• DOLAR 34.603
  • EURO 36.252
  • ALTIN 2925.41
  • ...

Şehadet/Şehitlik, kalbinde zerre kadar imanı olan her Müslüman`ın arzu ettiği ve arzu etmesi gereken bir mertebedir.

Allah (cc)`ın davası uğruna dökülen her damla kan, İslam`ın doğacağı kutlu şafağı müjdelemektedir. Allah`ın davasına ve O`nun Resulüne âşık Allah erleri, hayatlarının her döneminde şehadetin özlemiyle yanmaktadır. Hayatlarını şehadet hayalleri ile süsleyen dava erleri, canlarını Allah`ın davası uğruna feda etmek için hazır kıta beklemektedir.

İşte canını Allah`ın yoluna feda etmek için yaşamış, gecesini gündüzünü Allah`ın davası uğrunda çalışmakla geçirmiş bir şehit… Şehit Abdusselam.

Şehit Abdusselam, Allah için canını feda eden milyonlarca şehitten biri… Hamzaların, Hüseyinlerin, Selahaddinlerin davasını onurla sürdüren onurlu bir takipçi… Sahabeler gibi yaşayan, dünya malına tamah etmeyen yiğitlerden bir yiğit… O`nu sahabelerden ayıran tek şey Allah Resulünü görmemesidir.

Şehit Abdusselam, Şanlıurfa`nın Hilvan İlçesinde dünyaya gelir. İlkokul ve ortaokulu memleketinde tamamladıktan sonra liseyi Diyarbakır Fatih lisesinde bitirir. Lisenin ardından Diyarbakır Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik bölümünü kazanan şehidin hayatı yoksullukla geçmiştir. Sahabeleri aratmayan yaşantısı ile dava arkadaşlarının gönlünde yer eden Şehit Abdusselam, davasına ve dava arkadaşlarına bağlılığı ile tanınmıştır.

Dünyaya bel bağlamayan Şehidin giyebileceği sadece bir pantolonu vardı. Allah Resulü (sav)`nün hayatının her karesini hayatına tatbik etmeye çalışan Şehit Abdusselam, her türlü olumsuzluğa rağmen davasını sürdürmekten bir an bile geri durmadı. Davasına ve dava arkadaşlarına o kadar bağlıydı ki, onlar yük olmamak için elinden gelen her şeyi yapardı. Parası olup olmadığı sorulduğunda yalan söylememek için sürekli cebinde beş bin lira bulundururdu.

93`lü yılların en çetrefilli zamanlarında davasını yaşamaktan ve yaşatmaktan geri durmayan Şehit Abdusselam, bu hizmetlerini şehadet ile süslemeyi sürekli arzuluyordu. Şehadet kelimesinin içinin boşaltıldığı, yanlış anlamların yüklendiği bir zamanda gerçek şehadetin/şehidin ne olduğunu dost ve düşmana haykırmak istiyordu adeta… Bütün çalışmaları ve şehadeti bunun bir ispatıydı.

Mürtet örgüt ve devletin baskıları doksanlı yılların en zor dönemi olan doksan üç yılında zirve yapmış, Allah`a gönül bağlayan Allah erleri bir bir şehit edilmişlerdi. Şehitlerin yere dökülen kanları yıllar sonra filiz verecek ve İslam güneşinin doğmasını biraz daha yaklaştıracaktı. Yıllardır çekilen zorluklar yerini rahatlığa bırakacaktı. Onlar davanın kendilerinden sonraki nesillere ulaşması için mallarını, canlarını feda etmekten çekinmemişlerdi. Bugün yaşanan kısmi rahatlık O kutlu dava erlerinin vermiş oldukları mücadelenin bir semeresidir.

Her şeyi ile kendinden sonraki nesillere güzel bir örnek olan Şehit Abdusselam 1993 yılında tutuklanır. İşkenceci zalimlerin her türlü işkencesine rağmen davasına olan sadakatinden asla taviz vermez. Habbab b. Eret gibi Bilal gibi işkencelere maruz kalan Şehidin dilinden ALLAH`U EKBER`den başka bir kelime çıkmaz. Buna tahammül edemeyen işkenceci zalim bir işkence seansında 18 Ekim 1993 günü Abdusselam`ı şehit eder.

Şehit Abdusselam`ın akıllara zarar veren dayanma gücü ve direnişi daha sonraları O`na işkence yapan işkencecinin aklını yitirip tımarhaneye gitmesine sebep olur.

İslam tarihi Şehit Abdusselam gibi azim dolu, gayretkeşlerin hayatı ile doludur. İşkencelerle Abdusselamları davasından vazgeçireceğini zanneden zalimler, tarih boyunca hep yanıldılar/yanılacaklardır da…

Şehadetinin 19. Yılında Şehit Abdusselam`ı rahmetle anıyor, Allah (cc)`tan Şehadetini kabul etmesini diliyoruz. Bizleri de Şehit Abdusselam gibi davasını bize emanet eden Şehitlerin emanetlerine sahip çıkmayı nasip etmesini diliyoruz.

"Şehadet Bir Çağrıdır, Tüm Nesillere Ve Çağlara"

Dua ile…