• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Biliyor musunuz? Ashab-ı Kehf olayının ana fikrini Rabbimiz şöyle özetliyor;

“Böylece insanları (Ashab-ı Kehf)ten haberdar etmiştik ki Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu ve o son saatin geleceğinde ve (yeniden dirilişte) şüphe olmadığını bilsinler…” (Kehf suresi 21)

Okuduklarımızdan şunu biliyoruz ki o genç yiğitlerin yani Ashab-ı Kehf’in uyanışları o günün dünyasında insanlara dirilişi hatırlatmış hatta bizzat yaşatmıştır.

Gazze söz konusu olduğunda şu günlerde konuştuğum, yazıştığım, dinlediğim ne kadar Müslüman varsa hepsi kıyametten, mahşerden, hesaptan konuşuyor, sözü döndürüp dolaştırıp aynı noktaya getiriyor, özellikle o gün hallerinin nice olacağının kaygısını dillendiriyor ve yaşıyor.

Belki hiçbir öğüt, hiçbir nasihat, hiçbir okuma Gazze kadar bize mahşeri ve hesabı hatırlatmamıştı, hiç bu kadar bizi mizanın başına götürmemişti. Herkesin dilinde “Kıyamet günü biz bunun hesabını nasıl veririz?” sözü dolaşıyor.

Müslümanlar olarak biz bu duygu ve düşünceleri taşıyoruz.

Ya bizim dışımızdaki dünya? Özellikle Batı dünyasının insaflı düşünenleri?

İşte bugün biz buna da şahidiz ki, onlar da Gazze ile birlikte yeniden dirilişi konuşuyorlar, bunca vicdansızlığın bir gün mutlaka ve mutlaka hesabının sorulacak olması gerektiğini düşünüyorlar ve inanıyorlar.

Göklerin ve yerlerin ağladığı bu büyük vahşetin asla ve asla örtülüp gitmemesi gerektiğine inanmaya başlamışlardır. Yani düne kadar yeniden dirilişi, mahşeri ve hesabı fazla bir düşünmeyen dünya insanının önemli bir kısmı artık buna yakinen inanmaya başlamıştır.

Bugün ASHAB-I GAZZE, ASHAB-I HAMAS dünkü ASHAB-I KEHF gibi yeryüzünde yeniden dirilişin, mahşerin ve hesabın hatırlatıcısı olmuştur.

İnsanlık âleminde böylesi dönemler yani imanların, vicdanların uyanması ancak büyük peygamberle birlikte yaşanır.

Öyle ya, babalarının kucağında oradan oraya koşturulan kanlar içinde kalmış binlerce masum çocuk,

Annelerinin cesetlerinin başında oturup ağlaşan ama bir peygamber gibi hikmetli sözler söyleyen minnacık yavrular,

Susuzluğun, kıtlığın her yanı kapladığı, ellerindeki boş tabaklarla bir kepçe yiyecek alabilmek için kuyruklarda toz toprak ve çamur içerisinde bekleşen,

Ama buna rağmen Allah’a nasıl iman edilmesini bütün bir insanlığa gösteren Gazze’dir, HAMAS’tır ve bunun için biz de onlara ASHAB-I GAZZE dedik, ASHAB-I HAMAS dedik!

Yanlış mı dedik?

Not: Gazze’lilere, HAMAS’a bu ismi veren, onları Ashab-ı Kehf ile özdeşleştirerek duygularımıza kaynak olan sevgili Hasan Eker hocamıza teşekkürlerimi sunuyorum.