• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

11 Eylül saldırılarıyla Batının hedefine oturan İslam dünyası, acımasız bir şekilde saldırıların hedefi olmaya devam etmektedir. Afganistan savaşıyla başlayan istila; Irak, Suriye ve Afrika ile devam etmektedir.

Afganistan savaşında, Rusya`ya karşı yapılacak hesabıyla onların bir amacı da, “İslamcı”ları Afganistan`a toplamaya çalışmaktı, ama hesabı yanlış yaptılar; cihat fikrini ülkelerine götürme hesabını yapmamışlardı. Aynı durum Çeçenistan ve Bosna savaşında da kendini gösterdi. Batı bu savaşlardan ders çıkardı ve Suriye savaşında özellikle kendi ülkelerindeki “İslamcı” gurupları EL KAİDE ve DAİŞ çatısında toplayarak savaş ortamına almayı sağladılar ve geri dönmemeyi garantiye almaya çalışıyorlar.

Sırada sol marjinal guruplar var. Onları da Küreselcilerin hegemonyasına giren sol kimlikli YPG saflarında toplayarak savaştırma ve haliyle kurtulma derdindeler; bir taşla iki kuş küresel kapitalizmin alışkın olduğu kazançlardandır.

Küreselcilerin hedefinde sadece İslamcıların olduğunu düşünmek bana dokunmayan yılana örnektir. Tüm insanlık tehdit altındadır. İnsanın nesli tehdit altındadır. Kıtlık, salgın hastalıklar, adını yeni yeni duyacağımız laboratuvarlarda üretilmiş virüsler, darbeler, sapkın guruplar ve hakları, aile kavramının yok olması, genlerle oynanması, siber saldırılar… Bunların hepsi mevcut veya ilerde olacak saldırılardır.

Bill Gates`in şubat ayında bir konferansta yaptığı açıklamalar korkunç denilecek boyuttaydı: Biyoterörizme dikkat çekerek 10-15 yıl içeresinde teröristlerin(!) ürettiği virüslerle yılda 33 milyon insan ölebilir. Ve bunla birlikte maalesef ironik bir şekilde önümüzdeki 10-15 yılda yapılacak yatırım alanını da göstermiş oluyor. Yine facebook`un eski yöneticilerinden olan, silikon vadisine hâkim olan Antnio Garcia Martinez`in yaptığı açıklamalar, kehanetin kendisini gösterdiği korkunç boyutudur. Martinez, “Gelecek 30 yıl içerisinde Dünya nüfusunun yarısı işsiz olacak. İşler çirkinleşebilir. Medeniyet tamamen çökebilir. Siyaset ve teknoloji arasında ciddi bir yarış söz konusu. Şu anda teknoloji açık ara önde gidiyor. Teknolojik gelişmeler sonucunda işsiz kalacaklar için durumun önüne geçip, oluşacak sosyal sefaleti önleyecek sosyal politikalara dair ise hiçbir çalışma yok” diyor. Yapay zekâ ile dünya gündemine gelen her yeni haberi müjde olarak göstermek insan neslinin kıymetini anlamamak demektir. Kendi aralarında kendi dilleriyle konuşan, bir fikir üzerine tartışan, fikirler üreten, beden diliyle insan zihnini okuyan insanın şimdilik hizmetini gören bir yapay zekânın kendi kararını vermesi çok uzak bir ihtimal değildir. Teknolojiyi açık ara öne geçirme küreselcilerin projelerindendir. Siber saldırıları ve kimyasal silahların denetiminin yapay zekâ tarafından yapıldığını düşünün!

Ortadoğu`daki savaşlar, Afrika`daki kıtlık ve salgın hastalıklar, Güney Amerika`da darbeler ve salgın hastalıklar ile başına gelecekleri hazırlıksız bir şekilde bekleyen Uzak Asya halklarını düşünün. Yemen`de kolera, Somali`de kıtlık, Suriye`de, Irak`ta, Afganistan`da savaş, göç, açlık, sefalet, Güney Amerika`da özellikle çocuklarda beyin hasarına sebep olan Zika Virüsü ve darbeler gibi örnekleri bir kez daha hatırlayın!

Ebeyinsiz aileler, transhümanizm, bireysel tanrıcıklar, cinsiyetsiz nesil, sapık oluşumlarla oluşturulmaya çalışılan insanlık düşmanı bir dünya…

Sık sık dünya gündemine konulmaya çalışılan LGBT türü saçmalıklar, değiştirilmeye çalışılan ve süper insan olarak elde edilmeye çalışılan genler, insan dışında her şeyin insan ya da yaşama hakkı adı altında pazarlanması, bu projenin basamaklarıdır.

Bu haftaki yazı çok ütopik ve kehanet gibi gelmiş olabilir, ama detaylara bakıldığında rahat görülebilecek bir çok örnek vardır. Örneğin ufak bir deney yapılabilir: Google arama motorunda satın alınacak bir ürüne bakıldığında hafta boyunca aynı ürünün ekranın sağında solunda zorunlu reklam olarak karşımıza çıkması, iyi niyet(!) yapay zekâya örnektir. Ya da her tıklamanın kaydedildiği Google arşivi…