• DOLAR 34.614
  • EURO 36.369
  • ALTIN 2910.223
  • ...

Suriye devrime mi, fitneye mi daha yakın?

Anlamı kalmadı.

Esed gitsin mi, kalsın mı?

Anlamı kalmadı.

Suriye bölünsün mü, bölünmesin mi?

Bunun da anlamı kalmadı artık.

Suriye`de başlangıçta olayların hangi boyuta varacağı belliydi, ama nerede duracağı belli değil artık.

Bir kova su ile söndürülebilecek bir alev söndürülmediği için artık Fırat ve Dicle`nin suyu da yetersiz kalıyor.

Sözlerin yetersiz, kelimelerin kifayetsiz kaldığı gibi.

Suçlu kim ya da kimler?

Ya da suçun, cürmün büyüğünü kim ya da kimler işledi?

Esed`in destekçileri mi, ABD`nin müttefikleri mi?

Bunun da anlamı yok artık.

Çünkü kaç zamandır imtihanımız artık Müslümanlıkla değil, insanlıkla alakalı.

Bütün ezberlerimiz, müktesebatımız, entelektüel derinliğimiz Halep`in yıkık duvarlarına tosladı.

Halep`teki yangın yüreğimize sirayet etmedi, çünkü “yürek” kalmadı.

Tezler, öngörüler, ileri görüşlülüklerimiz tükendi.

Ferasaetler, basiretler, mikyaslar, kıstas ve kriterlerimiz pusulasını şaşırdı.

Ayetler, hadisler, edille-i şer`iyye, icma, kıyas...

Tutunacak dal olmaktan çıkmış artık.

“İslam`sız Müslümanlar” topluluğu haline geliverdik.

Bu kadar mı kötü?

Evet, aynen bu kadar kötü.

Ne diye mücadele ediyoruz o zaman?

İnsanlığımızdan olmayalım diye.

Bari insanlık imtihanımızı kaybetmeyelim.

Merhum Akif bugünü görmüş de söylemiş:

“...Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...

Adam aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!

Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir;

Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;

Böyle açlıktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi?

Böyle adet miydi bi-perva, yemek insan leşi?

Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan...

Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ... “