• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Önce AB sonra da ABD ile bozulan ilişkiler Türkiye`yi Avrasya`ya doğru itmektedir. Dövizin hareketinden sonra ucuzlayan Türkiye piyasası döviz sahibi Batılı şirketler için cazibe haline gelmesi onlar için fırsat bizim için yeni bir mahkûmiyetin başlangıcıdır ve gelmeye başlayan fonların sahipleri bu kirli oyunun önde gelenlerindendir. Türkiye`ye en çok destek Çin, İngiltere, Almanya ve biraz da Rusya`dan geldi.

Geçen hafta Suriye özelinde Rusya`nın bölgedeki kazanımlarından bahsetmiştik. Kuzey komşumuzun güney topraklarımızın sınırında söz sahibi olmada ısrarcı olmasının yanı sıra kuzey bölgesinde emin adımlarla ilerlediğini görmek gerekiyor.

Kırım`ı işgalinden sonra bölgeye askeri sevkiyatta geri durmayan Rusya, Karadeniz`de askeri varlığını her geçen gün arttırmaktadır. Sivastopol ve Feodosiya`dan sonra Yevpatorya`ya S400 savunma sistemini yerleştirdi. Güvenlik endişeleri ön planda tutularak alınan kararlar güvenliğin yanı sıra stratejik olduğu muhakkak, ABD`nin işlevsiz NATO bahanesiyle Balkanlara askeri sevkiyatta ısrarcı olması Rusya`yı güvenlik önlemleri bahane etmesine sebep olmakta fakat önlemler Türkiye`yi de yakından ilgilendirmektedir.

Suriye`de ki zorunlu ortaklık Rusya`yı Suriye`de söz sahibi yaptığı gibi, Türkiye ile sıcak(!) ilişkiler Rusya`nın Karadeniz`de rahat hareket etmesini sağlamaktadır. Dışarıya ekonomik bağımlılık Türkiye`yi üç beş Rus turiste ve iki kamyon domatese mahkûm bırakmaktadır. Halen düşürülen uçağın acısını yaşatan Rusya, gülümseyen bir kin ile hareket etmekte, Karadeniz ve Suriye`de ilerde Türkiye`nin başını ağrıtacak stratejik noktalara yerleşmektedir. Boğazlar ya da Kanal İstanbul`un Kırıma mesafesini hatırlatalım, olay sadece ABD ya da NATO değildir.

Suriye`de savaşın sona ermesi durumunda Türkiye`nin karşılaşacağı sorunlar:

  1. Hatay sınırında Rus askeri üs(ler) ve hava savunma sistemi,
  2. Suriye`de Rusya kontrolünde( İdlib`te geçiyor)  M4 ve M5 karayolları,
  3. Doğu Akdeniz`e GAZPROM ve LUKOİL yerleşmesi,
  4. Kıbrıs sorununa Rusya`nın müdahil olmaya başlaması,
  5. Kanal İstanbul projesine Rus müdahalesi veya ortaklığı…

Yatırımlara biraz değinecek olursak Kars- Edirne hızlı tren hattı Çin`e verilecektir ve bu hat Yavuz Sultan Selim köprüsünden geçmektedir. Köprünün İtalyan ortağı Astaldi`nin Türkiye krizini bahane ederek konkordat ilan etmesi mükemmel bir zamanlamadır. Bor madenlerin işletilmesi için kurulan şirkete ortak olan Çinlileri unutmamak lazım…

Diğer yatırımlar ise sessiz bir şekilde İngiltere destekli Rothchild ailesine ait karanlık fonlarla yapılmaktadır ayrıca provoke ile ifade edilebilecek hanedanın dublörü olan Mckinsey ile yapılan anlaşma tam da yerini buluyor.

Türkiye içerden ve dışarıdan sürekli sıkıştırılmakta çözümü AB, ABD ya da Avrasya`da aramamalı, kendi öz kaynaklarına ve İslam ülkelerine yoğunlaşmalı ve dış politikada çok eksenli bir politikaya ihtiyaç vardır.

Çin veya ABD fark etmiyor birinden kurtulmak için diğerine âşık olmak artık doğamız oldu maalesef; sevdik mi taparcasına, nefrette ise öldürürcesine, son söz; Allah aşkına ifrat ve tefrite dikkat…