• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

        Ülkemizde evanjelist ve siyonist küresel emperyal güçler ve bu güçlerin emri altında bulunan yerli karanlık odakların neferleri tarafından gerçekleştirilen doğrudan ve postmodern darbeler, muhtıralar ve girişimlerin sosyal, siyasal ve kültürel etkileri halen hissedilir şekilde devam etmekte...

        Özellikle darbe ürünü olan Anayasa’nın hâlihazırda yürürlükte olması, darbeci iç ve dış mihrakların bazı olaylar neticesinde iştahlarının kabararak küstahça girişimde bulunmalarına sebebiyet verdiğine şahit olmaktayız.

        Aslında gerçekleştirilen veya girişimde bulunulan her bir darbenin öncesinde sosyal ve siyasal konjonktür dikkate alınarak zeminin ABD’nin itaatkar çocukları ve ülkemizin hain kebairleri tarafından müsait hale getirilmeye çalışıldığı apaçık ortada...

        Hatırlayalım…

        28 Aralık 1996 tarihinde entrikaya dayalı çirkef bir film gösterime sunuldu. 28 Şubat 1997’de ise yani 2 ay gibi kısa bir süre sonra ülkemizi onlarca yıl geriye götürecek; milli ve manevi değerlerimizi zir u zeber edecek bir darbe gerçekleştirildi.

        Bu darbe ile olabildiğince etkisizleştirmek ve hatta tamamen yok etmek için hedefe konulan kurumlardan biri de imam hatip okulları idi.

        Peki neler yapıldı?..

        8 Yıllık kesintisiz ve zorunlu eğitim ile imam hatip ortaokullarının kapısına yasal düzenlemeler ile kilit vuruldu.

        Sözüm ona meslek lisesi öğrencilerinin hakkını savunma adına üniversiteye yerleştirmelerde “katsayı” zulmü uygulandı.

        Milli savunma derslerinde tutulan raporlar neticesinde kılık kıyafet yönetmeliğine muhalif davranıldığı iddiasıyla imam hatip liselerinin önüne polisler konuşlandırılarak başörtülü öğrencilerimizin okula girişlerini engelleme suretiyle anayasal hak olan eğitim-öğretim hakkından mahrum edildi.

        Bu baskılar ve ötekileştirme neticesinde eldeki verilere göre imam hatipli öğrenci sayısı %10 (yüzde on) seviyesinden daha aşağıya düşürüldü.

        O dönemde yaşatılan psikolojik travma o kadar ağırdı ki, etkileri az da olsa halen devam etmekte…

        İmam hatip lisesinde görev yapan idareci bir arkadaşım LGS sonrası liseye yerleştirme sürecinde birçok velinin kendisine şu soruları yönelttiğini söylemişti:

        - İmam hatip lisesinden mezun olanlar üniversite sınavına girebiliyorlar mı?

        - İmam hatiplilere düşman olan bir zihniyet yeniden iktidara gelirse ne yaparız?

        Bu gibi negatif etkileri bertaraf etmek için mevcut iktidar bu mevzu ile ilgili her türlü yasal ve anayasal düzenlemeyi yapmalı ve daha da önemlisi toplumun bizzat kendisi evlatları ile bu okulları topyekûn muhafaza altına almaya çalışmalıdırlar. 

        Böylesine doğrudan orantısız güç kullanarak ve psikolojik tacizlerde bulunarak imam hatipleri hedefe koymalarının nedeni neydi?

        Ve dahası bugünlerde imam hatip okullarının yerleştirmeye çalıştığı ahlaki değerleri ihlal edenlerin ve zinakârların tercümanları üzerinden eski çirkef filmlerinin bir benzeri ile saldırmaları; iftira ve hakaretlere yeltenmeleri; toplumun nazarında itibar kaybına uğratarak ötekileştirmeye çalışmalarının sebebi nedir? 

        En önemli sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

        İmam hatip okulları;

        Öğrencileri düalizm çerçevesinde yetiştirir. Yani bir taraftan akademik dersler ile öğrencileri fen ve sosyal bilimleri alanında yetiştirirken bir taraftan da İslami ilimlerin tedrisatında bulunarak dini öğreti ve değerler eğitimi alanında öğrencileri donanımlı hale getirmeyi hedefler . Hayatın maddi ve manevi boyutunu bir ölçü ve denge içerisinde işler.

        Genel olarak kız ve erkeklere yönelik ayrı ayrı tahsis edilmiş okullarda eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunarak dünyanın dört bir yanında ahlaki buhranlar ile köleleştirilen gençliği kız-erkek ergen ilişkilerinden ve kötü alışkanlıklardan uzak tutacak milli ve manevi değerleri özümseyen ve pratize eden güzel ahlak sahibi özgür bir gençlik yetiştirmeye çalışır.

        Allah(cc)’ın kulu ve yeryüzündeki halifesi olma izzetini ve sorumluluğunun şuurunu aşılayarak güzel ahlak süsüyle bezenmiş bireylerin oluşturduğu sağlıklı aile ve bu ailelerden teşekkül edecek bir toplum oluşturma gayretindedir.

        Kültürel işgal ile esaret altına alınamayan bir toplumun dinamikleri ile insan, yer altı ve yer üstü kaynakları sömürülemeyen bir ülke inşa etmeye çalışır.

        Evet, bugün MEB bünyesinde bulunan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen imam hatip okulları ve özellikle merkezi puan ile öğrenci alan İmam Hatip Anadolu Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulları LGS ve YKS sınavlarında küresel emperyal güçleri ve yerli mütercimlerini endişelendirecek ciddi başarılara imza atmaktadır.

        Son söz olarak MEB’den bir talebim olacak.

        Bu okulların adını Fen ve Sosyal Bilimler İslami İlimler Lisesi olarak değiştirmeleridir.

                Allah(cc)’a emanet olunuz.