• DOLAR 32.34
  • EURO 34.669
  • ALTIN 2389.915
  • ...

Ukrayna’daki çatışmalar, Rusya’nın yeni hedefleri, sivil kayıpları geldi gündeme.

Kısa süre içerisinde savaşın tek kazananının Amerika olduğu çıktı ortaya.

Avrupa da varlığını daha çok hissettirdi, yeni silahlardan söz etti, Rusya’dan ürken ülkelere çok miktarda silah sattı. Ekonomik olarak Rusya’yı sıkıştırmaya devam etti, Çin’e tehditler savurdu, siyonist işgalcinin hedefleri doğrultusunda İran’a yaptırımlara devam etti.

NATO toplantılarında sıcak görüntüler verseler de Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı bir askeri üs olarak kullandı.

Siyasette “farklı senaryoları” her zaman yedekte tuttu ve küresel ve bölgesel dengeler çerçevesinde istediği senaryoyu devreye soktu.

Mesela…

Biden seçildiğinde BAE’de kısmen; ama Suudi’de daha ciddi bir tedirginlik yaşanmış ve yeni arayışlar söz konusu olmuştu. Amerika’ya göbekten bağlı olan Suudi krallığı, istediği silahları alamayacağı için hem Yemen’de hem de körfezde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktı. Nitekim bundan dolayı Rusya ve Çin ile silah alımı için görüşmeler yapmaya başladılar. Hatta Trump döneminde araları iyice bozulan Türkiye ile de yeni bir sayfa açma çabasının söz konusu olacağı tahmin ediliyordu.

Suudi ve BAE’ye göre Obama döneminde rahat nefes alan İran’ın Biden’in gelişiyle yeniden rahatlayacağı ve Ortadoğu’da yeni hedeflere yöneleceği endişesi hakim oldu.

Ukrayna işgaliyle başlayan devasa enerji krizi bir tarafa, tahmin edilenler bir bir gerçekleşince Amerika’nın çıkarlarının zedelenmesi ihtimali ortaya çıktı ve senaryo değişikliğine gidildi.

Türkiye’ye yönelik sıkıştırma devam edecek, İran’a yaptırımlar sürecek, Suudi ile bozulan ilişkiler tamir edilecekti.

Özellikle genel olarak Körfez, özel olaraksa Suudi ile enerji konusunda işbirliğine ihtiyaç duymaya başladı Amerika.

Ama dengeler “senaryo değişikliği” ile kontrol altına alınabilecek gibi görünmüyor.

Suudi basınından Gassan Şerbil, kendilerinin değil de Amerika’nın “muhtaç” olduğunu iddia etti:

“Bir Amerikan-Suudi Arabistan zirvesi ile Amerikan-Körfez-Arap zirvesi gerçekleştirilecek. Sadece bu toplantıların yapılması bile Ortadoğu'nun son yıllarda Çin'in yükselişini kontrol altına almak için bu bölgeden uzaklaşmaya başlayan Washington’ın ilgi alanına geri döndüğü anlamına geliyor. Washington, Ortadoğu'nun halen bir "ihtiyaç" olduğunu ve ABD'nin bölgenin petrolüne ihtiyacı konusundaki değişikliklere rağmen enerji piyasalarını istikrara kavuşturmanın anahtarlarını elinde tutmayı sürdürdüğünü keşfetti.”

Önümüzdeki süreçte ciddi gelişmeler yaşanabilir.

Yemen Savaşı, Amerika’nın Suudi’ye yeniden silah ve lojistik destek takviyesi ile şiddetlenebilir.

Suriye’de PKK’ye verilen destek, PKK merkezinin İran ile ilişkileri koparması şartına bağlanabilir, aksi takdirde özellikle Kürdistan bölgesinde istihbaratı devreden çıkararak Türkiye’nin daha sert müdahalesi için zemin hazırlayabilir.

Filistin konusunda radikal bir tutum takınarak şimdiye kadarki tüm “Demokrat” tepkileri bir kenara bırakıp “Trump’tan daha israilci” bir dil kullanmaya başlayabilir.

Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi için farklı oyun kurucuları devreye sokabilir.

Evdeki hesap çarşıya ne kadar uyar o da tartışılabilir.

Rusya’nın daha uzun bir savaşa hazırlık yapmış olma ihtimali de olabilir, Ukrayna’nın bir kısmını alıp savaşı bitirmeye de karar verebilir.

Çin, sıkıştırma ve ekonomik müdahaleler karşısında Asya’daki yayılışı artırabilir, Afrika’ya yoğunlaşabilir ve hatta Güney Amerika pazarına girebilir. Bu da Amerika’nın elindeki senaryoları çöpe atıp doğaçlama yoluna gitmesine neden olabilir.

Yani her şey her zaman istedikleri gibi olmayabiliyor; ama asıl sorun Amerikan senaryolarının bozulmasının arızi bir hal olmaktan çıkıp planlı bir alana kaymasıdır. Avrupa’daki ekonomik ve askeri sıkıntıların milliyetçi dalgalar ile daha da görünür hale gelmesi ve Amerika’nın sadece kendi çıkarlarını düşündüğünün net olarak ortaya çıkması Amerika açısında hiç de parlak olmayan bir tablonun oluşmasına neden olabilir.

Bir de şu var:

Farklı senaryoların farklı yönetmenlerce devreye konması hassas ölçülere bağlı dengelerin bozulmasına neden olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları