• DOLAR 34.287
  • EURO 37.217
  • ALTIN 3028.579
  • ...

Birinci dünya savaşından sonra tüm ideolojilere karşı milliyetçi siyasi bir ideoloji olarak ortaya çıkan faşizm, Avrupa'da son bir kaç yıldır önü alınamaz bir şekilde yükseliyor. Avrupa'da yapılan son seçimlerdeki milliyetçi söylemler, nasyonal sosyalizm ile birlikte demokrasi yalanının mumu sönmüş, Batının gerçek yüzü olan faşizm görünür olmaya başlamıştır. Demokratik söylemlerin, fikir-ifade özgürlüğünün, insan haklarının, din ve yaşayış biçimi serbestininbeş para etmez bir hal aldığını görmekteyiz. Avrupa'nın demokrasi dediği içi boş şeyin ve bu konuda bize ders vermeye çalıştığı ancak çıkarları doğrultusunda kullandığı ve ikiyüzlü bir yalandan ibaret olduğunu zaten biliyorduk. Lakin dillendirmemize rağmen sesimizi duyuramıyorduk.Almanya, Hollanda ve onların fikir kardeşliğindeki diğer Emperyalizt ülkeler ne kadar faşist olduklarını Türkiye'ye karşı takındıkları son tavırla çok bariz olarak ortaya koydular. Topyekûn Türkiye'yi hedef almışlar, ulusal camialarda kara bir propaganda gütmeye, itibarsızlaştırmaya ve karalamaya başlamışlar. Bunları,Avrupa'nın ileride bir müdahalesine zemin hazırlamak olarak okuyorum. Sınır komşumuz Irak'ta yapılan zulümlere hep birlikte şahit olduk. Demokrasi yalanıyla girilen ve insanlık adına ağır sonuçlar doğuran, katledilen hayatlar, darmadağın olmuş yaşamlaryakın bir geçmişte yaşanmış bir örnektir. Toplumları yapılacak bir müdahaleye hazır hale getirdikten sonra sömürmek, yok etmek, katletmek, insanlığı rafa kaldırmak Faşist Avrupa'nın, Emperyalist Batı'nın tarih boyunca başvurduğu oyunlarından biridir.

Batının/Avrupa'nın bu faşist tavrı onlara neyi kaybettirecek, bize neyi kazandıracak? Faşist düzenlerde ortak bir düşmana karşı kısmi beraberlikler söz konusudur. Avrupa'nın son dönemlerde hemen her konuda tökezlemesi hatta yere çakılması, içsel ve dışsal sorunları kamufle edebilmesi ve vatandaşlarını ortak bir düşmana karşı kenetleyebilmesi hedeflenmektedir. Bu ortak düşman, Batıda en çok prim eden dinsel düşman yani İslam olarak görülmektedir. Bu yüzden faşizmin yükselişiyle birlikte İslamofobi de git gide artmaktadır. Avrupa`nın bu durumda neyi kaybettiğine gelince, öncelikle yüzündeki demokratik görünümlü maskesinin düştüğünü görmekteyiz. Uluslararası güveni kaybetti. Avrupa'nın tamamını faşist rejimler yönetmeye başlayacak ve bu rejimlerde ırkçılık, milliyetçilik üzerine kurulu bir düzen ortamı sağlanacak. Vatanseverlik, milliyetçi sloganlar, marşlar, semboller ve buna benzer daha nice diğer şeylerde holiganlaşacaklar. Hitlerin Almanya'sını, Mussolini'nin İtalya'sını, Franco'nun İspanya'sını, Salazar'ın Portekiz'ini aratmayacak liderler çıkmaya başlayacak. Nitekim Amerika'nın yeni lideri Trump'ın aldığı kararların ne kadar faşist kararlar olduğunu görmekteyiz.

Avrupa'nın faşistliği bize neyi kazandıracak? Bu konuda umutlarım/ümitlerim var. Parçalamaya doğru giden düzenlerin karşısında sağlam, dik duran, birleştirici, ümmetçi anlayışla yönetim sağlayan, İslami bir düzen olmak zorunda... İslam'ın Batı tarafından hedef alındığı çağımızda, sadece Müslüman toplumlar düşman olarak görülürken ve öyle propagandalaştırılırken dur demenin vakti olduğu kanısındayım. Avrupa'nın/Batı'nın yanlışlarını,katilliğini yüzüne karşı haykıracak ekonomik, teknolojik, siyasi, kültürel, sosyal, her kulvardave her alanda güçlü İslami ülkeler, devletler, hükümetler olmalı. Ki bu bir zorunluluktur. Avrupa/Batı faşistleri ve emperyalistleri istedikleri kadar İslam'a ve Müslümanlara savaş açsın "Doğu da, batı da Allah'ındır. Nereye yönelirseniz Allah'ın yüzü oradadır. Allah('ın gücü) geniştir ve O, her şeyi bilendir."(Bakara Sûresi - 115)ve "Onlar ağızlarıyla Allah`ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." (SaffSûresi - 8) O halde; "Eğer Allah size yardım ederse sizi hiç kimse yenemez. Fakat eğer sizi yüzüstü bırakırsa O'ndan başka size kim yardım edebilir? Müminler sadece Allah'a güvenip dayansınlar." (Ali-İmran Sûresi -160)