• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Ne garip bir ülkede yaşıyoruz? Bir yandan baktığımızda Türkiye’nin Osmanlı hinterlandına dönme yolunda olduğu, sınırlarının bilinen sınırların çok ötelerinde olduğu, fiziki coğrafyasının yanında bir de gönül coğrafyasının olduğu, bu coğrafyanın her geçen gün daha da belirgin hal aldığı konuşuluyor.

Bugün Kafkaslardan, Azerbaycan ve Türki cumhuriyetlere uzanan gücü ve kuvveti, Balkanlardan Afrika ve İslam dünyası üzerindeki etkinliği inkâr edilemez. Bu gerçeği bizimle birlikte batı dünyası da kabullenmektedir.

 

Ne gariptir ki bu ülkenin aynı zamanda bir de bölünme korku ve tedirginliği var. Birbirine taban tabana zıt bu iki haleti ruhiyeyi aynı anda yaşamaktadır.

Hatta devlet bunu bir beka meselesi olarak görmekte, hep diri tutmakta, bunun üzerinden siyaset yapmaktadır, son seçimlerin en çok kullanılan malzemesi de bu bölme, bölünme ve bölücülük meselesi olmuştur.

Bölünme denilince de tartışmasız herkesin aklına gelen ilk çizgi Türkiye’nin güney ve güney doğusundan bölünmesidir. Bu bölünmenin gerçekleşme imkânı nedir ne değildir, ayrı bir tartışma konusudur.

 

Peki, bu ülkenin batısından bölünme ihtimalini hiç düşündünüz mü?

Bu bölünme illa ki fiili anlamda bir Yunan işgali veya Amerika öncülüğünde bir Batı işgali olarak düşünülmemeli, bu çok uzak bir ihtimaldir.

Fakat başta İzmir olmak üzere Türkiye’nin batısının ve Trakya bölgesinin “Avrupa Birliğine şartsız kabul edilme” gibi tuzak davetleri karşısında neler olabilir, hiç düşündünüz mü?

Hatta Avrupa Birliğinin şimdilik böyle bir teklifi olmadığı halde İzmir Belediye Başkanı ve Trakyalı bir takım siyasilerin “Bizi bırakın, biz Avrupa Birliğine girelim” gibi söylemlerinin olduğunu biliyoruz.

Hem sadece bu söylemler değil, Türkiye’nin söz konusu bölgesinin Avrupa hayat tarzıyla fazla bir farkının olmadığını düşünerek sorumuzu bir daha soralım; Türkiye’nin doğusu mu yoksa batısı mı ana gövdeden ayrılmaya daha müsaittir?

 

Eğer bugün Türkiye’nin batı kısmı ana gövde ile birbirine sıkı sıkıya bağlıysa unutmayalım ki bunda doğudan, güney doğudan göç eden dindar nüfusun, özellikle Kürdlerin çok büyük bir katkısı vardır.