• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Suriye savaşında sona doğru ilerledikçe acımasız yönü kendini daha çok göstermektedir ve iyi hal olarak İdlib’ten 500 bin dolayında mazlum halk soğuk kışı boş arazide, şanslı olan derme çatma bir çadır ile hayatını idame etmektedir.

Adana sözleşmesi, Astana ve Soçi derken İdlib’in yarısının Esed’in eline geçtiğine şahit olduk, adım adım oluşan küçük tavizler ve Rusya’nın sahada saldırı sonrası güçlü bir şekilde masaya oturması ardından sahada saldırıya tekrar devam etmesi Esed’i Suriye’de tekrar etkin kılmıştır. Daha önce de belirtmiştik bu savaşın kazananı maalesef Rusya, diğer kazananı ise israil…

Savaşa Rusya dahil olduğundan bu yana Türkiye’yi çevreleme politikası yürütmüştür. En son Rojava bölgesinden ABD’nin çıkmasıyla sınır hattına yerleşmesi ve üsler kurması Türkiye’nin özellikle dikkat etmesi gereken Rus kazanımlarıydı. Rojava’yı garantiye almasından sonra İdlib’e ağırlık vermesi ve ele geçirme isteği ardından Lazkiye’de üslerini güvenli hale getirip M4 ve M5 karayoluyla da ulaşımı rejim lehine güvenli hale getirmek istemektedir.

Diğer kazananı israil dedik; Trump ile cesaretlenen siyonist rejim Golan Tepeleri’nin kendi toprağı olarak tanınmasının ardından “Yüzyılın Anlaşması” ile bölgede tek hakim güç olmaya çalışmaktadır. Bu anlaşmanın programının sahada açılımı olan; Bağdadi’nin, Süleymani’nin ve son olarak Kasım Rimi’nin öldürülmesi, ABD dronelarının sürekli İdlib üzerinden uçuş yapması ile ABD ve Siyonist rejim Ortadoğu’da yeni bir süreci başlatmış görünüyorlar. İsrail, Suriye topraklarına çirkef ve ahlaksız bir savaş yöntemiyle sivil uçakları kendine siper ederek saldırabilmektedir. Daha önce yine saldırmış ve Rus istihbarat uçağını kendine siper etmiş ve Rus subaylar öldürülmüştü, bu defa ise Rus sivil uçağı kendine siper etmiştir ve gariptir ki Rusya israile herhangi bir söylem ya da yaptırımda bulunmamış, bilakis Rusya’nın Suriye’de kurduğu S400 savunma sistemi israil uçaklarına karşı çalışmamaktadır.

Yine bu anlaşma gereği Ebu Kemal sınır kapısının açılmasından sonra karıştırılan Irak ve enerjide güvenli hale getirilmeye çalışılan israil üzerinden enerji güzergâhları kurulmaya çalışılmaktadır.

Türkiye, İdlib’ten son yüz binlerin göçü ile önlem almaya çalışmaktadır. Rojava’da düşülen hataya İdlib’te düşülmemeye çalışılmaktadır. Rejim İdlib’i aldıktan sonra Rusya, buraya da yerleşip üsler kuracaktır. Hem bu duruma hem de sivil halkın göç etmesine Türkiye sessiz kalmamalıdır. Son günlerde askeri hareketlilik ve Cumhurbaşkanının Rejime karşı söylemleri bunu göstermektedir. Türkiye muhtemelen güvenli bir bölge oluşturarak hem mülteci akınını hem de güvenliğini artırmak isteyecektir.

Türkiye’nin Suriye politikası hep denge üzerineydi; ABD’yi Rusya ile dengeledi şimdi Rusya’yı NATO ve ABD ile dengelemeye çalışmaktadır. Fakat dikkat edilmesi gereken en önemli konu; Yüzyılın Anlaşmasının sahada açılımı olacak olan mezhep savaşına malzeme olmamaktır. Süleymani’nin suikasta uğramasıyla Şii halk refleks gösterdi Sünni kesimin refleksi İdlib ile olmamalıdır. Mezhep savaşı zalimlerin hayalini süslemektedir.