• DOLAR 32.883
  • EURO 35.182
  • ALTIN 2450.326
  • ...

Şehadet bahsi geçtiğinde meşhur bir ayet akla gelir. Bu ayet, şehadet ile özdeşleşmiş bir ayet olan Ahzâb Suresi 23. ayettir.

“Mü’minlerden öyle erler vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.”

Ayet iki zümreye işaret eder. Ahdinde durup şehit olanlar ve şehit olmayı bekleyenler. Daha veciz bir ifade ile “şehitler ve şahitler”dir onlar.

Ashabtan biri, ayetin kastettiği “bekleyenler”in kimler olduğunu anlamadığından Efendimiz’e (Sallallahu Aleyhi Vesellem) sorar. Efendimiz mescittekilere dönüp bakar; birini aradığı belli. Aradığı kişiyi bulamadığından soruyu cevapsız bırakır. Bu soru iki-üç kez sorulur, her seferinde Efendimiz gözünü gezdirir ve susar. Efendimiz, tam mescitten dışarı çıkacakken yeşil ve güzel bir elbise üzerinde olan Talha Bin Ubeydullah (Radiyallahu Anh) ile karşılaşır. Soru soran adamı çağırır: “İşte bekleyenlerden biri Talha’dır. Sizden kim yaşayan bir şehit görmek isterse Talha’ya baksın” der.

Muhakkak ki bu çağımızın da Talhaları vardır. İki gün önce şehadetinin 9. yıldönümünü kutladığımız Şehit Aytaç Baran… Onu tanıyan dost-düşman herkesin ittifakı ile o yaşayan şehitlerden biriydi. Şehitleri hatırlamak ve anmak; ruhsuz ve tatsız bir sevgi seremonisine boğmak değildir. Aksine; miras bıraktıkları davayı anlamak, anlatmak ve yaşatmaktır. Zira “şehit tarihin kalbidir.”

“Şehit Aytaç ile ilgili ne söylenebilir?” sorusuna cevap vermek çok güç bir durumdur. Ne söylenilmez ki? Ama ben bugün en çok ihtiyacımız olan ve kendisinde de bu güzel meziyetlerin ziyadesiyle bulunduğu birkaç güzellikten bahsetmek isterim:

Şehit Aytaç, bizlere İslam davasının mesaisinin olmadığını anlatır. Gündüz ve gece; İslami bir kurumda veya dışarıda fark etmez. Her an İslam davasına hizmet ile anılmanın ne olduğunu öğretir.

Şehit Aytaç, bizlere birbirimizi çok sevmemiz gerektiğini anlatır. Kardeşlerimize sevgimizi ifade etmede ve vakit ayırmada cimri davranmamamızı öğütler. Öyle ki her bir kardeş sizinle ilgili, “en çok kendisini seviyorsunuz” diye hissedecek kadar.

Şehit Aytaç, bizlere güzel ahlakın her yerde olması gerektiğini vurgular. Sokakta gördüğü bir yabancıya selam vermenin, komşu ve esnafı sormadan geçmemenin, küçük bir çocuğu görünce dahi ona zaman ve değer vermenin faziletini fısıldar.

Şehit Aytaç, bizlere İslam davasının heyecanını bir ömür diri tutmayı nasihat eder. Kendi dertlerinden ve sorunlarından geçmeyi; şahsi problemlerin dava ruhunu ve motivasyonunu asla gölgeleyemediği bir aksiyon ve heyecanın sahibi olmayı anlatır.

Ve Şehit Aytaç, bizlere imrenilesi bir hayatı miras bırakmayı öğütler. Öyle ki şehadetinizden sonra dahi sizi tanımayanların, hiç görmeyenlerin bile sizi duyduklarında “Ah keşke onunla tanışmış olsaydım” diyecekleri kadar hasbi ve samimi...

Şehadeti bir kez daha mübarek ola…