Suriye’de İttifaklar ve Anlaşmalar
Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı sonrası sınır bölgesinde silahlı unsurlarını geriye çeken PYD, ABD ve Rusya arasında Esed rejimiyle bir dizi görüşmeler gerçekleştirdi.
Rusya’nın aracılık ettiği rejimle görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı. Küçük bir bölgeye hükmetse de yıllardır ABD yardımlarıyla “Halk Savunması” adını verdiği askeri yapı kadın erkek ve çocuk denilecek yaştakilerin de katılımıyla askeri nüfus olarak Esed rejimini geride bırakan bir rakam söz konusu olmaktadır ve bu durum bir özgüven oluşturmakta Esed ile sıkı pazarlığa girmektedirler menfaatler uyuşmayınca anlaşmazlık kaçınılmaz oldu. Rusya bu duruma memnun kalmasa da petrol bölgelerine rağmen PYD’yi tamamen ABD kontrolüne bırakmayacaktır.
Rusya, ABD tarafından boşaltılan bölgelere (ki bu bölgeler Türkiye için ciddi güvenlik sorunu oluşturan bölgeler tamamen sınır bölgeleri) Rus üsleri kurulmaktadır ve PYD için ileri sürülen güvenlik tezlerini geçersiz kılmaktadır ve küresel bir gücün sınır hattına yerleşmesine göz yummaktır. Beraber yapılan devriyeler aynı zamanda Rusya’nın varlığını meşrulaştırmaktadır. Nusaybin karşısında Rus hava üssü ve Rakka’da boşaltılan ABD üslerine Rusların yerleşmesinin ardından Menbic ve Kobané’ye de üsler dahil edilecektir.
ABD, Rojava bölgesinden çekilmesi sonrası Deyrizor petrol bölgesinde varlığını Suudi Aramco yetkilileri ve Mısırlı uzmanları getirterek ve bunları korumak için bir kısım Suudi askerini de getirerek PYD’yi petrolü işletmede hazırlayarak ekonomik olarak güçlendirmeye çalışmaktadır. Bölgesel olarak çoğu PYD tarafından sürgün, suikast ve hapis ile sindirilen muhalefet ENKS’yi de sürece dahil ederek siyasi olarak da güçlendirmek istemektedir.
İngiltere, daha önce denemiş fakat başarısız olduğu görüşmeleri Fransa, ABD ve Rusya birlikte hareket ederek ENKS ve PYD’yi bir araya getirtip anlaşmayı sağladı.
Anlaşmaya göre; 1) kapatılan ENKS ofisleri tekrar açılacak. 2) Tutuklu üyeler serbest bırakılacak. 3) Suriyeli peşmergelerin Suriye’ye girişine izin verilecek.
Bu durumda ENKS’nin KDP bünyesinde olan askeri gücünün Rojava’ya yerleşmesi söz konusu olacak ve muhalefetinde silahlı kuvvetleri söz konusu olacaktır. Bu, PYD’nin yapısına uymayan bir durumdur. Güç eline geçtiğinde muhalefete hayat hakkı tanımayan bir geçmişe sahiptir.
ABD ve Rusya bölgede boş durmayacaklardır. ABD ucuz askeri güç olarak PYD’yi bölgede güçlendirerek tetikçi olarak kullanmak istemektedir. Rusya ise yaklaşan savaşın sonuna bölgede ciddi kazanımlarla girmek istemekte ve bunları kaybetmemeye çalışmaktadır. Bölgede yapılan çekişmeler ve çatışmalar bölge halkını perişan etmekte, demografik yapıyı değiştirmekte, ölüm, sürgün ve muhaceret yaşatmaktadır.
Astana, Soçi vs. vs. anlaşmalar ise İdlib’e hep yeni bombalar ve yeni saldırılar olarak döndü. Rusya ve rejim hiçbir sözünü tutmadığı gibi sürecin başından bu yana sadece İdlib bölgesinin yarısını ele geçirdi. Garantör olunan 4 bölgenin 3’ünde artık garantörlük ihtiyacı bulunmamaktadır çünkü rejimin eline geçmiş ve bu şehirlerden; Halep, Hama, Doğu Guta ve Derra’dan geriye harabeler kalmıştır. Astana ya da Soçi Rusya’nın varlığına, rejimin güçlenmesine ve toprak kazanmasına neden olmuştur.