• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Geçenlerde Gazze’ye havadan atılan yardım kolilerinin kimler tarafından atıldığının bilinmediğine dair bir haber okumuştum. Dün ise Amerika’nın Gazze’ye hava yoluyla yardım paketleri atan Ürdün’e katılacağına dair bir gelişme, Biden tarafından dile getirildi. Mısır ve BAE de bu kervana katılıyormuş.

Faili belirsiz ilk yardımı duyunca içimden bizimkiler neden bunu yapmıyor, diye geçirdim. İşgalci bırakmasa da vursa da bunu yapmak o mazlum kadınlar ve çocuklar için bunu göze almak yeni bir “One Minute”(van minut) demekti. Bu girişim hem insanlığın hem Filistinlilerin hem de Müslümanların destek ve dualarını almak demekti. Ne yazık ki idarecilerimiz basiret tutulması yaşıyor ve gittikçe duyarsızlaşıyorlar. Samimiyet, yapılabilecekleri yaptıktan sonra kapıyı zorlamaktır. Aksi takdirde kimseyi buna inandıramayız.

Yaşanan otuz bin insanın katliamı ve soykırım karşısında “kınıyorum, bir daha kınıyorum, şiddetle kınıyorum” gibi etkisiz ve diplomatik soğuk ifadeler karşısında ürken, korkan ve çekinen bir işgalci yok. Takmayan ve BM karalarını hiç dikkate almayan bir işgalci var. Sırtını sözde havadan yardıma katılacak ABD’ye dayamış. ABD silahları işgalciye, yardımı Gazze’ye atıyor. Ne samimiyet ne samimiyet…

Güney Afrika’nın yaptığını bizimkiler yahut Müslüman bir memleket yapmalıydı. Yardım kolilerini ABD havadan Gazze’ye attıktan sonra uçak filolarıyla biz devam etsek neye yarar? Uçağının vurulmasını dahi göze alarak yardımı havadan atmak ile izin alıp atmak arasında dağlar kadar fark var. Biri samimiyet diğeri mezuniyettir/izinli çalışmaktır.

“Yardım yapılacaak, yap!” komutu Mısır’a yakışır; BAE’ye yakışır; ama bize yakışmaz/yakıştırılmaz da. Uluslararası ilişkiler açısından “onur” kavramının gölgesinde Mısır ile yıllarca ilişkiler asgari düzeyde devam etti. Suriye ile de yoluna doğru gidiyor. Yunanistan ile sıcaklık döneminde iken aynı “onur” Gazze zulmü söz konusu olunca kendimize özgü bir duyarlılık geliştirebilir ve uygulamaya koyabilirdik. Ne yazık ki tam bir sessizlik ve suskunluk dönemi yaşıyoruz.

Seçim ana konumuz oldu ve Gazze tali meseleye döndü. Refah’ta yapılan katliam gibi bir durum gündem olunca başlıyoruz “kınamaya.” Sonra daha şiddetle kınıyor. Bir diğerinde ise çok çok daha şiddetle kınayıp işgalciye terörist diyerek o rahatlıkla seçime dönüyoruz.

Evet beyler! Mesele bu. Çaresizlik ve protesto bize yakışır, ama devlete/devletlere değil. İnsanların onuru gibi devletlerin de onuru vardır. Hele Müslüman olanlara daha çok yakışır kendine özgü eylem ve girişimlerde bulunmak… Samimiyet öldü anlayabildik mi?