• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Son yıllarda Ortadoğu`da, Suriye kadar olmasa da kendinden sık sık söz ettiren Suudi Arabistan, Arap ülkelerin liderliğine soyunmuş, fakat beceriksiz ve ferasetsiz tavırlarla İslam düşmanlarını sevindirecek adımlar atmaktadır.
 
Kral`ın, prensleri tutuklayarak ülke içindeki küresel güçlerin çekişmelerinin gün yüzüne çıkmasına sebep olmuştu. Prensleri susturarak her birinden yüklü haraç keserek kendisine biat ettirdikten sonra serbest bırakmıştı. Trump başkanlığı kazanmadan önce İslam Ordusundan söz eden Arabistan, Trump`ın kazanmasıyla ‘‘Arap NATO``sunu gündeme getirdi. Akabinde hava sahasını Filistin`e rağmen israil`e açması ve yine Mısır`ın kontrolünde olan, israil`i güney sınırında denizde Akabe Körfezine hapseden Tiran ve Sanafir adalarını Mısır darbeci lideri Sisi gelir gelmez elinden alarak israil`e yeni bir enerji ve ticaret güzergâhı açtı. Yine Lübnan Başbakanı Hariri`yi rehin tutup baskıyla istifa ettirmesi, Lübnan`ı ateşin içine itmeye çalışması henüz soğumamış olaylardandır.
 
Yemen`i, Babul Menbed hatırına BAE ile birlikte koalisyon güçleri oluşturarak bombardımana tabi tutması, milyonlarca çocuğu açlığa mahkûm etmesi, salgın hastalıkların yaygınlaşmasına sebep olması Suudi ailesine yeterli bir vebaldir.
 
Reform ve ılımlı İslam adıyla kutsal topraklarda açtırdığı kumarhane yeni Prens`in hayat felsefesini yansıtmaktadır.
 
Verilecek örnekler oldukça fazladır asıl meseleye geçelim: Tüm bunların üzerine Trump gelir gelmez kılıç dansıyla Suudi`nin 750 milyar dolarına göz dikmesi ve ardından 110 milyar dolarlık silah satması ve her fırsatta pişkin bir şekilde Kraldan haraç istemesi çukur komedinin bir parçasıdır.
Prens Selman bir projedir ve onun da proje görevi; savaşı Suudi Arabistan`a taşıyarak parçalanmaya doğru götürmektir ayrıca ‘Vizyon 2030` adıyla İslam topraklarını ve dünyanın en kârlı şirketi Aramco`yu Batıya peşkeş çekmektir.
 
Suudi Ailesine muhalif Kaşıkçı`nın ortadan kaybolmasıyla tüm Batılı Devletlerin pervasız bir şekilde Türkiye üzerinden Suudi`ye yaptırıma hazırlanmaları ve ağır bir şekilde eleştirmeleri hem Türkiye için hem de Arabistan için hazırlanan bir tuzak operasyonudur.
 
Kaşıkçı olayı profesyonel katiller tarafından acemice yapılması imkânsız bir durumdur olay tamamen provokasyondan ibarettir. Bırakılan izler kasıtlı olarak yönlendirme amaçlıdır tabi bu durum Suudi`nin masum olduğu anlamı taşımamaktadır.
 
Suudi Ailesinin zulmünü görmek için Yemen`e bakmak tek başına yeterlidir.
 
Kaşıkçı olayı sürecinde Trump Suudi`den yine haraç koparacaktır, ardından Batılı devletler Yemen`i de ileri sürerek savaş suçu ile Suudi`yi hedef yapacaklardır. Kral`ın ailesine rağmen yeni bir savaş alanı oluşmasına fırsat verilmemelidir.
 
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. Kudüs`ün, terör çetesine başkent yapılmasından sonra sıranın Mescid-i Harama geleceği aşikârdı.
Allah zalimlere fırsat
 
vermesin…