• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Küresel magazinin başını çeken Trump ile Brüksel`de yapılan NATO görüşmeleri blöflerle ve tavizlerle son buldu.

Savaş gladyatörlerin arenası durumuna düşen Suriye`de alan kapmaya çalışan batılı güçler, bir bir sahaya yerleşme gayretindeler. Suriye; ABD, Rusya, Türkiye, İran, israil ve Lübnan Hizbullah`ı arasında çeşitli hamlelerle yapılan müdahaleler ve mevcut güçlerin yanı sıra yeni gelen güçlerle vazgeçilmez topraklar durumundadır.

Çin, İngiltere, Fransa ve İtalya`nın da Suriye`ye yerleşmesi akıllara tekrar NATO`yu getirdi. Dağılma aşamasında olan NATO, zilzurna sarhoş bir şekilde Suriye`ye yerleşmeye çalışmaktadır.

Astana`yı kendi lehine çevirmeye çalışan Rusya`nın yaklaşımlarından dolayı çıkmaza giren görüşmeler aynı zamanda güven zedelenmesine de yol açmakta ve diğer batılı güçlerin Suriye`ye yerleşmesine, aktif olmasına sebep olmaktadır.

Astana`da kararlaştırılan ‘çatışmasızlık bölgeleri` oluşturulurken İdlib`te farklı, Doğu Guta ve Deraa`da farklı bir şekilde oluşturuldu. Doğu Guta ve Deraa`da yapılan sivil katliamlar ve etkisiz hale getirilen muhalefetten sonra doğal bir çatışmasızlık bölgesi oluşturuldu; netice binler katledildi yüzbinler göç ettirildi. Sırada israilin işgali altındaki Golon tepelerine komşu olan Kuneytra ve Türkiye sınırında İdlib var. İsrailin Rusya ile olan temaslarındaki amacı sınırına gelen güçler arasında İran ve Hizbullah`ın olmaması yönünde…

Rusya tarih boyunca güvenilmez olduğunu Suriye`de bir kez daha ispatlamıştır. Hem İran hem de Türkiye bunu anlamış olmalı...

Rusya tarafından israile verilen güvence ile güney bölgede İran bulunmayacak, haliyle israilin Esad ile sorununun olması için bir sebep yok, durumu ülkesindeki olaylar ve ekonomik krizle anlamaya çalışan İran henüz karşı bir hamlede bulunmadı ve bulunacak durumda da değildir. Türkiye, garantör ülke olmasına rağmen Doğu Guta ve Deraa`da insani diplomasiyle vicdan oluşturmaya çalıştı fakat Astana`nın gerektirdiklerini zorlamadı. Sırada İdlib var dedik; rejim İdlib`e yönelmesi durumda Astana hikâyesi bitmiş olacak ve batılı güçlerin istediği ortam hazır olacak ve artık muhalefetin son nefesi İdlib`te tükenecek, ülke dışında diaspora faaliyetlere mahkum olacaktır.

Türkiye bu durumu elbette ki fark etmiş durumda fakat yapılan hesaplar milli çıkarlar öncelikli olduğundan karşı hamleler farklı olmaktadır. Türkiye- ABD yakınlaşmasını da bu minvalde düşünmek gerekiyor. Türkiye`nin Rusya`ya yaptırıma uzak ama verilmek istenen mesaj; ABD ile anlaşabiliriz.

ABD`nin yakınlaşma gayretleri ise hem Astana`yı baltalamak hem de Suriye`de ilerleyen Türkiye`ye mecbur olmasıdır. Türkiye ileri adım attıkça yakınlaşacaktır.

Tüm bu çözülmeleri gören AB devletleri Suriye`de ABD yanında yerlerini almaya çalışmaktadırlar.

İran ve Türkiye`nin Suriye`de elzem olan işbirliği, Rusya arabuluculuğuyla sürekli bir ihanetle sonuçlanmaktadır. Ciddi bir işbirliği yabancı istilasının önüne geçecektir. İki devletin sahada askeri olarak güçlü olması ABD`yi zor durumda bırakıyor ve bu duruma karşı Suudi ve Mısır askerini getirmeye çalışmaktadır.

Küçük bir not belki de ilginçtir Suriye`de AB`li Alman askeri üssü bulunmuyor.