• DOLAR 32.386
  • EURO 34.6
  • ALTIN 2390.39
  • ...

7. ayına girdiğimiz “şerefli direnişin” dünyaya kattığı anlam ve heyecan konusunda ne kadar övünsek azdır.

Sönük ve silik kalplerimizde neredeyse “cihad” dediğimiz ibadi eylem yok olmuştu.

Doksanlı yılların heyecan ve aktifliği, yerini pasiflik ve vehn’e (dünya sevgisine bağlı zayıflılık) bıraktığı bugünlerde bir de baktık ki direniş, cihadı en doğru zamanlamayla dünyaya haykırdı.

Neden direniş saldırdı ve neden soykırımın bu aşamaya geldiği tartışılırken, Türkiye dâhil birçok ülkenin işgalci İsrail ile siyasi ilişkileri de ekonomik ilişkiler gibi normalleştirmeye karar vermişti.

Bu girişim Filistin’in yok olması demekti.

Nitekim dünyanın 7 Ekimden öncesi ve sonrasında işgalci İsrail hakkındaki fikri, tamamen ters yüz olmuş durumda değil mi?

Siyonist düzenin gerçek yüzünü gören dünya nazarında işgalci İsrail artık zalimlikte eşsiz bir konumda:

Ondan daha zalimi, ondan daha soykırımcısı, ondan daha katliamcısı yine kendisidir.

Kazanım konusunda dünyaya bu siyasi manevrayı göstermesi, onca şehit vermesine nazaran kayıp mı kazanç mı tartışması gereksiz bir tartışma olacaktır.

Zaten her gün öldürülen kadın, çocuk ve yaşlılar ne zaman öldürülmedi ki?

Yüzyıllık bir soykırım, Deir Yasir’den Sabra Şatilla’ya kadar durmadan artarak devam etmiyor mu?

Öyleyse biz Müslümanlara ve dünyaya özgürlüğün anlamını fiili olarak gösteren ve bunu unuttuğumuz cihadın şerefli gölgesinde ispatlayan direnişe borçluyuz.

Unuttuğumuz değerlerimizin başında gelen cihadın bizden yana mal ile boykota,

direnişten yana eyleme dönüşmesi,

dua dua semaya avuçlarda yükselmesi

zaferi yakın kılacaktır inşallah.

Üzülüp gevşemenin kitapta yeri olmadığını direnişin çocuklarında da görmüyor muyuz?

Henüz yedisinde olan,

yetmişinde gibi konuşan,

büyümüş de küçülmüş yarının cihad erleri

ümitsizlik vermiyor.

Ümit vadisinde nice kardelenler büyüten bu izzetli direniş, fiiliyatta kendine yetiyor.

Adeta direniş üretiyor. Ne diyordu o çocuklardan biri:

‘Okullarda bize namazı, orucu, zekatı ve haccı iyi öğrettiler. Neden cihadı öğretmiyorlar…”

Sevgili çocuk!

Onu da biz, sizden öğreneceğiz galiba!