• DOLAR 34.564
  • EURO 36.189
  • ALTIN 3000.483
  • ...

Dünya Müslüman nüfusunda ikinci sırada olan ve dünyanın en büyük demokrasisi(!) olan Hindistan’da son zamanlarda özellikle Müslümanlara yönelik baskı, inkâr ve neticesi çatışmalar olmaktadır.

Milliyetçi parti Hindutva’nın ikinci sefer kazanmasıyla Müslüman nüfusun baskı altına alınıp ellerindeki haklar bir bir alınmaya başlanmıştır. Nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Keşmir’de 62 yıldır uygulanmayan BMGK referandum kararı ve üzerine sürekli Hindu şiddetinin devam etmesine rağmen özel statüde olan bir bölgeydi. Kendi parlamentosu ve başbakanı vardı fakat Hindu hükümetin zaman zaman görevden alması ve müdahil olmasında dolayı kendi otonom yapısını kurmasına engel olunmuştur. 370. Maddenin kaldırılmasıyla özel statüsü kaldırılan Keşmir dışarıya açık hale getirilmiş, toprakların Keşmir dışındaki yabancılara satışının önü açılmış ve buna benzer kısıtlamalar kaldırılmıştır.

Modi hükümetinin yenilikleri bunlarla sınırlı değildir aynı zamanda çıkardığı vatandaşlık yasası ile komşu ülkelerden zulüm gördüğü için Hindistan’a göç eden azınlıklara vatandaşlığı vermeyi düzenleyen vatandaşlık yasası değişikliğine dini kriter ekleyerek, milyonlarca Müslümanı kapsam dışı bırakması ve Müslümanların Hindistanlı olmalarını ispatlanmasını istemesi, ispatlanamaması halinde Müslümanların Myanmar’da olduğu gibi vatansız statüsüne düşmesi tehlikesine karşı ülkeyi ayağa kaldırmış, protestolar baş göstermiş ama Modi hükümeti ve milliyetçi marjinal grupların Müslümanlara saldırmasıyla olaylar Müslüman avına dönmüştür.

Hindistan, nüfusu ve potansiyeli ile Çin’e karşı rakip olabilecek tek devlet. Plan ve projelerini buna göre yapan Batı, Hindistan’ı içerideki problemleri en aza indirmek için desteklemektedir. Şubat ayında Trump’ın Hindistan ziyaretini gözden kaçırmamalı ve daha önce israilin yaptığı ziyaretleri, silah satışı, istihbarat ve askeri paylaşımlar da dikkat çekiciydi.

Bu desteklerden cesaretlenen Modi Hükümeti milliyetçiliğini İslam düşmanlığıyla perçinleştirerek dünyanın en büyük demokrat(?) ülkesi olma özelliğini bir tarafa bırakarak hem tüm ülkede hem de Keşmir’de Müslüman nüfusa karşı, büyük problemler oluşturacak adımlar atmaktadır.

Toplumu dönüştürmek için Hindu kültürel birliği oluşturmaya çalışmakta ve bunun hem siyasetteki hem de toplumsal hazırlığı alanındaki görevleri üstlenmekte ve Hindu kimliğini dejenere ederek örgütlemektedir. Medya, Televizyon ve sosyal medyayı kullanarak dezenformasyon özelliğiyle bir algı oluşturarak, Hindu kimliğini genelde azınlıklara, özelde de Müslümanlara karşı öfkeyi ayakta tutmak için kullanmaktadır.

Pakistan’ın ekonomik kriz içinde olması Keşmir’i tamamen yalnız bırakmaktadır. Virüsün tüm dünyada tehdit olması bu tür milliyetçi hükümetlerin eline argüman verebilir. Sağlık alt yapısının yetersiz olduğu Keşmir gibi yerlerde virüs büyük orduların yapamadıklarını yapabilir. Allah zalimlere fırsat vermesin.