• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ortadoğu`da savaşlar ve Afrika da istikrarsızlığın sebep olduğu toplu göçler özellikle Avrupa`da kendine has değerlerin yavaş yavaş ayaklar altına alındığını ve eskinin yenisi olan aşırı sağ gibi düşüncelerin ivme kazandığını görmekteyiz.

Küresel teknolojik bir yozlaşmaya doğru ilerlerken her taraftan alarm durumuna geçen Avrupa, ekonomik kriz, özerk yapıların bağımsızlık talepleri, NATO, göçmen sorunu, ihtiyarlaşan nüfus ve aşırı sağ gibi büyük sorunlarla karşı karşıyadır.

Son yıllarda Avrupa da 2. dünya savaşına sebep olan faşizmi unutmuş olmalıdır ki, aşırı sağın güçlendiğini görmekteyiz. Avrupa genelinde sadece Macaristan`da iktidar olmayı başaran aşırı sağ, Fransa, Almanya, Polonya, Avusturya, Hollanda, İngiltere, Danimarka ve hatta İsveç`te bile güçlenmektedir.

İktidar olmaya uzak olabilirler fakat söylemleri kendi halkları tarafından destek görmekte ve hükümetler tarafından politika olarak yasalaşabiliyor. Örneğin BREXİT ile İngiltere`nin AB`den ayrılması, Avusturya`da göçmenlerin kıymetli eşyalarına el koyma yasası gibi…

Aşırı sağın güçlenmesini tetikleyen nedenlerin başında; ekonomik refahın paylaşım sorunu, mültecilerin kendi kimlik ve dinleriyle AB`de yayılıp etkileme korkusu, ulusal ya da yerel değerlerin yerini küresel değerlerin(!) alması, eşcinselliğe veya cinsiyetsizlik gibi toplumu irrite eden kültürel değer yozlaşmalarına karşı durulması gelmektedir.

Aşırı sağa Rusya, ABD ve Çin`in desteğini de göz ardı etmemek lazım…

Rusya kuruluşundan bu yana Avrupa Birliğine ve NATO`ya karşıdır. Putin`in hayallerini süsleyen bu iki kurumun dağılmasını hızlandıracak olan aşırı sağın desteklenmesi kaçınılmazdır. Trump ABD`sinde ise küresel olarak rakip gördüğü AB`yi dağıtıp tamamen kendi kontrolünde ve kendine bağımlı olarak NATO`yu güçlendirmek istemektedir. Elit karşıtı söylemleriyle Trump Avrupa`da faşist kesimlerin ilham kaynağıdır. Çin ise AB`nin birliğiyle ilgilenmemekle beraber Küresel boyutta rakibi olan ve ABD`nin güç ve etkisini zayıflatacağından NATO`ya karşı AB NATO`su olacak PESCO`ya destek vermektedir. PESCO`nun kurulması için 23 AB devleti imza vermiş durumdadır.

Aşırı sağı sadece Avrupa`da değil Asya`da da güçlenmekte özellikle İslam`a karşı küresel bir atak halindedir.

Aşırı milliyetçi kesimlerin güçlenmesi sadece politik olarak karşımıza çıkmıyor; Avrupa`da hemen hemen her gün provoke eylemler, camilere ırkçı saldırılar, mültecilere hayat hakkı tanımamak, mülteci çocukların gizemli bir şekilde kaybolması ve hiçbir hak talep edememeleri gibi insanlık dışı eylemler olarak görmekteyiz.

Milliyetçilerin güçlenmesi, hükümet kurmaları veya hükümete ortak olmaları AB içerisinde otonom bölgelerin bağımsızlığını da tetikleyecektir.

Sağ popülist hareketlerin artması Avrupa`da yeni yönetim biçimlerin doğmasına da neden olacaktır. Siyaset bilimci Jan Werner Müller milliyetçi akımlar için ‘bu hareketlerin çoğalması demokrasinin sonu demek oluyor.` sözü 2. Dünya savaşı sonrası oluşan yeni yönetimleri hatıra getirmektedir.