Akdeniz ve Rojava hattı
Enerjinin akmak için yön aradığı bölge olan Akdeniz Bölgesi bir yandan Suriye`yi enerji koridoru yapmaya çalışan İngiliz aklı, diğer yandan Akdeniz`i kendi enerjisine yol açmak için kullanmak isteyen İsrail`in oyununa şahit olmaktayız.
Suriye`nin enerji koridoru olmasına sessiz kalan İsrail, menfaatleri nazarında müdahil olmamıştır. Yanı başında kan davalı olarak durduğu ve sürekli bir tehdit olarak kalan bir devlet yerine parçalanmış yâda savaş ile cebelleşen bir devlet olması daha evladır. Ayrıca savaşı ve kaosu fırsat bilerek Akdeniz`deki kendi karasularını 860 kilometrekareye çıkarması, yürütülmeye çalışılan programı kendine uyarlaması olarak görülebilir. Bu duruma uluslararası toplumda Lübnan haricinde herhangi bir tepki gelmemiştir.
Suriye enerji koridoru herkesin malumu olarak PYD eliyle yapılmaya çalışıldı. Bir taraftan koridor hazır hale getirilirken diğer taraftan Irak Kürdistan`ında enerjiyi sağlama almaya çalışan ve 8 bölgede petrol arama ruhsatı olan Rothschild Ailesine bağlı İngiliz Şirket Vallares bölgede yabancı olmamak için M. Emin Karamehmet ile Mehmet Sepil `in Genel Energy PLC Şirketiyle birleşme kararı aldı. Hem arama hem üretim gerçekleştiren şirketin 2016 hedefi bir milyon varil petrol çıkarmaktı.
Türkiye ise bölgede arama ve üretimde yetersiz kalması transitte etkin olmak için yerli olan Powertrans Şirketini imtiyazlı hale getirilerek Erbil`in petrolünü Ceyhan`a getirme işi verildi ve para akışı ise 17-25 Aralık operasyonlarına malzeme olan Halkbank üzerinden yapıldı. Diğer taraftan oluşacak enerji koridorunu kapatmak için El Bab`ın alınması diğer bir hamledir. Bu durumların başarılı olması halinde Irak Kürdistan`ında ABD ve İngiltere`den sonra Türkiye`nin etkin güç olması söz konusu olabilir.
Enerji denizi olan ve aynı zamanda enerji ticaret güzergâhı yolunda ilerleyen Akdeniz, dünya ticaretinin %35`lik ihtiyacını karşılamaktadır. Çıkaracağı milyarlarca metreküp doğalgazı Avrupa`ya pazarlamaya çalışan İsrail; Suriye`yi, Lübnan`ı, Mısır`ı bertaraf ettikten sonra Türkiye ile anlaşma yolarını aramaktadır. Mavi Marmara özrü de buna dâhildir. Akdeniz`i kontrol altına alan, Avrupa`yı enerjiye muhtaç olduğundan, Rusya`yı ise enerjisine pazar bulamadığından kontrol altında tutar. İsrail enerjisi için düşünülen TANAP (Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı) ve TAP ( Trans-Adriatic Boru Hattı) transitler için hazırlanan planlar uzun süre plan olarak kalacağa benziyor.
Türkiye, Rum, İsrail anlaşması Kıbrıs ile mümkündür. Yıllardır süren görüşmeler ilerleme gösteremiyor. Enerjiye dayalı siyasi bir konsesyum olması muhtemel bir barış zeminini mümkün kılmakla birlikte, enerji tarihi boyunca savaş getirmiştir. El Bab`ın ele geçirilmesi, Akdeniz`deki karasuları ve Kıbrıs kozu Türkiye`nin elini güçlendirmektedir. Doğalgazı üretmek için Türkiye ile anlaşmayı bekleyen Kıbrıs Rum kesimini uluslararası toplum adada tek otorite ve hak sahibi olarak kabul ediyor. Türkiye ise Kuzey kesimin bölgesinde küçük çaplı aramalara başlamış bulunmakta ve bu durum Kıbrıs görüşmelerini zor duruma sokmaktadır. Etkin ülkeler sadece koridor açmakla uğraşmıyor enerjiyi pay etmekle de uğraşıyorlar. Türkiye buna ne denli hazır?