• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

22-23 Kasım 2016 tarihinde Haliç Kongre Merkezi`nde düzenlenen 16`ncı Bilişim Zirvesi, iş dünyası ile bilişim teknolojilerinin günümüz ve geleceğinin konuşulduğu, tartışıldığı, fikirlerin paylaşıldığı önemli bir etkinlik… Siyasilerin, akademisyenlerin, girişimcilerin, yatırımcıların ve bilişim teknolojileri uzmanlarının buluştuğu “Dijitalde Siber Güvenlik 4.0 ”, “Yapay Zekâ ve Büyük Veri” , “Sanayinin Dijitalleşmesi ve Endüstri 4.0”gibi önemli konuların işlendiği zirvede, geleceğe yönelik atılacak adımlar ve yapılacak projeler anlatıldı.

“Siber Savaş” başlıklı önceki yazımda siber saldırılara maruz kalan, dünyada 5`inci ülke konumunda olan Türkiye`nin, bu tür saldırılara karşı ne gibi önlemler aldığını ve ne tür çalışmalar yapacağından bahsetmiştim. Yapılan çalışmalar yeter mi? Yetmez, demiştim. Daha çok çalışmak ve bilişim teknolojileri alanında gelişmek gerektiğini belirmiştim.

Bilişim Zirvesi`ne katılan Başbakan Binali Yıldırım konuyla ilgili: “Kurumsal ve sektörel siber olaylara müdahale ekipleri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu`nun (BTK) sorumluluğunda oluştu. Siber güvenliğe ilişkin üniversitelerde yüksek lisans, doktora programları hızlandırıldı. Siber güvenliğe, siber saldırılara yönelik dayanıklılık testleri belirli aralıklarla yapılıyor. Ancak bununla yetinmiyoruz önümüzdeki süreçte sadece siber savunma değil, siber caydırıcılık konusunda da önemli adımları atmış olacağız. Amacımız bir yandan siber saldırıları önlemek, ülkemizin, vatandaşımızın ve kritik alt yapılarımızın korunmasını sağlamak, diğer yandan da bu kötü niyetli faaliyetlere karşılık verecek caydırıcılık kabiliyetimizi de geliştirmek.” diye konuştu.

Öyle anlaşılıyor ki; siber güvenlik konusunda gerekli bazı çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmaların önemine binaen şunu söylemek mümkün… Bilişim teknolojilerinde gerek yazılımsal, gerekse donanımsal olarak gelişmiş ülkelerin gerisinde bir noktada olduğumuzun farkındayız. Ancak atılacak adımların bizi her daim ileriye taşıyacağı umudunu ve bu umudu taze tutmak için yapılacak önemli çalışmaların devletin ya da devletin desteklediği kurumlarca yapılması gerektiğine inanıyorum.

Bilişim teknolojilerini sadece üniversitelerde yüksek lisans ya da doktora konusu gibi görmek eksik bir anlayıştır. Yazılım ve donanım bilgisini ilkokuldan başlayarak öğretmek, bu çocukların ileride yapabilecekleri projelere temel hazırlamak ve bilim insanı yetiştirmek olduğu kanısındayım. Çocuklarımıza ve gençlerimize bilinçli bir bilişim eğitimi sağlamadığımız takdirde oyun ve eğlenceden ibaret bir teknoloji kullanımının ötesine geçemediğini üzülerek görmekteyiz.

Başbakan Binali Yıldırım`ın Bilişim Zirvesi`nde değindiği bir diğer konu ise “Veri Merkezleri” dir. Bilginin üretilmesi kadar ülkede kalması, ülkenin bilginin merkezinde yer alması konusunun da önemli olduğunu belirten Yıldırım, yeni çıkarılan KHK ile veri merkezlerinin kurulmasında gerekli destekleri vereceklerini söyledi.

İnternetin yaygın bir şekilde kullanılmasından bu yana sosyal ağlarda paylaşılan veriler, gönderilen e-mailler vb. online olarak yapılan her verinin bir yerlerde saklandığını biliyoruz. Mahrem ve silindiğini düşündüğünüz veriler de dâhil yabancı ülkelerin yüksek kapasiteli sunucularında kaydediliyor ve yedekleniyor. Online yapılan şeylerin kaydedilmesinin önüne geçmek maalesef ki mümkün değil. Kişisel verilerinizin kaydedilmesini istemiyorsanız eğer teknolojik araç ve gereçleri kullanmayı bırakıp, bir dağ evinde yaşamaya başlayabilirsiniz. Böyle bir yaşamı bu çağda kimsenin başarabileceğini sanmıyorum.

Yabancı sunucularda tutulan bunca bilgi-belge ve kişisel veriler Siyonistlerin ve emperyalistlerin ne amaçla kullanacağı, ileride karşımıza ne tür sorunlar çıkaracağını tahmin etmek güç. Şeytani planlar yapmak bunların öncelikli işi.

Durum bundan ibaretse madem… Verilerin yabancı sunuculardan ziyade yerel sunucularda kaydedilmesi daha akıllıca bir adım olur. Yerel “Veri Merkezleri” kurulup, verilerin dışarıya servis edilmediği bir sistem desteklenmelidir. Ancak şunu da belirtmeliyim ki, devlet bu verileri kendi vatandaşının aleyhine kullanmamalıdır. Bu konudaki hak ve hukuku iyi belirlemelidir. Bunun altını özellikle çiziyorum.