlar düzelirse bütün insanlar düzelir; onlar bozulursa bütün insanlar bozulur. O iki sınıf; âlimler ve idarecilerdir.” (Tirmizi)

Bugünün tabiriyle eğitimciler ve siyasetçilerdir.

Görev ve sorumluluk alanı itibariyle eğitimcilerin yönetimle, siyasetçilerin de eğitim ile oldukça yakın alakaları vardır.

 Vatandaşların gözleri ve kulakları, en çok siyasetçi ve eğitimciler üzerine odaklıdır. Toplum nazarında bu iki kesimin söz ve davranışları ölçü olarak kabul edilmektedir. 

Bu nedenle, bu iki sınıf sosyal hayatta yerleşen hayırda da şerde de; hem dünyevi ve hem de uhrevi yönden nasiplerini alırlar.

Siyaset ve eğitim alanında görev yüklenenler, sorumluluklarını icra ederken, inanç ve ahlaki değer yargılarımızı; kültür ve medeniyet kodlarımızı; tarih ve örfümüzü dikkate almak durumundadırlar.

Herhangi bir karar alınım sürecinde, toplumu ayakta tutan bu öz değerler, her daim göz önünde bulundurulmalı; söz konusu husus, detaylı bir şekilde masaya yatırılarak, istişare edilip gerekli düzeyde inceleme ve araştırma yapılmalıdır.

Çünkü siyasetçilerin ve eğitimcilerin söz ve davranışlarının yansımaları ve etkileri, içinde yaşadığımız toplumda muhakkak kendini hissettirecektir.

Ne hazindir ki, ülkemizde “siyaset” denilince, hemen hemen herkesin aklına yalan-dolan gelmekte; ancak, hiç bir siyasetçi nedense üzerine almamaktadır. Siyasetçilerin çoğu, durumu düzeltme ve ıslah etme yolunda gayret sarf etmemektedir.

Son günlerde, siyaset arenasında, en etkili ve yetkili düzeyde bulunan seçilmişlerin, TBMM’ni bir boks ringine dönüştürmelerine şahit olmamız, toplumumuzun hali pür melaline rağmen, “insanımız yine de iyi durumdaymış” düşüncesinin bizde oluşması esef verici bir durumdur.

 TBMM’de söylenen bazı sözler ve sergilenen bazı davranışlar, eğitim kurumları olan okullarda öğrenciler tarafından gerçekleştirilse, disiplin soruşturmasına tabi tutulacaklardır. 

Eğitim alanında da, tabiri caizse; sabah alınan kararın hilafına akşam farklı bir karar alınabilmekte; bugün alınan kararın uygulanacağı hususunda ciddi güvensizlikler yaşanmaktadır.

Bu değişkenliklerin sebebini sadece pandemiye bağlamak, kamuoyunu ne kadar tatmin etmektedir?..

Sözün özü; ülkemizin maddi ve manevi kalkınmışlığını sağlamak için, siyaset ve eğitimin itibarını zedeleyecek her türlü söz ve davranışlardan kaçınmak; insani bir vazifedir.

Allah(cc)’a emanet olunuz.